Tarihi 15 Mart 2017

Beatrix ağlıyor

500 milyonluk Avrupa'nın yüzde 10'u Müslüman'dı. Sayı her geçen gün artıyordu. İngiltere tarihinde ilk defa Hristiyan nüfusun sayısı yüzde 50'nin altına düşüyordu. "İngiltere gelecek yüzyılda Müslüman bir ülke olursa kimse şaşırmasın" diyenler vardı.
Fransa yıllarca sömürdüğü onlarca Afrika ülkesinden Müslüman mülteci akınına uğramıştı. Her yer Faslı, Tunuslu, Cezayirli ile doluydu. Sayıları çığ gibi artıyordu.
Avrupa'nın demografik yapısı hızla değişiyordu.
Ve bu arada da DOLAR ile EURO'nun yeryüzüne hakim olma, birbirini bitirme savaşı vardı. Dolar üzerindeki Benjamin aklı oolanlar bir proje geliştirdi. Geçmişte Sovyetler Birliği ile korkuttukları Avrupa'ya yeni bir tehdit üretmeleri lazımdı. "Terörist İslam" algısı ve İslamafobi oluşturmak için harekete geçtiler. DEAŞ'ı kurdular, kafa kesmek için Avrupa'dan devşirme militanlar ve istihbarat üyelerini Rakka'ya taşıdılar.
O DEAŞ ile hem Avrupa başkentlerinde bombalar patlattılar hem de Avrupa'ya Müslüman mülteci ve DEAŞ'tan dönenlerin akını başlattılar. Euro'yu bitirmenin yolu Avrupa Birliği'ni dağıtmaktan geçiyordu.
AB, Bilderberg toplantılarında Küresel Sermaye yani dünyada para ile GÜCÜ elinde tutan ailelerce kurulmuştu. O AB'yi kurma toplantıları Hollanda'nın başkenti ve Bilderberg'in merkezi Amsterdam'da yapılmıştı. Hollanda Kraliçesi Beatrix, Bilderberg'in ONURSAL BAŞKANIYDI.
Almanya Başbakanı Merkel bile Bilderberg'e sadece üyeydi ve Kraliçe Beatrix'in rütbe olarak çok altında ve emrindeydi.
Merkel'in "Hollanda faşistliği"ne sahip çıkması bundandı. Küresel Sermayeye Washington'dan savaş açan Amerikan derin devleti, oluşturulan İslamafobi ile Avrupa'da ırkçılığı ve dinlerarası savaşın tohumlarını ekti.
Bu Avrupa'da ırkçılığın körüklenmesi, AB'ye şiddetle karşı çıkan ırkçı partilerin iktidara gelmesi demekti. Kraliçe Beatrix'in Onursal başkanlığı böylece bitecek, AB dağılacak, Euro buhar olacaktı. Bu FAŞİZM projesi girdabına balıklama atladı Avrupa ülkeleri.
Hem de köpeklerle atladılar. Ve kendi bindikleri dalı kestiklerini göremeyecek kadar aptalca bir atlayış oldu bu. Bir el İslamafobi ile Avrupa'yı paranoyaya sokup parçalam için oyun üzerine oyun kuruyor, Başörtüsünü işyerlerinde yasaklama noktasına bile getiriyordu. Hollanda Başbakanı gazete manşetinde "Patron benim" diyor, habere Müslümanları, Türkleri ısıran köpeklerin fotoğrafı konuyordu. Özgürlükler kıtası diye övünen Avrupa "İnsanların üzerine saldıran köpeklerin patronu benim" diyecek hale geliyordu adeta. Avrupa Birliği'ne uygulanan dağıtma oyunu, üyeleri paranoyaka çevirip içine çekti. Oltadaki yemi fena yutmuşlardı. Dünyada yeni eksenler kuruluyor, yeni güç dengeleri ortaya çıkıyor, parçalanmış Avrupa yeni dönemde ırkçılıkla ve kendisi ile savaşır hale getiriliyordu. Zaman zaman uyanıyorlar, bu yeni GÜÇ dengesinin tam merkezinde yer alan ve Avrupa'yı kenara iten Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı'na hergün saldırıyorlardı. Hele hele Türkiye Başkanlık sistemine geçerse durumlar onlar için fenaydı. Onun için Alman televizyonundan, İsviçre gazetelerinin manşetlerinden Türkiye'deki "HAYIR" kampanyasına can-ı gönülden destek atıyorlardı. Bild gazetesinin geçmişte en önemli isimlerinden biri olan gazeteci-yazar Günter Wallraf önceki gün bakın ne diyordu; "Bundan 15 yıl önce Türk Cumhurbaşkanının adını bilen tek Alman çıkmazdı. Şimdi Alman çocuklar Almanya'yı Angela Merkel'in yönettiğini düşünmüyorlar. Hepsi Almanya'yı yöneten kişinin Tayyip Erdoğan olduğunu sanıyor. Bunu düşünmeleri aslında şaşırtıcı değil.
Çünkü medyada her gün Erdoğan haberi görüyorsunuz. Bu durumun tek bir açıklaması var. Türkiye artık çok güçlü. Almanya'nın da önemli rakiplerinden biri haline gelmesidir." Ve devam ediyor Günter; "Trump, Putin ve Erdoğan ne kadar eleştirilirse eleştirilsin bugün dünyadaki krizlerin çözümü için en önemli isimler haline geldi. Bunu kabul etsek de etmesek de gerçek böyle." Kabul etseler de etmeseler de yıllarca at oynattıkları bu ülkede 17 Nisan sabahından itibaren kafayı oynatarak buharlaşacaklar. Kabul etseler de etmeseler de dağılacaklar... Kabul etseler de etmeseler de "Euro anca gidersin" olacaklar. Kabul ettiklerinde ise artık onlar için çok geç olacak. Ve içe kapanıp, ırkçılığın ve terörist beslenmenin zararları ile boğuşacaklar.
Onları havlayan köpekler de kurtaramayacak.
Beatrix ağlıyor!