Tarihi 22 Ekim 2019

Dağılacaklar

İSLAM coğrafyası ile Afrika'ya kadar uzanan fitne-kan-zulümsömürü sistemine karşı öfke büyüyor.
Ve dahası "Nereye kadar" sorusu artık sıklıkla tartışılıyor. Çakallar nereye kadar kan emmeye devam edecek? Yoksa oluşturdukları kan gölünde boğulup gidecekler mi?
Bir bakıyorsunuz BM gibi bir örgüt teröristin yanında yer alıyor. Kafanızı çeviriyorsunuz NATO ülkeleri teröristlere, on binlerce TIR silah yağdırıyor. Üyelerini korumakla yükümlü NATO, üyelerine saldıran teröristlere ÖKÜZ gibi bakıyor.
Hatta saldırganlara terörist bile diyemiyor. Arkanıza dönüyorsunuz, insan haklarından bahseden ve çoğu NATO üyesi olan AB, 40 yılda 40 bin kişiyi, sivilleri bebekleri öldüren PKK'nın yanında yer alıyor. Herkes kabak gibi ortaya çıkıyor. Demokrasi, hukuk ve insanlık havarisi Batı, KATİLLERLE sofraya oturuyor.
Kırmızı bültenle aranan teröristler Avrupa parlementosunda kürsüye çıkarılıp konuşturuluyor. İngiliz Avam Kamarası'nda teröristler APO'ya şiirler yazıyor. Almanya teröristlere yatak seriyor. Fransa nevresime dönüyor, İtalya'dan Yunanistan'a kadar önüne gelen, NATO üyesine saldıran PKK'ya yastık oluyor. Haysiyetsizce bu kadar deşifre olmalarının, hayasızca katillerin yanında saf tutmalarının, PKKlı olmalarının nedeni ne?
Çünkü dediğimiz gibi kurdukları zulüm ve soygun sistemi sarsılıyor.
Bakın Suriye'yi cehenneme çevirip teröristlere silah yağdırdılar. Şimdi ilk ateşi yakan Amerika'nın Başkanı Trump hiç çekinmeden tweet atıyor.
"Askerlerimizi geri çekiyoruz ama Suriye'de petrol bölgesini güvence altına aldık" diye. Başkan Erdoğan'ın son günlerde BATI'yı hedef alıp sıklıkla tekrarladığı "İngiltere'yi yıllarca yöneten Churchill'in 'bir damla petrol bir damla kandan daha önemlidir' sözü boşuna değil" hatırlatması, Trump'ın tweetinde can buluyor. Petrol bölgesini güvence altına almışlarmış! Peki kiminle sağlayacaklar güvenceyi... Eli kanlı terörist PKK ile... İşte Batı'nın maskesinin ayan beyan kendilerince yırtıldığı anları yaşıyoruz artık. Neden bu kadar ortalığa döküldüler? Çünkü 2008 krizinde dünyanın borcu 150 trilyon dolardı. Aldıkları tedbirlerle (!) bu borç azalacağına 300 trilyon dolara çıktı. Kabus gören, batacaklarını, dağılacaklarını anlayan ülkelerin başında ABD geliyor. Avrupa Birliği gibi parçalanacağını ve dünya sahnesinden silineceğini hissediyor.
Bunlar olacak. Ne yaparlarsa yapsınlar bu batışı durduramayacaklar. O yüzden hızla büyüyen ve yeryüzüne dalga dalga yayılan Çin'e saldırıyorlar. Hong- Kong da aylardır olaylar devam ediyor.
Çinliler Amerikan ve İngiliz bayrakları ile güvenlik güçlerine saldırıyor.
Hong Kong yakında bağımsızlığını ilan edecek. Buradan başladılar.
Küresel sermayenin büyüttüğü Çin de parçalanacak... Savaşlardan, kandan beslenen çakalların kurduğu sistemin getirdiği 300 Trilyon dolarlık borç yükü dünyayı kasıp kavuracak. Bu yüzden oyun içinde oyunlar deniyorlar.
Dünyanın tam merkezindeki Türkiye bu oyunlara hep çomak sokuyor. O yüzden küresel sermayenin ve parayla dünyayı yönetmeye çalışan Haçlı- Siyonist ittifakının tetikçisi, darbeci İsrailsever Michael Rubin çıldırıyor.
"Türkiye eğer Suriye topraklarında bir emniyet şeridi yaparsa o zaman Ermenistan da Türk toprakları içinde bunu yapmalı mı? Erdoğan'ın yaptığı bütün Türkler için felaket örnek olur" diye aptalca ve ahmakça tweetler atacak duruma gelip ağlıyor. Onun için soygun sisteminin sözcülerinden New York Times dün "Eyvah. Suriye'de elde ettiği kazanımlardan cesaretlenen Erdoğan nükleer silah yapacak" diye çığlık atıyor. Onlar kan ve zulüm gölünde batacak. Türkiye inşallah tüm dünyada mazlumların en büyük GÜCÜ olacak. Katillerle beraber olan zalimlere karşı, yerlerinden olanları evlerine kavuşturmaya çalışan, mazlumlara kalkan olanın yerinde sayması ve kaybetmesi mümkün mü?
21. Asır. Göreceksiniz. İçimizdeki hainlere rağmen. Bakın neler olacak...