Ülke değişiyor' diye dertlenenlerin yüreklerini şu 10 Kasım günü biraz ferahlatayım istedim. Bakın ancak şunlar olursa telaş ediniz; Bir kere Medya Mahallesi programının adı 'Ayşegül Aslan-Akif Beki' yerine 'Akif Beki-Ayşenur Aslan' olursa... Ümit Zileli gibi yazarların köşelerinde illa sarıklı foto mecburiyeti konursa ve yazılarına besmeleyle başlarlarsa...
TRT ve Devlet Opera ve Balesi'nin başına eski darbe albayları gibi emekli imamlar atanırsa...
Tüm televizyon kanalları sabahları dualarla açılırsa... Anıtkabir'i yıkıp yerine Balkanlar ve Ortadoğu'nun en büyük camii inşa edilirse... Tüm plazaların altına mescit açılırsa... Körüklü belediye otobüslerinin körükten öncesine erkekler, diğer yarısına kadınlar yerleştirilirse... Atatürk koşusu upuzun poturlarla yapılırsa...
İkinci el araba satın alındığında, "Bunun arka koltuğunda kim bilir ne icraatlar olmuştur" diyerek araca gusül abdesti aldırılırsa... Ve buna benzer bir sürü icraat...
Peki bunlar var mı arkadaşlar? Yok! Eh ne demeye bu kadar telaşlanıyorsunuz o zaman?
İşte bu yüzden bu gün huzuru kalple çıkın Atatürk'ün huzuruna. Benden de çok selam sevgi söyleyin...
* * *
KASIMPATI'NIN BAŞARISI!
Dün Mülki Amirliğin ziyaretçileri vardı.
Bir gurup çiçek, beyaz bir Kasımpatı'nın başkanlığında amir beyle görüşmeye gittiler. Dediler ki, "Sayın yetkili bırakın insanlar bizleri Atatürk büstlerine koyabilsinler.
Çünkü bu hepimizin vefa borcudur.
Hem bizler ölümü göze alıp buna baş koymuşuz da sizler neden korkuyorsunuz hala?
Sağol- varol Kasımpatı kardeş, sayende bu sorun da çözüldü...
Yarın (bu gün) hepiniz Atatürk'ünüze kavuşuyorsunuz işte.
* * *
ÇOCUKLAR OKUMASIN
Bizde artık ne testis kaldı, ne üretimi... Bu yüzden, "Laptop, topların en büyük düşmanıdır" haberini ka'le almadım. Ama gençler ne yapacak, iki metre kolları olmadığına göre? Nasıl ulaşacaklar klavyeye?
'Dizüstü bilgisayarların, erkeklerin sperm üretimini ciddi şekilde azaltması' önemli bir konu. İnsan neslinin sonu gibi bir şey.
Ama çaresini de araştırıyormuş uzmanlar.
Ya aletle, alet arasına saçtan bir paravan konulup, oradan gelen bilmem ne dalgalarının etkilerini en aza indirgeyeceklermiş, ya da benim yöntemim; İki satır yazıp koşarak uzaklaşacaksınız loptopunuzdan. Sonra yeniden yanına varıp üç beş satır daha yazacaksınız. Böyle böyle...
'Böyle böyle helak oluruz' derseniz, o zaman dua edeceksiniz kollarınız uzayacak!
Ki bu ne çileymiş Ey Tanrım? Bu yaşa geldik hala bir şeyleri uzatma çabasındayız.