"Rahmetli Ecevit terörörgütünün liderini getirdi,yargıladı, hapse attı. Terör bitmişti.
Ne oldu 14 yılda terör bu kadar güçlendi?" demiş Kılıçdaroğlu.
Terörün güçlenmesi ile ilgili sözlerini sonraya bırakarak, önce şu Apo'nun getirilişimeselesine bir açıklıkgetirmekte fayda var. 1998 sonlarına doğru Türkiye'nin sert çıkması üzerine Suriye topraklarını terke zorlanan Abdullah Öcalan, Rusya ve İtalya'da barınamayınca Kenya'daki Yunanistan büyükelçiliğine sığınmıştı.
Görünürde Kenya ama esas olarak ABD tarafından 15 Şubat 1999'da Türk güvenlik görevlilerine teslim edildi ve 16 Şubat'ta da Türkiye'ye getirildi. İşin özeti şu: AbdullahÖcalan paketlenerek Türkiye'yegönderildi...
Yani Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi değildi iş. Bu sebeple olsa gerek ki Bülent Ecevit, "Amerika, Apo'yuneden verdi anlamadım" deme ihtiyacını hissetmişti.
Elmalarla armutları toplayıp sonra şeftalilerle çarpıyor ve bu işlemlerin sonunda ne kadar muz elde edildiğini de, kendinden emin bir şekilde açıklıyor Kılıçdaroğlu... Sık sık konuşması gereken vesöyleyebilecek doğru dürüst birşeyi olamayanların yaptıklarıgibi.
Memleketi yöneten zevata yönelik küfür ve hakaret dolu konuşmalarına -maalesef- alışıldı artık. Bu sebeple olsa gerek seviyesini iyice düşürüp, hakaret ve küfürlerinin derecesini yükseltiyor.
Dokunulmazlıklar konusuna 'evet' diyeceklerini açıklayıp ilk oylamada kendisinin bile 'hayır' kullanması da, davranışları açısından ilgi çekici bir örnek mesela. Referandumagidileceği anlaşılınca nihaioylamada 'evet' yönündeçark etmeleri ve 376'nınbulunmasına makul birizah gerektiğini kendisi de biliyor ama doğrusunu söylemenin zaten çizilmedik yeri kalmayankarizmasını iyice yerle biredeceğinin farkında. Her bir dokunulmazlık dosyası için TBMM'yi günlerce bloke edebilme şansını kaybettiğine hayıflanıyor belli, ama bunu söyleyemiyor. Çark etme alışkanlığı...
Hepimizin gözleri önünde cereyan eden olayları tam aksi bir şekilde değerlendirmesi, olup bitenleri çarpıtması, yani 'çark etmesi'vukuatı adiyeden. Aktüel olaylarla yetinmeyip tarihen sabit gerçekleri de çarpıtmaya başladı artık. Abdullah Öcalan'ın getirilişi meselesi gibi...
Terörün neden bu kadar -güçlendiği değil- arttığı konusunu ise en iyi kendisinin bilmesi gerek. Partisi içinden birçok milletvekilinin terör örgütü ve bu örgütle bağlantılı siyasi partinin mensubu gibi hareket ettiğinin herkes farkında. İlçelerde çukurkazıp, barikatlar oluşturarakkamu düzeninin altüst etmeyeçalışan teröristlere 'arkadaşlar'şeklindeki hitabı da kulaklarda çınlıyor hala.
Yaşananların gerçeğine ve bu partisinin bu konulardaki görüşlerine değinmiyor CHP lideri. Bildik 'iktidar partisi yapıyorsa eksik, yanlış ve kötüdür' şablonu ile idare ediyor.
Böylelikle, mesela terör meselesininhalli konusundaki parlakfikirlerini (!) bir türlü öğrenemiyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan takıntısı süren Kılıçdaroğlu, olup bitenleri ve tarihi gerçekleri eğip bükmeye çalıştığı son konuşmasında da, "Kardeşim sen başkanolamazsın' deme ihtiyacı hissetmiş.
Kılıçdaroğlu, vaktiyle birilerinin 'Muhtar bile olamaz!' dedikleri Recep Tayyip Erdoğan'ın sonrasında Başbakan ve Cumhurbaşkanı olduğunu unutmuş olmalı. CHP Genel Başkanı ve benzerleri istemese de, belli ki Başkan da olacak inşallah...
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.
Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.
İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi
hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.
Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların
maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.