Tarihi 7 Eylül 2019

Dolarcıları kabus bekliyor

GEÇTİĞİMİZ haftalarda İstanbul'da ilginç bir toplantı vardı. Türkiye'nin önde gelen Mason işadamlarının buluşmasında "Dolar" masaya yatırıldı. Avrupa'daki bankaların batık kredilerde patlama yaşadığı gündeme getirildi. Dile kolaydı, bankaların verdiği kredilerde geri dönmeyen paralar trilyon dolarları aşıyordu. Amerikan ekonomisi de kırılganlığı hala yaşıyordu. Büyüme rakamları, Çalışma Bakanlığı verilerine göre beklenenin altındaydı. Ve dahası Trump doları basan FED'i, yani Amerikan Merkez Bankası'nı en büyük düşmanı ilan etmişti. FED'in faiz yükseltmesi doların daha güçlü hale gelmesi demekti. Doların yükselmesi ihracatın azalması demekti. Bu yüzden ABD, Çin ve Avrupa'ya 400'er milyar doların üzerinde ticaret açığı veriyordu. Trump bu açığı kapatmak için "1. Dünya Ticaret Savaşları"nı başlattığını yeryüzüne ilan ediyordu.
Bir hafta önce de "Euro dolar karşısında DELİ GİBİ düşüyor. Bu Avrupa'ya ihracat ve üretimde büyük avantaj sağlıyor ve FED hiçbir şey yapmıyor. Dolarımız tarihin en güçlü seviyesinde. Kulağa hoş geliyor değil mi? ABD dışında mal satmaya çalışan üreticiler için değil" diye tweet attı. Bunun açılımı "Benim adım Trump'sa, arkamda da Pentagon varsa, ben de bu DOLARA karşı savaşmazsam namerdim" demekti. Çok sayıda ülke alışveriş yaparken "Dolar" yerine yerel para kullanma konusunda görüşmeler ve hazırlıklar yapıyordu. "Dolar İmparatorluğu"nun tahtı sarsılıyordu.
Nitekim bunu görenlerden biri de Amerikalı bankacılık devi JP Morgan'dı.
JP Morgan'ın son sekiz yıldır, geçmişte hiç yüzüne bakmadığı gümüş stoklarını hızla artırdığı ve yaklaşık 4500 tona yükselttiği ortaya çıktı. Bir Amerikan Bankası, tarihte bir özel kuruluşun biriktirdiği en büyük gerçek gümüş varlığına sahip oldu. Mason Türk işadamlarının toplantısında bu gerçekler masaya yatırıldı. Yakında tüm dünyayı sarsacak ekonomik krizin yolda olduğu söylendi. "Bu kriz Türkiye'yi teğet geçecek ama dolar tepetaklak olup düşüşe geçecek" görüşünde fikirbirliğine varıldı. Çin'in güneş enerjisi santrallerine büyük yatırım yaptığı ve bu alanda kullanmak üzere tüm dünyadan yüklü miktarda gümüş çektiği hatırlatıldı. Karar alındı; "Altın toplayalım ama en fazla gümüşe hücum edip dolardan kaçalım" dendi. Bu amaçla bir bankayla anlaşıldı.
Yer altındaki mahzenlerden kasalar kiralandı. Çoğu gümüşe olmak üzere toplu yatırımlar başladı. Dünyada para dengeleri derinden sarsılıyor.
Önümüzdeki yıllarda yeryüzünü bambaşka ekonomik savaşlar bekliyor.
Böyle bir ortamda çok sayıda Türk işadamı ülkemizden trilyon doları yurtdışına kaçırdılar. Forbes dergisi onları "Dünyanın ve Türkiye'nin en zenginleri Kulübü" içinde milyarlarca dolarlarını açıklayarak ifşa etti. Ancak bu Zenginler Kulübü üyeleri "Paramız yok" diyerek Türkiye'de borçlarını ödeyemediklerini söylüyor, yeniden yapılanma istiyordu. Doğruydu...
Türkiye'de borçlarını ödeyecekleri Türk Lirası yoktu onlarda. Çünkü tüm servetlerini yurtdışına kaçırmışlardı.
Getiremiyorlardı. Mesela bunlardan birinde, yurtdışında dünyaca ünlü bir markanın milyarlarca dolarlık hissesi vardı. O hissesini satsa ihya olur, bırakın borcunun kalmasını, jakuzide dolarla banyo yapmasını bile kimse engelleyemezdi. Maalesef Türkiye'de Amerikan parasının fırlamasının gizli kahramanları, piyasadan milyarlarca dolar çekip yurtdışına kaçıranlardı.
Şimdi hepsinde büyük korku var.
Geceleri uyuyamıyorlar. Altına ve daha da fazlasıyla gümüşe, başka yatırımlara yönelenleri gördükçe kabusları büyüyor. "Ya dolar imparatorluğu çökerse" sorusu ve kaçırdıkları milyarlarca dolarlık küfenin boş sepete dönme ihtimali hepsini kabız yapıyor.
Etme bulma dünyasında yaşıyoruz.
Ülkesinden parasıyla kaçanların yeryüzünde rahat ve huzur içinde yaşayacağı yer yok!