Avrupa Birliği'nin kurulduğu Hollanda'da bir ormanlık arazi içindeki Bilderberg Oteli'ni geçen hafta gezdik.
Gözlerden uzak bir alandaki otel Hollanda Kraliyet ailesine aitti. Otelin hemen girişinde Prens Bernard ve dün hayatını kaybeden 100 trilyon dolarlık servete sahip David Rockfeller'in fotoğrafı vardı. Prens Bernard'ın eşi, Bilderberg Group'un onursal başkanı, Rockefeller ise finansörüydü.
David Rockefeller'in dedesi John aile imparatorluğunu kuran, Rothschild ailesinin desteği ile Amerika'da henüz petrol kullanılmazken buna yatırım yapan ve ülkeyi avucunun içine alan kişiydi. En büyük hayali 100 yaşında ölmekti, 98 yaşında öldü. Torun David Rockefeller ise sürekli organ nakli yaptırarak "200 yaşına kadar yaşayacağım" diyordu, 101 yaşında önceki gün öldü. David Rockefeller, Avrupa Birliği'nin yanı sıra CFR, Trilateral Komisyonu, Bilderberg Group, Asya Cemiyeti, Nüfus Konseyi, Amerikalılar Konseyi, 30'lar Grubu, Brooking Enstitüsü, Dünya Ekonomik Forumu ve Birleşmiş Milletler'in de kurulmasında en etkili isimdi.
Petrolden bankacılığa pek çok alanda imparatorluk kuran Rockefeller ailesi, rekabet yerine hükümetleri kullanarak kazanma yöntemini seçerek Bilderberg Group ile Yeni Dünya Düzeni'nin temellerini attı. Amerika'daki en büyük 50 bankanın yüzde 25'i ve 50 büyük sigorta şirketinin yüzde 30'u Rockefeller ailesinin kontrolü altındadır. Laurance Rockefeller, Lord Rothschild ile birlikte Bilderberg Group'a katılacak 100 seçkin ismi belirledi. Bugün Bilderberg Group'un içinde Henry Kissinger, Zbigniev Brezinski, Bill Clinton, Tony Blair gibi isimlerle IMF, Coca Cola, Dünya Bankası, FED, BP, Chase Manhattan Bank, Chryesler, Daimler, American Express, Goldman Sachcs, Micrososft gibi dünyanın en güçlü 100 şirketinin başkanları da var.
ABD Başkan yardımcılarından tutun CIA, FBI, MI6 direktörlerine, yazarlara kadar geniş bir katılımcı yelpazesinde toplantılar yapılıyor. Bill Clinton 1991'de Bilderberg Group toplantısına katıldı, 1992'de ABD Başkanı seçildi. Tony Blair 1993'te Bilderberg Group toplantısında görüldü, 1994'de parti başkanı, 1997'de de İngiltere başbakanı oldu. Romano Prodi, David Rockfeller'in kurduğu Bilderberg Group toplantısında 1999'da boy gösterdi, birkaç ay sonra AB Başkanı olarak yemin etti, 2006'da İtalya Başbakanı oldu. NATO Genel sekreterinden daha birçok ülke Başbakanı'na kadar çok isim Bilderberg Group içinden geçti. Hollanda Bilderberg Otelindeki ilk toplantıda Avrupa Birliği'nin temellerini atan bu MUAZZAM GÜÇ, tüm AB ülkelerini zengin ailelerle kontrol eder hale geldi. Bugün Hollanda'da Orange ailesi, ölen Rockfeller için yas tutuyor. Avrupa'nın tamamında bugün Türkiye'ye saldıran tüm teröristlerin himaye edilmesi, darbecilere destek verilmesinin altında ANKARA'yı teslim alamayan bu PARANIN FİRAVUNLARI ve onların kukla yönetimlerinin eseri vardır. Zengin ailelerin sahibi BATI'da yüzlerce medya organı ile başlatılan saldırılara artık kukla Avrupalı yöneticiler ve siyasetçilerin de açıktan destek vermesi bundandır. Paranın Gücü Aşkına Paradorlara hizmet eden uşakları, yeni dünya ekseninde oluşmaya başlayan Güçlü Liderler Anlayışı'na topyekün maskelerini çıkararak saldırmakta, devlet televizyonlarını bile bu amaç uğuruna kullanmaktan çekinmemektedirler. Avrupa'da milletvekilleri dahi artık avuç içlerine Türkiye'deki referandum için "HAYIR" yazacak küçülme ve uşaklık gösterme noktasına gelmiştir.
Bugün CHP içinde 6 milletvekili, Türkiye'de de toplam 15 işadamı ve siyasetçi Bilderberg Group üyesi olarak "HAYIR" için en yoğun çalışan isimler olarak karşımıza çıkmaktadır. BATI'nın tüm başkentlerinden "Hayır" naraları yükseliyor, mevcut sistemle, darbe anayasası ile yönetilmemiz için koro halinde çığlık atıyorlar. Bugün her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının "Neden" diye sorması gerekiyor. Niçin tüm Avrupa siyasetçileri, devlet yöneticileri, medyası ile Türkiye'deki bir seçime müdahil olup "TARAFINI" seçiyor? Neden teröristlere ve eli kanlı darbecilere sahip çıkan Batı basınında manşetlerden Türkçe olarak "Hayır oyu verin" diye çağrılar yapılıyor?
100 trilyon dolarlık David Rockfeller referandumu göremedi ama niçin onun yeraltındaki su boruları gibi kendine bağladığı ailelerin medyası "Başkanlık" sistemine saldırıyor? Neden mevcut olana sarılıp, dünyanın kalbi ANKARA'yı istiyorlar? Sahi...
Kalbiniz ne diyor?