Haberler


BEKİR HAZAR

Kudurma nedeni

İstihbarat örgütleri, küresel sermaye ve medya şeytan üçgenindeki muazzam işbirliği dünyayı istediği yere sürüklüyor.
Trilyon dolarla oynayan aileler kendilerine çalışacak PATRONLAR oluşturuyor önce.
O PATRONLAR da gidip yeryüzünün her yerinde gazete ve televizyonlar satın alıyor.
Ardından seçilen personele istihbarat örgütleri dadanıyor.
Gelecek vaad edenler, özel üniversitelerde okutuluyor, Enstitülerde kıskaca alınıyor.
Burs yağdırılıyor, zarflar dağıtılıyor, maaş bağlanıyor, gazeteciler satın alınıyor. Şeytan üçgenindeki girdapa girenler bir daha asla çıkamıyor. Ve son gelinen noktada büyük ailelerin ŞİRKET ÇIKARLARI uğuruna medyada tetikçiler ordusu kuruluyor. Patronaj politikaları belirliyor... Kime saldırılacaksa, hangi SİYAH beyaz gösterilecekse, hangi iyi karalanacaksa kalemler makineli tüfek gibi çalışıyor. Ekranlara "UZMAN" unvanıyla sürülen maşalar yaylım ateşine geçiyor.
Robert Fisk diye bir İngiliz yazar var mesela...
Türkiye'ye en çok saldıranlardan biri... 6 Aralık 1993'te The İndependent'ta bir röportaj yayınlıyor. O röportajda El Kaide lideri Usame Bin Ladin'i öve öve bitiremiyor Fisk. "Sovyet karşıtı savaşçı Usame Bin Ladin, ordusunu barış için yola koydu" diyor. Usame Bin Ladin o satırlarda bir KAHRAMAN... O bir SAVAŞÇI... Ama BARIŞ için kendini ve ordusunu feda eden bir CESUR YÜREK... Vay be diyorsunuz 90'lı yıllarda Fisk'in o röportajını okuduğunuzda...
Fisk ne görev verilirse onu yapıyor. Terörist Usame Bin Ladin'i "KURTARICI" göster diyorlar o da görevini ifa ediyor. Bugün "SİYAH" dediğine 20 yıl önce "BEYAZ" diye bağırıyor. Bu üçgenin sahipleri sadece medya üzerinde yapılanmaya gitmiyor.
Düşünce kuruluşlarından enstitülere, üniversitelerden, siyasilere, işadamlarına, vakıflara, sivil toplum örgütlerine kadar her yere milyon dolarlarla sızıyorlar. Çıkar ayaklarına biri basınca, ellerindeki tüm paralı uşakları kullanarak saldırıya geçiyorlar.
Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü var mesela... Philippe Moreau Defarges diye bir alçağa araştırmacı olarak paye veriyor.
Sonra onu "UZMAN" diye sahaya sürüp, gazete manşetlerine, ekranlara taşıyor.
O Philippe Moreau Defarges geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan'a övgüler yağdırıyor. "Dünya 5'ten büyüktür" diyen Erdoğan'ın, Birleşmiş Milletler'deki adaletsizliği gündeme getirmesine Defarges alkış tutuyor. "Birleşmiş Milletler'in yapısının değiştirilmesi konusunda Erdoğan'dan başka hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Erdoğan haklı ve yalnız kaldı bu çağrısında" diyor. Adaletli bir yapı kurulması için BM'de her ülkeye üyelik verilmesi gerektiğini haykırıyor.
"Erdoğan çok zeki bir lider" diye altını çiziyor. Aradan zaman geçiyor, Avrupa medyasında Erdoğan'a saldırıların en şiddetlisi gerçekleşiyor. Medyaya Avrupalı siyasiler de koro halinde katılıyor, seçim kampanyalarında bile "Erdoğan'a hücum" politikasıyla halkın karşısına çıkıyorlar.
Avrupa'nın ÇIKAR ayaklarına TÜRKİYE öyle basmış ki, adeta çığlık çığlığa bağırıp, kuduruyorlar. 100 yıldır bu topraklarda "Emredersiniz" diyenlerle çalışan Avrupa artık ANKARA kapısında delirme noktasına geliyor. Daha düne kadar "Erdoğan çok zeki bir lider" diyerek alkışlayan Philippe Moreau Defarges de, işte bu aklını yitirmiş propagandanın bir parçası, bir maşası olarak zıvanadan çıkıyor. "Tek çıkar yol Erdoğan'ın infaz edilmesi" çağrısı yaparak beynini ve insanlığı bir yerlerine gömüyor. Maşalarda normal beyin yoktur...
Sadece ve sadece "YIKANMIŞ BEYİN" vardır. Fransa'da önceki gün seçimler yapıldı, yüzde 21 ve yüzde 23 oyla iki lider Başkan adayı olarak son tura kaldı. Halkın neredeyse YÜZDE SEKSENİ bu iki adayı istemiyor.
Üstelik ülke başkanlığına aday iki liderden biri FAŞİZMİN kitabını yazdı. Halkın yüzde sekseninin istemediği adaylardan biri başkan olacak, dünya medyasında tık yok, Avrupalı siyasilerin, yazarların, Defarges gibi maşa uzmanların gıkı çıkmıyor. "Yüzde 20 oy"a "DEMOKRASİ diyorlar. Ve dönüp dolaşıp ilk turda yüzde 52 ile gelen Erdoğan'a, yüzde 51'i geçen referanduma saldırıyorlar... Neden?
Çünkü Avrupa Birliği çatırdıyor, ekonomileri ve sömürüleri küçülüyor. Tek kurtuluş yolu ANKARA'yı ele geçirmek. Sömürecekleri ülkelere gitmenin, insan kanıyla EURO basmalarının yolu ANKARA'yı almaktan geçiyor. Ancak karşılarında eski Türkiye yok... Artık 53 yıldır Avrupa'nın kapısında beklettikleri ülkenin kapısında bekliyorlar!
Ve kahroluyor, Defarges gibi insanlıktan çıkıyorlar.
DİĞER YAZILAR İLERİ
DİĞER
"Abla- kardeş sandım" Kan Çiçekleri'nin Dilan’ı 22 yaşındaki Yağmur Yüksel’in annesini görenler şaştı kaldı!
Kuruluş Osman'da Osman Bey ve Boran Bey yüzleşiyor!
A101'de piknik ve kamp ürünleri İNDİRİMİ! 2 Mayıs günü kapış kapış satılacak! 09.00'da başlıyor
İltica Ne Demek? İltica Kelimesi TDK Sözlük Anlamı Nedir?
Çamaşırlar makineden jilet gibi çıkacak! 1 avuç ekleyin ütülü gibi alın
İhsan Ne Demek? İhsan Kelimesi TDK Sözlük Anlamı Nedir?
51 gün alkali beslenin 11 kiloya veda edin! 4-8 haftada sımsıkı bir karın ve sağlıklı bağırsaklar için...
GÜNÜN MANŞETLERİ
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.