Tarihi 6 Nisan 2017

Karar zamanı

Rusya ile savaştırılmak istenen, bu uğurda kumpaslar kurulan bir ülke... 15 Temmuz'u yaşayan bir Türkiye... Suriye'de savaşan diğer taraftan en şiddetli terör saldırılarına maruz kalan bir ülke... Küresel baronlara ait tüm medyanın hedefe koyduğu, Avrupa başkentlerindeki uşakları siyasilerin koro halinde saldırdığı bir Türk Cumhurbaşkanı...
Böylesine bir ortamda Türkiye AB ülkelerinin iki katı büyüyerek tüm dünyayı şaşkına çevirdi.
Etrafımızda savaş, terör ve ihanet olmasa nerelere taşacağımızı siz düşünün. Onun içindir, çıtayı daha yukarı taşıyacağız diye kabus görüyorlar. Denize düştüler, FETÖ-PKK-PYD yılanına sarılıyorlar. Yıllardır bizi Avrupa kapısında bekletenlerin artık bizim kapımızda sıraya girme ihtimali Batı başkentlerinde depresyon doğuruyor. Cihan imparatorluğu kurarak üç kıtada 600 yıl hüküm sürenlerin torunlarından ürküyorlar.
Tıpkı 200 yıl önce yaşadıkları korkunun tetiklediği psikoloji ile saldırıyorlar. Hadi gelin Sultan Mahmud dönemine gidelim...
Fener Rum Patriği Grigoryus Rus Çar'ına bir mektup yazıyor. "Türkleri maddeten ezmek veya yıkmak mümkün değildir" diyor. Sabırlı, dirayetli, zeki, dayanıklı, gururlu, onur sahibi, kadere rıza gösteren dinine bağlı bir MİLLET olduğumuzu söylüyor.
Devam ediyor; "Bu özellikleri örf ve ananelerinin gücünden, kendisini yönetenlere olan itaatlerinden geliyor.
Kendilerini müsbet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları sürece çalışkandırlar." Ve çağrı yapıyor;
"Türklerin önce inançlarını zaafa uğratmak gerekir. İtaat duygularını kırmak ve manevi bağlarını yok etmenin en kolay yolu yabancı oldukları fikirleri onlara aşılamaktır.
Türkleri DIŞ YARDIMA alıştırmak onları zaferlere götüren kudretin sarsılmasına yol açacaktır." "Gelin bu tahribatı yapalım" diyerek mektubunu bitiriyor. 200 yıl önce bu topraklara işte bu zihniyetle sinsice girdiler. İçeriden maşalar, işbirlikçiler, ittihatçı kafalar bulup maaşa bağladılar. Dış yardım adı altında borçlandırarak içerideki uşaklarıyla koca bir imparatorluğu yıktılar. Bugün Avrupa'nın iki katı BÜYÜYEN Türkiye'nin gençliği yeni bir UYANIŞI haykırıyor. Küresel güçlerin ve HAÇLI-Siyonist ittifakının bu ülkede oynadığı oyunları görüyor ve sorguluyor. Kendi uçağını, arabasını, silahını, köprülerini, yollarını, havaalanlarını yapmasını engelleyenlere kafa tutan ve hızla yol alan YENİ TÜRKİYE Ortadoğu, Ortaasya ve Afrika'yı sömürmekten obeze dönenlere adeta duvar örüyor. 100 yıldır üzerimize basarak soygun yapacakları ülkelere zıplıyorlardı. Şimdi karşılarında "Dünya 5'ten büyüktür" diye haykıran, BATI'nın soygun düzenine dur diyen ve tüm mazlum ülkeleri arkasına alan bir ülke var. Onun için İslam coğrafyasını tıpkı geçmişte olduğu gibi fitne ateşiyle kan gölüne çeviriyorlar. Sarin gazıyla Müslümanların öldürüldüğü Suriye'den tutun, yeni bir çatışmayı tetiklemek için PKK dahil her türlü argümanı kullandıkları Kerkük'e kadar her yer yerde etnik kavgayı ateşlemeye çalışıyorlar.
Etrafımızdaki çatışmalardan doğup beslenecek terör virüsünü de Anadolu'ya ihraç etmeye, bizi zayıf düşürerek 200 yıl önceki mektupta yazıldığı gibi "DIŞ YARDIM"a muhtaç hale getirmeye çalışıyorlar. Bu ülke Lüksemburg'dan 1 milyon dolar yardım geldiğinde "KURTULDUK" diye bağırıyordu gazete manşetlerinde. O zamanın Başbakanı Ecevit televizyonlarda dakikalarca Lüksemburg'a teşekkür ediyor, minnetlerini ve şükranlarını sunuyordu.
Bugün Türkiye'de gecekondu sahipleri plazalara dönüşen arsalarındaki rezidanslarını 1'er milyon dolara satıyor. Bu yüzden bizi içeride ve dışarıda çatışma ortamlarına sokarak GÜÇSÜZ kılmak için her türlü fitneyi deniyor, maşaları kullanıyorlar. En güzel yol bizi bize, müslümanı müslümana kırdırmaktır.
Bakın Amerikan kongresi bugün "En büyük düşmanımız ÇİN'dir" sloganını tartışıyor, Hava Kuvvetleri Komutanı bile dün "Çin düşmanımızdır" diyor. O Çin'e ABD Başkanından "Nükleer tehlike olan Kuzey Kore'yi durduracak tek ülke Çin'dir. Hadi durdurun" çağrısı geliyor.
En büyük düşmana "Kuzey Kore'ye yürü arkandayız" diyerek dolmuş yapıyorlar.
Çin'i bile komşusuyla savaştırmak isteyenler, sınırımızın dibinde PKK işgalindeki yerlere Amerikan bayrağı çekerek teröristleri koruma altına alıyorlar. Oyunlar büyük, çıkar savaşları tavan yaptı. Biz ne yapacağız? Şiddetle ihtiyaç duyduğumuz Güçlü Liderlerle mi yola devam edeceğiz? Yoksa Lüksemburg'a bile minnet duyanlarla mı? Karar sizin...