Tarihi 26 Mart 2022

Büyük heyecan

BUGÜN sizlerden uzaklarda heyecanlı bir yolculuğun başlangıcındayım.
Ecdadımızın göç ettiği yerlerden birinde, Kazakistan'ın güneyinde, Türkistan bölgesindeyim.
Turizm ve tanıtım organizasyonu çerçevesinde Türk Cumhuriyetlerinden Türkistan'a gelen çok sayıda gazeteci ve sanatçı ile dört gün boyunca etkinliklere katılacağız. Türkistan'ın muazzam tarihi dokusuna yolculuklar yaparak atalarımızla manevi bağlar kuracağız. Bizlerin Müslüman olmasına vesile olan büyük alim Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri'nin huzuruna çıkacak olmamız heyecanımı daha da katlıyor.
Dünyada yaşanan krizler, entrikalar, savaşlar, Türk ve İslam coğrafyasında kenetlenmenin önemini daha da artırıyor. Yeryüzünde hiçbir ülkede olmayan muazzam bir gönül coğrafyasına sahibiz.
Son yıllarda bu anlamda inanılmaz bağlar kurularak, tarihi adımlar atıldı. Hayal bile edemeyeceğimiz kucaklaşmalara tanık olduk. Kartopu yuvarlanmaya devam ediyor ve artık durdurulamaz şekilde büyüyerek çığa dönüşüyor. Batı dünyasının Haçlı- Siyonist ittifakları bu gücümüzü en iyi bilen şer şebekeleriydi.
O yüzden Türk ve İslam alemini bölmek, birbirine düşürmek, darbelerle bu ülkeleri yönetmek adına her türlü sinsi operasyonlarını sürdürdüler. Amerika gitti İslam dünyasında Arapları algıyla yönetmek için haber kanalı dahi kurdu.
Ancak bu haber kanalı izlenmeyince şaşkına döndüler.
Üzüldüler. Ardından Arap dünyasına hitaben müzik kanalı kurdular. Bir anda zirveye çıkınca o kanal, ikinci şoku yaşadılar.
Hiç beklemiyorlardı bu kadar izleneceğini.
Kültür emperyalizmi ile kendilerinden nefret eden insanların zihinlerine girdiler.
Hollywood filmleri, çizgi filmler ve aralara serpiştirilen binlerce sembol ile bilinçaltlarına girdiler. Dünyada psikolojik savaşın eşliğinde yasadışı olan zihin kontrolünü kurmayı, insanları bilinçaltına işlenen kültür emperyalizmi ile yönlendirmeyi sağladılar. Zihin kontrolü çalışmalarını yaptıkları en başlıca yer Türk ve İslam dünyasıydı.
Bu coğrafya asla bir araya gelmemeli, asla birleşmemeliydi. En büyük korkuları buydu.
Allah'a şükür bu kabusları artık gerçeğe dönüşüyor. Türkiye ve Kazakistan liderliğinde Türk coğrafyası hem kültürel hem siyasi hem de askeri anlamda "Türk Birleşik Devletleri" projesinin ilk adımını birkaç ay önce İstanbul'da attılar. İlk defa bu dönemde uyuyan dev kararlı yönetimler sayesinde uyandırıldı. Bütün dünyanın Ukrayna'da yaşanan yıkımı korku ve dehşetle izlediği bir dönemde Türkiye savaşı durduracak tek ülke olarak yeryüzünün gündemine girdi. Mart ayında 40'a yakın dünya lideri Türkiye Başkanı ile görüşmeye koştu.
İçlerinde AB liderleri Almanya ve Fransa dahil, İngilizlerden BAE ve Yunanistan'a kadar herkes vardı.
İsrail bile çıkarlarını korumak için Türkiye'ye mahkum olduğunu biliyor, barışmak için can atıyordu. Onlar da Ankara'da kuyruğa girip masaya oturabildiler.
Türkiye, herkesin birbirine bilendiği ve düşmanlıkların hızla arttığı bir dünyada, baş döndürücü bir trafiğe ev sahipliği yapıyor.
Bununla da yetinmiyor, Batı'nın darbelerle ve kan tarlaları kurarak sömürdüğü Afrika'nın en ücra köşelerine kadar giderek zalimlerden kurtulmak isteyen tüm ülkelerle kucaklaşıyor.
Sessiz ve derinden yapılan çalışmalarla tam 25 Afrika ülkesi ile savunma anlaşmaları yapıldı. Türk zırhlı araçları ve insansız hava araçları artık Afrika ülkelerinde Batı'nın kan emici sömürüsüne başkaldırıyor. Afrika madenleri, doğalgaz ve petrolünü sömürmek isteyen bu Haçlı- Siyonist ittifakı önce gözlerine kestirdikleri ülkelerde terör örgütleri kuruyorlardı. Silaha boğdukları o terör örgütleri ile şehirlere saldırılar düzenletip, ardından "Sizi biz koruyacağız" diyerek madenlere konuyorlardı.
Erdoğan'ın Afrika ile muazzam kucaklaşma projesi kapsamında kıta ülkeleri ayaklandı. Artık Batı'ya "Defol" çekiyorlar.
Bu alçakların kurduğu terör örgütlerinin tepelerine Türk savunma sanayiinin muazzam silahları ile rahatlıkla bindirme yapıyorlar.
Türkiye aşkı kıtada o kadar büyüdü ki, "Gelin tüm doğalgaz, petrol ve altınımızı birlikte çıkaralım" diyen ülkeler ve liderleri çıkmaya başladı. Çünkü Türkiye, terör örgütleri ile sopa gösterip sömürmeye gitmiyor. 100 dolarlık petrolün 99'unu cebe atıp bir dolarını sahibi olan ülkeye bırakmıyor.
"Kazan kazan" yöntemi ve ecdadın kurduğu gönül bağları köprüsü ile kucaklaşarak bunu yapıyor. 21. yüzyıl Türk asrı olacak. Tüm göstergeler, veriler bunu gösteriyor. Kazakistan'ın Türkistan bölgesindeki Türk Cumhuriyetleri şenliğinde bir görevimiz var. Bu muhteşem Türk asrının hazırlayıcısı olanlara, emeği geçenlere Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri'nin huzurunda dua etmek boynumuzun borcu. Ata topraklarına borcumuzu ödemeye geldik.