Tarihi 14 Şubat 2019

Cevap ortada

BUGÜNE kadar yaşanmamış olaylar görüyoruz. 11 Eylül saldırıları ardından da 2008 ekonomik krizine karşı büyük bir ortaklık yapıldı. Bütün güçler bir araya geldi ve çıkış sağlandı. Ancak bugün o tüm güçlerin bir araya gelmesi artık imkansız. Anlaşma olmadığı için II. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan düzen çöküyor.
Bu ekonomik çöküşün sonuçlarını kimse tahmin edemiyor. II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan ekonomik düzen artık bitti. Hükümetler işbirliği konusunda gerçekçi olmalı, ısrarcı olmalı. Ancak bu ihtimal dışı gibi görünüyor. II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan yeni düzende bir para birimi öne çıktı. Bu para birimi elbette dolardı. Bu sistemin en önemli parçası da dolar oldu. 2008'den sonra başlayan kriz ve birliktelik çökünce doların da sorgulanması başlandı. IMF'nın yavaşlama ön görüsü ciddiye alınmalı.
Bu yavaşlamanın etkileri hızlı hissedilirse sorun daha da büyür. Dünyanın yeni bir sisteme karşı ihtiyacı var. Ancak o sistemin II. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan sistem gibi olmayacağı da ortada. 100 ülkeden daha fazla bir grup büyüyordu.
Ancak şimdi bu ihtimal de zor. Zayıf büyüme veya yerinde saymak bile çok önemli.
Yukarıdaki sözlerin tamamı dünyayı yönetme adına her türlü savaşı ve krizi bir araç olarak kullanan 100 trilyon dolarlık hanedandan Jacon Rotschild'e ait. Bu açıklamaları 6 ay önce yaptığı son röportajında dile getirdi. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan yeni düzenden bahsediyor. O sistemi onlar kurdular. Her ülke dolara bağımlı olacaktı, herşey dolarla alınacaktı. Çünkü doları bu aile basıyor, dünyaya yayıp bir para imparatorluğu kuruyordu. Buna liberalizm dediler.
Şimdi dolar imparatorluğunun tahtı sallanıyor. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo geçtiğimiz haftalarda "Yeni bir liberal düzene ihtiyaç var. Bunun üzerinde çalışıyoruz" diyordu. Yani eskisini çöpe atacaklar. Aile de eski sistemin çökmek üzere olduğunun farkında. Nitekim Jacob da "Dünyanın yeni bir sisteme ihtiyacı var" diyor. Burada önemli olan bu sistemi kimin kuracağı... İşte savaş da burada başlıyor. Yeni sistemi Çin'e para yağdırarak yatırımlarla dünya devi yapan ailelerin elindeki ABD Merkez bankası mı kuracak?... Yoksa Çin'i düşman ilan eden ve bu Merkez Bankası'na borç faizi ödemekten yılmış ve çıldırmış durumdaki derin Amerika mı? Kavga New York ile Washington arasında tüm şiddetiyle yaşanıyor, dünya sarsılıyor. Kazanmak için saldıran derin Amerika işe Avrupa'da Birliği'nden başlıyor, dağıtmak amacıyla ırkçı partileri örgütleyip, destekliyor, sarı yeleklileri sokaklara sürüyor.
Sarı yelekliler, ailelerin kendilerine ait bankadan başkanlık koltuğuna taşıdığı Macron'u devirerek kelle ve AB'yi Paris'ten çatırdatmak istiyor. Servet avcılığına doymayan ailelerin kurduğu AB dağıtılırsa yeni düzenin karar vericisi derin Amerika olacak, hanedanlar kaybedecek. O yüzden bu ailelerin yıllarca tetikçi olarak kullandığı milyarder işadamı Soros önceki gün "Avrupa uyanmazsa bu gidişle Sovyetler gibi dağılır" diye boşuna uyarmıyor. Sarı yeleklilerin ardında ABD derin devleti ve CIA var. Sokaklarda AB'ye çarpı koydukları pankartlarla ve "NO" yazan sloganlarla geziyorlar.
Bu yapılanmaya baktığımızda 2018'in sonunda aniden ortaya çıkıverdiklerini söyleyebiliriz. Halbuki işin aslı öyle değil.
Rotschild ailesinin sahip olduğu The Economist 2017'nin ilk özel sayısının kapağında resimlerle bir tarot falı yayınladı. O resimlerden birinde binlerce sarı yelekli AB'ye çarpı koyulmuş ve "NO" yazan pankartlarla yürüyordu. Altında da "Sarı yelekliler" yazıyordu. Yani daha sarı yelekliler ortaya çıkmadan yaklaşık iki sene önce "Bizim sisteme karşı böyle bir yapılanmanın kurgulandığı istihbaratını aldık. Haberimiz var" diyerek tarot falıyla kapaktan meydan okuyordu. Kavga hayal edemeyeceğiniz kadar büyük... Dünyanın merkezindeki Türkiye bu kavgada kilit role sahip... Eğer 2020'li yıllara güçlü liderlerle girmezsek, istikrarsızlığa sarılır, dünyadan bihaberlerle, proje kirli ittifaklarla yola çıkarsak, bunda bir oy kadar bile rolü olan herkes tsunaminin üzerine atlamış olacak. Dünya yeni düzene geçerken masalar kurulacak...
Herkes elini vicdanına koyup masada Türkiye adına kim olmalı sorusunun cevabını bulmalıdır. Aslında bu da zor değil... Çünkü herşey de cevap da ortada...