Tarihi 30 Eylül 2016

Çocuklara anlatın

15 Temmuz sıradan bir darbe girişimi değildi. Türkiye'yi işgal planıydı.
İşgalden pay almak isteyen devletlerin tamamı darbeden haberdardı.
Avuç ovuşturarak bekliyorlardı.
Kapalı kapılar ardında hesaplar yapıyorlar, haritalar çiziyorlardı.
Açık bir şekilde "BATININ EMRİNDEYİM" cümlesini sarf eden bir FETÖ ve HİZMETÇİ hareketi vardı. Daha ne olsundu?
Ancak darbede FETÖ başarılı olamayınca asıl kaybeden maşayı elinde tutanlar oldu. Kimi ABD'de General seviyesinde açıklama yaparak "Eyvah bizimkiler tutuklanıyor" diye ağladı.
Kimi de günlerce şoka girdi, bırakın Ankara'ya gelmeyi, "Türkiye'nin yanındayız" bile diyemedi.
Kahpe tohumlarının hepsi gerçek yüzlerini gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan onun için dün "Türkiye'nin elinde kalan son toprak parçasını darbeyle işgal etmeye kalktılar" diyor. BATININ EMRİNDE olanlarla Ankara'yı ele geçirecekler, PKK-DAEŞ gösterecekler, Ermenileri üzerimize salacaklar, Kıbrıs'ta konuşlanan binlerce İngiliz askerle Antalya'dan Bodrum'a kadar dalacaklardı.
Bunu biz iddia etmiyoruz. İngiliz gazeteleri binlerce askerin Türkiye'de darbe sonrası operasyon için İngiliz üslerinde konuşlandığını yazdı. Yani adamların haberi vardı, pastadan pay almak için darbe girişiminden önce hazırlık yapmıştı. Bize darbeci FETÖ'CÜ alçakları gösterecekler, parçalara ayrılmış Türkiye'ye razı edeceklerdi. Erdoğan onun için dün "1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a razı ettiler" diyor. Saraya posta koyan, PARALEL DEVLET oluşturan ittihatçı mason paşalar birbirlerine girdi o dönemde. İkiye bölündüler, kimi İngilizlerin yanında savaşa girelim diye yırtındı. Kimi de "Almanların ordusu olalım" diye kılıç çekti. İttihatçı mason paşalardan Almancı olanlar kazandı.
Bizi kaybedecek olanın yanına yamadılar.
Ardından Sevr'i dayattılar. Sonrasında Lozan Anlaşması'na razı ettiler. Bu ülkede kimse çıkıp da Osmanlıyı zorla savaşa sokan ittihatçı hainleri yazmadı. Ders kitaplarına koymadı.
Hatta o hainleri kahraman, Lozan'ı büyük zafer ilan ettiler. Milyonlarca metrekare toprağımız bir çırpıda masada gitti. Lozan'da İnönü başkanlığındaki Türk heyeti birbirine girdi. Bu kavga sonrası otelde asansör kapıları önünde yatıp heyet başkanını bekleyen Yahudi Hahambaşı Haim Naum, İnönü'nün anlaşma masasında baş danışmanlığına getirildi. Necip Fazıl tarafından çıkarılan Büyük Doğu Dergisi 1950 yılında bakın ne yazıyor;
"İnönü'nün baş danışmanı Hahambaşı Haim Naum Lozan görüşmelerinde yabancı diplomatlara 'Sizlere İslamiyeti ve İslami temsilciliklerini, ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüt ediyorum' dedi." Kurtuluş Savaşı'ndan galip çıktık, düşmanı denize döktük diye övündük ama masada ne Mısır, ne Libya, ne Musul, ne Kerkük kaldı. Kıbrıs'ı İngilizlere verdik... İnönü "Barış için Musul'dan çekilip, tazminat alacağız, PARA bizim projeler için Musul'dan daha kıymetlidir" diyordu o günlerde. Londra Musul'daki petrol gelirinden Türkiye'ye ebediyen yüzde 10 veya 25 sene müddetle yüzde 25 vermeye razıydı. Daha ağızlarını açmadan Türk tarafı 25 yıl için yüzde 10 teklifinde bulununca, İngiliz diplomatlar havalara uçtu... O parayı da bir süre aldık, sonra hasıraltı ettiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün "Bağırsan sesimizin duyulacağı adaları verdik." diyor. Londra'daki Türk Büyükelçiliği "Hurra" diyerek Ankara'ya telegraf çekiyor. "İngilizler adaları bize vermek istiyor" diyor.
İnönü "Ne yapacağım adaları... Alıp da başımıza bela mı edeceğim" diyor.
Adalar Yunanistan'a böyle gitti. Bunları da kimse yazmaz, anlatmaz, okutmaz. Boğazlar'ı verdik Lozan'da... 6 yıl boyunca Türk askeri boğazların 10 km uzağında kaldı anlaşma nedeniyle. Bize ait boğazlara Türk askerini sokamadık. Uluslararası sular kabul edip, tüm dünyaya peşkeş çektik. Dış ticaretimize tam 6 yıl boyunca müdahale edemedik.
Düşünebiliyor musunuz, hem Kurtuluş Savaşını kazanıyorsunuz hem de kendi dış ticaretinizi bile başkalarına bırakacak kadar teslimiyetçi oluyorsunuz. Lozan'da kaybettiklerimizi ve ihanetleri buraya yazmaya kalksak 365 gün yetmez. Onun için kimse 15 Temmuz'u unutmasın. Lozan masalarının büyük iştahla tekrar kurulduğunu, "Eyvah bizimkiler tutuklanıyor" diye ağlayanların maşalarına, "BATININ EMRİNDEYİZ" diyen kuklalara sandalyeler ayarlandığını aklından çıkarmasın.
Güneydeki ülkeyi çok sevdiğini açıklayan FETÖ'nün etrafında baş danışmanlık yapacak HAİM NAUMLAR'ın çok olduğunu çocuklarınıza anlatın. Ama her fırsatta... Ve mutlaka!