Tarihi 5 Nisan 2018

Karar bizim

Donald Rumsfeld ABD Savunma Bakanı'ydı... Zengin ailelerin yıllarca yatırım yaparak iktidara taşıdığı bir isimdi. Sürekli savaş naraları atan, şahinler arasında yer alan, savaşlardan beslenenlerin ekmeğine yağ süren bir yetiştirilmiş elemandı. Pentagon o dönemde asıl iktidarın ABD ve dünyayı sömüren zengin aileler, şirketler, bankalar olduğunu biliyordu. Çaresizdiler ama derinden bu yapıyı yıkmak için de gizli planlar yapıyorlardı. ABD derin devleti ile bankalarla, şirketlerle ülkeyi ve dünyayı saran aileler arasında o zamanlar da bile görülmeyen bir kavga vardı.
Generaller savaşın ülkeye trilyonlarca dolar kaybettireceğini ve bankalara, faizlere daha daha esir olma noktasına taşıyacağını savunuyorlardı. Bu gizli kavganın neticesinde Pentagon'a karşı işte o dönemin Savunma Bakanı Rumsfeld'i sahaya sürdüler. Rumsfeld medya önüne çıktı "Pentagon hesaplarından 2.5 trilyon dolara yakın paranın nerede olduğu ve nereye harcandığı bilinmiyor. Kayıp paranın da hesabı sorulamıyor." diyerek savaşa direnen Pentagon'a saldırıya geçti. Bu açıklama Pentagon'daki generalleri köşeye sıkıştırdı.
Savunma Bakanı Rumsfeld'in 2.5 trilyon dolarlık yolsuzluk iddiasından bir gün sonra 11 Eylül'de de Pentagona uçakla saldırarak son balyozu indirdiler. 11 Eylül'ü bahane ederek de direnci kırılan Pentagon'u tıpış tıpış Afganistan ve Irak işgaline götürdüler. Jose Bustani Brezilyalı bir diplomattı. 1997'de kimyasal silahları tespit ve yok etme amacıyla kurulan hükümetler arası Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün (OPCW) ilk başkanı olarak görev yapıyordu. İkinci defa seçimle aynı göreve gelmişti. Gidip Irak ve Libya'yı ikna etmiş, kimyasal silah denetimine açık hale getirmişti.
Amerika bu girişimlere inanılmaz şekilde öfkelendi. Kimyasal silahı olmayan Irak'ı işgal planını sekteye uğratacak bir hamleydi bu. Hemen Birleşmiş Milletlere teklif sundular. Yapılan oylama neticesinde 7'ye karşı 48 oyla işgali önleyecek Jose Bustani görevinden uzaklaştırıldı. Jose Bustani bugün BBC'ye konuşuyor. "Savaşı önleme ihtimalini yakalamıştık ama ABD Irak'ı işgal etmek istiyordu. OPCW denetçileri Irak'a girebilseydi işgalin gerekçesi zayıflayacaktı." diyordu. ABD'yi o gün yöneten aptallar, savaşı önleyecek adamı bile operasyonla koltuğundan indiriyordu.
Jose Bustani "Tarih beni haklı çıkardı.
İşgal olmasaydı bugün DAEŞ de olmayacaktı" diyor. Yani Suriye'deki iç savaşı da tetikleyen bir savaş aptalları yüzünden dünya hala bugün gerilimlerle boğuşuyor. Ve bugün Pentagon'un iktidara taşıdığı Trump, "Ortadoğu'da 7 trilyon dolar harcadık. 7 trilyon dolar. Büyük bir hata, ama durum bu. Bunun karşılığında ne alıyoruz.
Hiç? Ve bugün Ortadoğu, oraya pek de akıllıca olmayan bir şekilde 17 yıl önce girdiklerinden daha kötü durumda. Çok üzücü bir durum" diyor. Trump Çin'le mücadelede de aynı aptalların rol oynadığına dikkat çekiyor. "Çin ile ticaret savaşında değiliz. Savaş yıllar önce ABD'yi temsil eden APTAL veya beceriksiz insanlar tarafından kaybedildi." diye tweet atıyor. Ben de birkaç senedir burada "Amerikalı aptallar" diye yazıyorum.
Koskoca ABD Başkanı da bugün açık açık "Aptallar" diyerek konuyu resmileştirdiği için benimki hakarete girmiyor. Ve bugün gelinen noktada Türkiye İran ve Rusya liderlerini ülkemizde ağırlayarak APTALLARIN SAVAŞINI durduracak TARİHİ adımları atan ülke oluyor. Evet Ankara'da tarih yazıldıkça KARARLAR VERİLDİKÇE Dünya aptallaşıyor...
Alman kanalı Deutcshe Welle bile "Bu ikisi hergün görüşüyor" diyecek kadar salaklaşarak "Putin-Erdoğan" dostluğuna ve atılan tarihi adımlara kıskançlık kriziyle saldırıyor. Güya "Bu ikisi" diyerek küçümsüyor ancak komplekslerini ve ruhsal çatışmalarını dışa vuruyor. Onlar görüşmeme ve sürekli gerilimle kaoslardan savaşlardan beslenme psikopatlığına yakalanmış zavallı hastalar. Dünyanın önde gelen iki liderinin aklı kullanarak görüşmesinden ve BARIŞ çabalarından bile rahatsız oluyorlar. Göremedikleri bir şey var;
"Düşüncelerle karşılaşınca, zayıflar korkar, aptallar karşı gelir, akıllılar KARAR VERİR."