ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 1 Ekim 2011

Nihat Hatipoğlu ve diziler

Hoca diyor ki kısaca; 'Diziler, Türk halkının ahlakını bozuyor, yani kötü örnek oluyorlar!'Peki neymiş bu 'sadece' dizilerde olup biten gayrı ahlaki şeyler? Mesela amcasının eşini baştan çıkarıyormuş yeğen... (Halit Ziya Uşaklıgil elli yıl önce yazmıştı Aşk-ı Memnu'yu kimse ses etmemişti oysa!) Arkasından, iffetini satışa çıkaran kadınlar geliyor hocaya göre. Ve abisinin karısına göz diken rezil kardeşler...
Arabada tecavüze uğrayan kadınlar... Kaynananın kuyusunu kazmaya çabalayan gelin... Evli kadınla ilişki yaşayıp, kapısına dayanan delikanlı ve benzeri bir sürü pespayelik...
Hatipoğlu hocamız haklı. Dizilerde tam da bu tür konular işleniyor maalesef. Ama dünyanın her yerinde böyle değil midir bu işler? Çünkü ortak bir gerçek vardır, senaristler hayal dünyalarının ürünlerini değil, toplumda olan biteni yazarlar sadece.
Ne bir eksik ne bir fazla.
Bu gerçek ayrıca, 'bunların neden bu kadar tuttuğunun da' cevabıdır. Yani bir nevi, insanların orada izledikleriyle, kendi hayatları arasında kurdukları paralelliktir... Kimi ders alır, kimi örnek. Bu da televizyon sektörünün değil başka kurumların sorunudur; Eğitimin mesela...
Bir de unutmamak gerekir, senaristin görevi ahlak dersi vermek olmamalıdır hiçbir zaman.
Çünkü ahlakımızı bir senaristin bilgisine teslim edemeyiz. Kaldı ki bizim dizilerin hemen hepsinde 'kötüler bir şekilde cezalandırılırlar!' Üstelik gerçek hayatta olmadığı kadar. 'Hayatın ta kendisi anlatılıyor orada' diyoruz ya, daha bunun ensest ilişkisi var hatırlarsanız. Bizim aşkı memnulardan binlerce yıl önce var olan, bugüne kadar gelen ama ortaya çıkmasından korkulan, çok daha rezilce ilişki çeşitleri...
Aslında Hatipoğlu başka bir açıdan bakıyor olaya; 'Peki bunları ille de halkın gözüne sokmak mı gerekir' diyor. Elbette olmasa iyi olur hocam ama unutmayın ki dizi sektörü, ancak bu şekliyle var olan ve bugün dünyada devasa paralara tahvil edilen bir çağdaş gerçekliktir. Dünyayı her bakımdan takip eden ülkemizin de bunun dışında kalması beklenemez.
Ha elbette yerli dizilerimiz 'kardeşliği teşvik eden, sadakati öngören, şiddeti, işkenceyi dışlayan, aile sıcaklığını yansıtan' temalar üzerine kurgulanabilir. Zaten öyle diziler de var; yıllarca süren 'Bizimkiler' mesela.
Sonuçta dizi senaryolarına müdahale etmek yerine, bunların tümüne entertainment yani 'eğlence' olarak bakmak ve bizlere ve hayatlarımıza 'değmesine' izin vermeden 'gülüp geçmek' en iyisi galiba...
Ya da dediğim gibi, kana vahşete ihanete cinayete alışmış bünyelerimizi aksi yönde eğitmek, eğitebilmek.

* * *

PES YEDİLİ!
One müthiş sahneydi yarabbi... Kılık kıyafet köpeklere ziyafet bir gurup genç hippi, New York sosyetesinin en tanınmış ailesinin verdiği davete dalarlar. Upuzun bir masası kurulmuştur. Gurubun elebaşı George Berger (Treat Williams) 'sosyetiklerin' şaşkın bakışları arasında masanın bir ucundan üzerine fırlar. Sonra o müthiş şarkısını söyleyip dans ederek, tabakları teker teker ayağının ucu ile davetlilerin kucaklarına fırlatmaya başlar.
En sonda oturan ailenin güzel kızı Shelia'ya (Beverly D'angelo) doğru ilerler. Sanırsınız ortalık birbirine girecek... Hayır.
Davetteki yaşlı, pırlantalar içindeki şık kadınlar da ellerini çırparak dansın bir parçası oluverirler. Ve Berger, Sheilia'nın önünde reverans yaparak gösterisini bitirir.
Tabii böyle anlatınca pek müthişliği kalmıyor ama Milos Forman'ın Hair filminin unutulmaz sahnelerinden biriydi anlattığım. Hair ise, aslında 68 kuşağının Vietnam savaşına ve kurulu düzene başkaldırışını anlatan kült müzikallerinden biri.
Forman'ın filminden on yıl önce Brodwey'de sahnelenmiş ve hemen aynı dönemde Engin Cezzar ve Gülriz Sururi, bu eseri 1970'li yılların Türkiye'sinde aynı başarıyla oynamışlardı.
Bütün bunları ve o müthiş sahneyi hatırlamamın bir nedeni var tabi... Bugünlerde Show TV ekranlarında sevgili Gani Müjde'nin yazdığı 'Pis Yedili' dizisinin tanıtımları dönüyor. Ama o da ne? Milos Forman'ın sahnesinin kopyası. Alıntı filan demiyorum resmen kopya. Oğlan geliyor, tabakları tek tek...
Sevgili Gani, bu pis yedili değil Pes yedili olmamış mı sence de?