Tarihi 29 Kasım 2017

Yüzsüz Conicon

Pakistan, Amerika'nın terörist olarak gördüğü ve 2008'de Bombay'daki saldırıların arkasındaki kişi olarak kabul ettiği cemaat lideri Hafız Said'in, yeterli delil olmadığı gerekçesiyle ev hapsi cezasını kaldırdı...
Said, ABD Adalet Bakanlığı tarafından terörist ilan edilmiş ve yakalanması ya da öldürülmesi için başına 10 milyon dolar ödül konmuştu. Washington Said'in ev hapsinin sonlanmasını kınadı. Beyaz Saray, bu kararın Pakistan'ın uluslararası terörle mücadeleye karşı bağlılığı hakkında şüpheye düşürdüğünü ve ülkenin teröristlere güvenli bir sığınak olmayacağı yönündeki iddialarını yalanladığını öne sürdü. Pakistan-ABD arasındaki bu olayı neden bu sütunlara taşıyorum? Özellikle son paragrafı önemsediğim için. Beyaz Saray, peşinden gelen binlerce taraftarı olan dini lider Said'in serbest bırakılmasını tüm dünyaya "Terörle mücadele etmeyen bir Pakistan" ilanına çeviriyor. İşte bu bana tam bir yüzsüzlük olarak geliyor. Pakistan devleti diyor ki, "Ortada delil yok." Amerika diyor ki "Bana ne, sizin yargının kararı beni ilgilendirmez. Delil-melil de önemli değil. Ben ne diyorsam o. Başına 10 milyon dolar ödül koydum. Serbest bırakamazsınız." E peki Türkiye'den 4 bin koli delil gitti FETÖ için... Meclis binasını bombalayan bir terörist FETÖ var orada sizin Amerika'da... Üstelik yüzlerce kişiyi darbe gecesi öldüren bu asker üniforması giymiş teröristlerin hangi cemaat abisiyle bağlantılı olduğuna kadar bizim elimizdeki deliller buradan Everest'e tırmanıyor.
Akıncı Üssü'nde yakalanan Adil Öksüz'den Kemal Batmaz'a kadar önüne gelenin FETÖ ile ilişkisini "Vallahi bilmiyoruz" sakın demeyin. O Kemal Batmaz'ın 15 Temmuz öncesi ABD'ye gittiğinde kapıda sorgulandığını ve "Buraya İmamım Fethullah Gülen'i ziyarete geldim" dediğini sizin Adalet bakanlığınız resmi bir yazıyla bize gönderdi. Bizim de başına ödül koyduğumuzo FETÖ'ye bırakın ev hapsini, çiftlik saraylarda ağırladınız ConiCon! Size terörist besleme hakkını kim veriyor?.. Hatta daha da ötesi terörist beslerken, başka ülkeleri kınama hakkını kendinizde bulma insiyatifini nereden alıyorsunuz? Katiller sürüsü sizde... Siz PKK'nın Suriye kolu YPG'ye 4 bin TIR silah gönderdiniz. Sizin sevdiğiniz YPG'den kaç tane terörist Türkiye'ye girerek insan öldürmeye kalktı bilginiz var mı? Bu ne yüzsüzlük? Pakistan teröristi serbest bırakmış imiş... Siz teröristleri silah ve saraylara boğuyorsunuz. Evet bakın şimdi DEAŞ bitti... "YPG'ye verdiğimiz silahları geri alırız" diyordunuz. Haydi alsanıza... Neyi bekliyorsunuz? Bu da yalancılığınızın belgesi, yüzsüzlüğünüzün delili değil mi? Washington'da Partilerüstü Politika Merkezi'nde bir panel vardı önceki gün. Katılımcıları arasında yer alan İpek Yolu Çalışmaları Programı Araştırma Direktörü Svante Cornell bakın ne diyordu; "Amerikalılar'ın Rıza Sarraf davasına Türkiye'deki algı tamamen farklı. Erdoğan ve taraftarları bunu sadece sıradan yasal bir süreç olarak görmüyorlar.
Erdoğan'a karşı darbenin bir uzantısı olarak görüyorlar. Ve şunu da anlamamız lazım onlara göre, Gülen tek başına hareket eden bir aktör değil, Amerika'nın kontrol ettiği bir operasyon. Yani darbe girişimi aslında Amerika'nın bir girişimi. Bu, Erdoğan ve taraftarlarının bakış açısı. Bu açıdan baktığımızda da Erdoğan için, New York'taki dava da Amerika'nın kendisini devirme çabalarının bir parçası." Evet tam üzerine bastın, aynen öyle Svante Cornell... Bizi bu hale siz getirdiniz...
Beyazsaray, ABD ordusuna ait ele geçirilmiş savaş uçakları ile bombalansaydı siz ne yapardınız? Başkanınız Trump'ın seçim kampanyası danışmanı Theodore Roosvelt Malloch "Biz olsak kellesini isterdik" diyor. Meclisimizi ve insanlarımızı bombalayan pişmiş kelle, CIA korumasında çiftlik sarayda gününü gün ediyor. Ve dahası ABD ile ne zaman bir sorunu halletmeye çalışsak karşımızda üç yeni sorun daha buluyoruz. Şimdi kalkmış Pakistan'a hesap soruyorsunuz? Pakistan örneğine bakarsak size kim hesap soracak? Size kim nasıl inanacak? Müttefiklik anlayışınız ortağınıza saldıran korumanızdaki teröristlerle ortak hareket etmekse bu yüzsüzlük değil mi?
Sizde buna cevap verecek yüz yok ki...
Ben de soruyorum işte!