Tarihi 3 Kasım 2018

Mesele

ECEVİT'İN Başbakanlık yaptığı dönemlerde BBC'ye verdiği bir röportajı izledim dün. İngiliz gazeteci Türkiye'deki sağ-sol kavgasının şiddete dönüşmesiyle sonuçlarını soruyordu.
O röportajda Rusya'ya yanaşmakla suçlanan Ecevit şiddetin sağdan geldiğini söylüyordu. "Ama sol da şiddet eylemlerinde bulunuyor uyarısı" gelince kendinden emin bir şekilde cevap veriyordu; "Sol kendisine saldırı olunca reaksiyon gösteriyor." diyerek sol örgütleri koruyordu. İzleyince gülümsedim acı acı... Koskoca Türkiye'nin Başbakanı her şeyden bihaberdi. Bu da normaldi.
O dönemlerde MİT'in maaşları bile ABD'den geliyordu. Çökmüş, güdümlü istihbaratımız vardı. Günde 50 kişinin sağ-sol çatışmasında öldürüldüğü günlere tanıklık eden bir komutanın sözleri hala kulaklarımdaydı...
"Yaptığımız operasyonlarda ilginç bir tespitte bulunduk. Kahrolsun Amerika diyen Sol kesime silahlar Amerika'dan geliyordu." diyordu o komutan. Sıkı durun... "Kahrolsun Moskova diyen Sağcılara ise silahı Ruslar gönderiyordu" diye ekliyordu. Ama o dönemin Başbakanı karşıt görüşlüleri suçlayacak kadar acz içindeydi. Gençlerimizin eline silah verenler, bu ülkeyi yönetenlerin kendi insanlarını suçlamasına avuç ovuşturuyordu. Tam istedikleri de buydu.
Ne güzel bir ortam vardı onlar için Türkiye'de... Başbakan bile terör için bu ülkeye silah yığanlardan habersizdi.
Aynı BBC arşivlerini açmış Kemal Derviş röportajını da yayınlıyordu seçimlere günler kala... IMF'ten ithal edilip kurtarıcı gibi lanse edilen Kemal Derviş, Erdoğan'ın yeni partisini suçluyor "IMF ile varılan anlaşmaya uyacakları şüpheli" diye dert yanıyordu. Çok üzgündü... Halbuki ne de güzeldi... IMF memurları yönetiyordu Türkiye'yi...
Buna çomak sokmanın manası neydi? Balık hafızalı olduğumuzdan her şeyi çabuk unutuyoruz. Halbuki Türkiye nerelerden nerelere geldi... 15 yıl öncesine kadar devletimizin tüm kademelerine, hücrelerine, zerrelerine sızarak bu ülkeyi Londra'dan, New York'tan yöneten egemen güçler vardı. Bu gücü kaybettikleri için gittiler PKK'ya Amerikan bayrağı nakşedip, komutanlık yapacak kadar kendilerini teşhir etme deliliğine kapıldılar. Bugün canlı bombalar, yüzlerce bombalı paket ve bombacıları peş peşe yakalıyorsak bu istihbaratımızın ve devletimizin "MİLLİ" çizgiye gelmesinden kaynaklanıyor.
Türk gençlerinin eline geçmişteki gibi silah veremeyenler, bugün sınırlarımızın dibindeki kuklalara silah yağdırarak Ankara'yı dizayn etmeye çalışıyor. Mardin ve Antep'te ele geçen bomba paketleri ile canlı bombalar, komünist PKK'ya komutanlık yapan kapitalist Amerika'nın eseridir. Bugün artık komünist PKK'nın, ABD olmadan tuvalete bile gidemeyeceğini sokaktaki çocuklar dahi biliyor. Onlar diz çökmüş, dünyadan bihaber eski Türkiye hayaliyle yanıyorlar.
Tıpkı Arabistan gibi söğüşlenecek kukla ülke istiyorlar. Nitekim parmakları ile iterek iktidara taşıdıkları Prens Salman'ı, çıkarları konusunda ikili oynayınca hemen düğmeye basarak tokatladılar.
Kaşıkçı cinayetine azmettirerek itibarını beş paralık ettiler. Kaşıkçı'nın CIA yöneticileri ile masalardaki görüntüleri bugün havada uçuşuyor. Suudi Arabistan kralı Salman'ın Londra'ya sürgüne gönderilen kardeşi Abdülaziz bu cinayetten sonra apar topar ülkesine geri döndü. Kral'ın kardeşi Prens Abdülaziz, Veliaht Prens Salman'a düşmandı ve yerden yere vuruyordu. Cinayet operasyonuyla ülkesine dönme ve iktidar şansı yakaladı. Arabistan'a giderken Londra ve Washington'dan güvence ve garanti aldığını İngiliz Guardian yazıyor.
Ülkeyi yönetmeye aday isimler bile Londra ve Washington'dan güvence alabildiklerinde ancak kovuldukları topraklara dönebiliyor. Sömürgeciler, kucağa oturttukları ülkeleri böyle yönetiyor. O yüzden Suudlar alelacele Suriye'deki Amerikan askerleri PKK'ya 200 MİLYON DOLAR, BM'ye yaklaşık 1 MİLYAR DOLAR, Amerika'daki üniversiteler de 2 MİLYAR DOLAR şirin gözükme parası bağışladılar. PKK'ya giden 200 milyon doların bir bölümü Mardin'de, bir bölümü de Antep'te ele geçirildi. Mesel budur.