Tarihi 18 Kasım 2019

Aman!

İSRAİL, Türkiye'nin kucak açtığı Gazze'ye son günlerde durmaksızın saldırıyor. 34 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralı. Güneyimizde Libya'da, Türkiye'nin desteklediği hükümete karşı isyancı bir generali çıkardılar. Şimdi tüm Avrupa ülkeleri ve Amerika, Rusya bu isyancı General Hafter'i destekliyor.
Yine güneyimizde Mısır'da Türkiye aşığı Mursi'yi indirip, Türk düşmanı darbeci SİSİ'yi iktidara getirdiler. Sisi, FETÖ'cüleri baştacı yaptı, Türkiye lehine konuşan genç Türk öğrencilerini bile casus diye tutuklayıp sınır dışı ediyor.
Akdeniz'de sınırı olmayan birçok ülkenin savaş gemileri burnumuzun dibinde cirit atıyor. Hidrokarbon yataklarının zenginliği belirlendikten sonra Akdeniz'de sular ısındı. İpini koparan güney açıklarımızda demirledi.
Kıbrıs Rum Kesimi'nde askeri üsler açmak için sıraya girenler var. İsrail- ABD-Mısır-Rum Kesimi ve Yunanistan, Akdeniz doğalgazı için Türkiye'ye karşı seri anlaşmalar imzalıyor. Akbabalar, Kıbrıs semalarında çığlık atıyor.
Avrupa Birliği de Rum Kesimi'nden yana tavır koyup Türkiye aleyhine kararlar alıyor. Pastadan pay alabilmek için yüzlerce kilometre öteden çakal takılıyor. Güney sınırımızda Suriye'nin durumu malum. ABD ve Rusya ile mutabakat sağladık, ancak PKK'nın kolu YPG'nin çekilmesi tam olarak sağlanmadı. Yer yer Türkiye'ye saldırılar ve taciz atışları devam ediyor. Suriye nüfusunun neredeyse yarısı yani 11 milyon kişi insani yardıma muhtaç durumda. Türkiye'de bulunan 3.5 milyon mülteci, güvenli bölge tam olarak kurulabildiğinde aşamalı olarak ülkelerine dönecek. Ancak hem PKK hem istihbarat örgütleri işbirliği yaparak bunu engellemek için kendini yırtıyor.
Türkiye'nin girdiği ilçelere PKK'lıları kullanarak bombalı araçlar gönderiyor.
Son olarak El Bab'da bombalar patladı, 18 kişi öldü. Mültecilere "Buralara gelmeyin, evlerinize dönmeyin.
Güvenlik yok" mesajı vermeye çalışan sinsi planlarla karşı karşıyayız. İdlib'de son üç gün içinde yüzden fazla hava saldırısı oldu. Binlerce insan sınırımıza kaçıyor. Alçakların tezgahçılığı asla dinmek bilmiyor. Komşumuz Irak'ta Kerkük ve Musul'a PKK yığınağı yapılıyor. Ülkenin birçok kentinde haftalardır insanlar sokaklarda. Eylemler adeta iç savaşa dönüştü. Birbuçuk ayda ölenlerin sayısı 300'ü geçti, 400'e doğru gidiyor. İran bastırdı, Irak hükümeti Çin ile 500 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşma konusunda anlaşma yaptı. Ertesi gün ABD "Irak benim işgal ettiğim ülke. Eyaletim" diyerek ortalığı karıştırdı. Washington'un Tahran-Pekin ikilisi ile çatışması Bağdat'ı yangın yerine çevirdi. Bir diğer komşumuz İran'da halk sokaklara döküldü. Çok sayıda şehirde insanlar caddeleri ve Cumhurbaşkanı ile dini liderlerin posterlerini ateşe veriyor. Ölü haberleri peşpeşe geliyor.
İran, şu anki petrol rezervlerinin üçte birine tekabül eden yeni yataklar bulduklarını açıkladı. Ertesi gün kıvılcım o yeni rezervlerin bulunduğu bölgeden çakıldı. CIA eski Başkanı ve ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, İran halkına rejimi devirme çağrısı yapıp "Yanınızdayız" mesajı verdi. ABD Hava Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Goldfein, dün Dubai'de Arap ülkelerinin Genelkurmay Başkanlarını topladı.
Onlara "Farklılıklarınız bir kenara koyun, İran'a karşı birleşin" çağrısı yaptı. Bunun açılımı "Sizi, dünyadaki savaşlarda yaptığımız gibi taşeron olarak kullanmak istiyoruz. Bizim için İran'la savaşmaya, ölmeye, mezarın dibini boylamaya hazır mısınız?" demekti. Çember daralıyor.
Türkiye'nin etrafında, burnunun dibinde yeni savaş tamtamları çalıyor.
En alçak, en sinsi planlar devreye sokuluyor. Bunlardan en fazla etkilenecek ülkelerin başında geliyoruz.
Böyle bir ortamda uyanık ve birlik içinde olmamız gerekirken birileri provakatörlük yapıyor. Sokaklarda türbanlıya saldırıyor.
Anıtkabir'de tezahürat yapanlara hakaret yağdırıyor. Sinsi planların adeta parçası oluyor. Bizi hep böyle kavgalarla oyalayarak, birbirimize düşürerek bölgemizdeki yangından daha fazla etkilenmemizi sağladılar. Aman diyoruz...
Sakın provakörlerin ekmeğine yağ sürmeyin... Hele hele bu günlerde, böyle bir ortamda!