Tarihi 17 Şubat 2017

Çocuklarımız için

NATO Savunma Bakanları Toplantısı Brüksel'de yapıldı. ABD Savunma Bakanı Mattis o toplantıda "Pamuk eller cebe" dedi. Amerika, NATO'ya üye ülkelerin tamamı kadar parasal katkı yapıyor ve bundan rahatsız. Son ültimatom, yeni bir NATO kurulacağının da göstergesi. Peki, üye ülkeler yeni duruma adapte olmazsa, finansal katkı sözlerini yerine getirmezse ne olacak?
Mattis bu soruya karşı ilginç bir açıklama getirdi;
"Amerikalılar, sizin çocuklarınızın gelecekteki güvenliğini sizin umursadığınızdan daha fazla umursayamaz" dedi. Açık açık "NATO'yu dağıtırız" demek bu. Ben en çok Mattis'in "Sizin çocukların güvenliğini sizin umursadığınızdan daha fazla umursayamayız" sözüne takıldım.
Baktığımızda NATO, Türkiye'ye dönmeyen, darbeyi destekleyen Türk Generalleri inanılmaz umursuyor. Darbeciler için "Bizim çocuklar içeri alınıyor" diye ağlayarak açıklamalar yapıyor. Darbecilerin başka ülkelere iltica taleplerini içeren başvuruları dolduruyor, vatana ihanetlerini adeta sırtında taşıyor. 15 Temmuz darbecilerini Avrupa'daki NATO üslerinde, lojman villalarda ağırlıyor.
Bizim çocuklarımızın üzerine helikopter ve uçaklarla bomba yağdıranları kucaklıyor.
Ve çıkıp da bir Allah'ın kulu "Siz ne yapıyorsunuz? NATO katilleri, vatan hainlerini koruma teşkilatı mı?" diye sormuyor. Türkiye saldırılarına maruz kaldığı DEAŞ ile yalnız savaşırken, üye ülkeleri korumakla yükümlü NATO kılını kıpırdatmıyor ve seyrediyor. Çünkü NATO adeta FETÖ üssü olmuş durumda. Bu ülkede "Sızıntı" dergisi çıkaranların nerelere kadar sızdıkları ortaya çıktıkça ne Mattis umursuyor, ne de bir başka Batılı!.. Almanya'da 3.5 milyon Türk yaşıyor. Buna karşılık NATO ülkesinde sayıları binleri geçmeyen FETÖ'cülere kucak açılıyor, halkını bombalayanlara iltica kapısı açılıyor. Hani NATO üyesi ülkeler birbirini koruyacaktı? Üye ülkelere saldıran teröristleri koruyan üye ülkeler her yerden fışkırıyor.
Türkiye'de binlerce kişinin katili olan PKK'ya da kucak açan Almanya, FETÖ'cülerin iftiralarıyla Türk İmamların evlerine "Casus" diyerek baskınlar yapıyor. NATO üyelerinin geldiği duruma bakar mısınız? NATO üyesi ülke bize saldıran teröristlerle bizi tehdit ediyor.
Bu ne biçim üyelerini koruyacak NATO?
FETÖ davasında itirafçı olan bir sanık "İl imamımız KCK eylemlerinin üç ay sonra başlayacağını söyledi. Nitekim üç ay sonra eylemler başladı" diyor. Yani PKK'nın içine kadar girdiklerini söylüyor. Bu sızma değil, birlikte hareket etme. Terörle Mücadelede görev yapan bir üst düzey yönetici sohbetimizde "Şu anda içeride olan bir ilimizin emniyet müdürü, çalıştığı ilde hem KCK'nın başındaydı PKK eylemlerine karar veriyordu, hem de FETÖ imamıydı. Hem de terörle mücadeleyi yönetiyordu" demişti. Enerji Bakanı Berat Albayrak da, önceki gün FETÖ'nün sızma operasyonlarının nasıl püskürtüldüğünü anlattı. Yabancı şirketler Türkiye'de maden çıkarmak için başvuruyor.
O şirketler araştırılıyor. Yönetim kurulları hep yabancı ama araştırma derinleşince en tepede hep FETÖ'cü isimlere ulaşılıyor. Terör örgütü, yüzlerce insanımızı öldürmesine, binlerce insanımızı yaralamasına rağmen bu topraklarda hala soygun yapıp, paramızı BATI'ya taşımak için kendini yırtıyor. Bir PKK'lının da FETÖ imamı tarafından bozuk sicili silinerek nasıl subay yapıldığı daha yeni ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz hafta Gaziantep'te iki DEAŞ üyesi yakalanıyor.
İkisinde de FETÖ'nün kullandığı Bylock çıkıyor. Bu ne anlama geliyor? Aslında FETÖ'nün DEAŞ içine de sızdığı ortaya çıkıyor. Kim bilir daha kaç kişi var içeride ve kimler yönetici noktasına geldi? İnsanlar inançları uğuruna kandırılarak istihbarat örgütlerinin maşası haline getiriliyor, ülkeler ve NATO gibi kurumlar da bunun oyuncağı oluyor. ABD Savunma Bakanı Mattis "Sizin çocuklarınızın gelecekteki güvenliği için bizim vergi mükelleflerinden daha fazla para alıp, harcayamayız" diyor.
Halbuki o FETÖ ABD'ye sızmasına gerek kalmadan Pensilvanya'da ağırlanıyor. Ve ABD vergi mükelleflerinin cebinden her yıl sadece New Jersey'de 60 milyon dolar alınıp, FETÖ okullarına aktarılıyor. Türk askeri, Avrupa'daki DEAŞ eylemlerini organize eden Ebu İbrahim El Fransi'yi El Bab'da yakaladı.
Asıl adı Jonathan Jeffrey'di. O da hangi istihbarat örgütünün "Bizim çocuk" dediği elemanıydı?.. Kim bilir! "Güçlü Türkiye" için kenetlenmek zorundayız. Çocuklarımızın geleceği için sadece "BİZ" varız.