Mehmet Çetingüleç

MEHMET ÇETİNGÜLEÇ

Tarihi 14 Nisan 2012

12 Eylül, 28 Şubat 27 Nisan mı?

Önce Anayasa değişikliği.
Sonra 12 Eylül davası.
Sağcılar, solcular, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, Hükümet, Meclis...
Hepsi aynı noktada buluştu.
Hepsi müdahil oldu ve o dönemden hesap sorulmasını istedi.
Darbe dönemine karşı oluşan bu büyük ittifak, "postmodern darbe" olarak nitelendirilen 28 Şubat için soruşturma sürecini hızlandırmış görünüyor.
CHP ve MHP'nin bu süreci "zımni" olarak desteklediği anlaşılıyor.
Ankara'da esen hava öyle gösteriyor ki, soruşturma genişleyerek devam edecek.
Önümüzdeki günlerde çok tanınmış başka isimlerin de gözaltına alınacağı konuşuluyor...
Bir şey daha var:
Bu süreç, önümüzdeki dönemde 27 Nisan E-Muhtıra'sını da kapsamına alabilir. ..Ve son aşamada, bütün davalar tek dosya haline getirilebilir...


* * *

'OFF-SHORE'ZEDELERİN GÖZÜ HÜKÜMETTE

Yaklaşık 20 bin kişi.
Hepsi off-shore hesaplarında paralarını batırdı.
1990'lı yıllarda Yurtbank, Egebank gibi bankalar, televizyon ve gazetelerde büyük reklam kampanyalarıyla vatandaştan yüklüce para topladı.
Devlet sesini çıkarmadan izledi.
Banka patronları, topladıkları parayı yurt dışına çıkarılmış gibi gösterdi.
Ama para yurt içinde aynı patronun diğer şirketlerine aktarıldı.

* * *
Ardından balon patladı.
Devlet "dolandırıcı" bankalara el koydu.
Örneğin, Yurtbank TMSF'ye devredildikten sonra Sümerbank'la birleştirilip Oyakbank'a ve oradan ING Bank'a satıldı.
Hisse devir sözleşmesinde, bankanın devir tarihinden önceki dönemlerine ilişkin her türlü sorumluluk ve yükümlülüğün TMSF'de olacağı belirtildi.
Bu arada mudiler dava açtı. Yargıtay toplanan paraların yurt içindeki şirketlere aktarıldığına karar verdi.
Dahası, mudilere "off shore hesaplarında devlet güvencesi bulunmadığı" konusunda herhangi bir uyarı yapılmadığı, aksine vatandaşın daha yüksek faiz vaadiyle bu hesaplara teşvik edildiği anlaşıldı.

* * *
Off-shore'zedelerin birkaç puan fazla faiz alabilmek için bu hesaplara yönelip "aç gözlü" davrandıkları söylenebilir.
Ama açıkça görülüyor ki, bu olayda, devlet bankaların vatandaşı dolandırmasına göz yummuş. "Yüksek faiz" vadeden reklam bombardımanına rağmen, ne bankaları uyarmış, ne vatandaşı.
Nitekim Yargıtay, bu yüzden 3 kez offshore'zedelerin lehine karar verdi.
Birkaç gün önce duyurulan son karar oldukça açık ve emsal oluşturacak nitelikte.
Yani, artık dava açan herkes parasını alabilecek.

* * *
İşte sorun burada.
Binlerce insanın dava açması, mahkemeleri boş yere bu yükle uğraştırmasına gerek var mı?
Off-shore hesapları yüzünden 12 yıldır mağdur olan insanlar, şimdi devletin bir yasal düzenleme ile soruna çözüm bulmasını bekliyor.
Geçmişteki birçok yaranın sarıldığına, tasarruf teşvik hesaplarının bile ödendiğine dikkat çeken off-shore mağdurları, mahkeme kapılarında daha fazla sürünmek istemiyorlar.
Tabi bu davaların avukatlık ücreti de hesap sahiplerine ayrı bir yük oluşturuyor.
Dava açmak için avukatlara yüzde 10 ile 30 arasında ücret ödemek zorunda kaldıklarına dikkat çeken off-shore'zedelerin gözü ve umudu hükümette.
Mağduriyetin toptan çözülmesini bekliyorlar...