Ciguli'yi hatırlayanınız var mı?

Eklenme Tarihi 21 Eylül 2011
İki gün önce gazetede küçük bir haber okudum. Mustafa Kemalpaşa ilçesinin Tatkavaklı beldesine giden Ciguli, nefes darlığı nedeniyle hastaneye kaldırılmış. Vay be dedim, hakikaten bir zamanlar bir Ciguli vardı hayatımızda.
Hatırlarsanız 10 yıl önce, "Çalgıcı Karısı Binnaz"la fırtına gibi esiyordu şöhretin o sanal sokaklarında... Öylesine ünlenmişti ki bir gece onun için televizyonlardan birinde tartışma programı bile yapılmıştı. Konusu da oldukça 'sosyal içerikliydi' doğrusu:
Sanat nedir? Ciguli ve 'gibileri' sanatçı mıdırlar?
Vallahi kanalın telefonları kilitlenmişti. Kimler kimler aramadı ki? İbrahim Tatlıses'ler, Ajda Pekkan'lar, Zülfi Livaneli'ler, Ferdi Tayfur'lar... Bol bol Ciguli'nin sanatçı olup olmadığı konusunda fikir yürüttüler.
Ciguli deseniz hiç sesini çıkarmadan bir köşede oturmuştu gece boyu. O arada abuk bir soru geldi operacının birinden (Hakan Aksev olabilir ama günahını almayalım şimdi) "O eğer sanatçıysa, önce müziğin ne olduğunu tarif etsin bakalım" dedi. Hadi biraz abartarak cevap vereyim, İsmail Dümbüllü'ye, ya da Nejat Uygur'a "Ortaoyununu tarif et" gibi soru bence. "Ben ne diyeyim abi?" diye cevap verdi Ciguli boynunu büküp. Gerçekten ne desindi ki? İçinden geldiği gibi çalıp söylüyor adam. Onun derdi, geçim derdi.
En doğru tespiti ise Zülfü Livaneli ve Haşmet Babaoğlu yapmışlardı. Kısaca, "Her ülkede, halkın böylesine sevdiği insanlar vardır, bunlara entertainer adı verilir" demeye getirdiler. Zülfü, bu İngilizce kelimenin Türkçede tam bir karşılığı olmadığını, ama 'eğlendirici' anlamına gelebileceğini söyledi.
Sıra telefonun öbür ucunda bekleyen İbrahim Tatlıses'e geldi.
Ona sorulan soru da şu: "Siz eğlendirici misiniz, yoksa sanatçı mısınızdır?" İbo, 'eğlendirici' lafına biraz bozuldu ama "Bizim sanatçı olmak gibi bir iddiamız yok. Bu sıfatı zaten bizim üzerimize medya yapıştırdı. Şimdi onlar düşünsün" deyiverdi ki oh olsun.
Dedim ya bütün bu tartışma sırasında hep sustu Ciguli. Sanatçı olup olmadığı konusundaki soruyu, ünlü Binnaz şarkısını kimin için bestelediğini söylerken bilinçsiz olarak cevapladı. Meğer Binnaz, Ciguli'nin klarnet çalan bir arkadaşının karısının ismiymiş. Bu arkadaşı ölünce, Ciguli adamın eşine bu şarkıyı yazmış. 'Çalgıcı karısı Binnaz, esnaf karısı Binnaz' diye. Yani Ciguli, klarnetçi arkadaşı gibi kendisini de sadece 'çalgıcı' olarak görüyordu.
Yoksa şarkıyı 'Sanatçı karısı Binnaz' diye yazmaz mıydı? Ayrıca kimin sanatçı olup olmadığına zamandan başka kim karar verebilirdi ki?
Ve sonunda o geceki tartışmanın galibi kendiliğinden ortaya çıktı.
Bütün bu karmaşada tek bir kelime bile konuşmayan Ciguli. Kendisini eleştirenlere tek bir şarkı ile cevap verdi. Akordiyonunu eline alıp Münir Nurettin Selçuk'un 'Dönülmez akşamın ufkundayım'ı öyle güzel söyledi ki, bakın hala hatırlıyorum.
Dönelim bugüne... Hastaneye kaldırılan Ciguli'nin Allahtan önemli bir rahatsızlığı yokmuş.
Mustafa Kemalpaşa ilçesinin Tatkavaklı beldesinde ne işi vardı derseniz, oraya Salçalık Yağ Biberi Kültür ve Sanat Festivali'nde sahneye çıkmak için gitmiş.
Helal olsun sana gönlümün adamı Ciguli. Bu vesile ile duyduk ki hala ekmek peşindeymişsin...

* * *

ABİ SENİN NE İŞİN VAR EŞCİNSEL SİTEDE?
TBMM Başkanlığı, eşcinsel örgütleri tarafından kurulan 'Kaos GL ve Lambdaistanbul' adlı derneklerin, resmi web sitelerine erişimi engellemiş.
Meclis bir de, erişime kapattığı bu sitelere girmek isteyenlere yazılı başvuru şartı getirmiş.
Daha sonra Meclis bakmış ki sadece bürokratlar girmiyor bu sitelere, bazı milletvekilleri ve danışmanları da pek meraklı, aynı yasağı onlara da getirmiş.
TBMM bugün her birine dilekçe doldurtuyor ve soruyor; "Eşcinsel sitelerine hangi gerekçeyle girdin söyle bakim!"
Söylüyorum başkanım;
Amacım sadece Eşcinsel arkadaşların sorunlarını, maruz kaldıkları ayrımcılıkları, gördükleri şiddeti, cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimleri nedeniyle işlenen cinayetleri ele almak. Yani cinsel yönelimlerle ilgili araştırma yapmak istedim. Başkaca da bir niyetim yoktur.

* * *

'BANA HER ŞEY YAKIŞIR'IN BAŞARISI!
Program artık adını dünyaya yazdıracakmış. Cannes TV Format Fuarında görücüye çıkan program, Global Agency tarafından çok beğenilmiş ve tüm dünya ülkelerinde hayata geçirilmek üzere satın alınmış. Hep biz onlardan satın alacak değiliz ya...
Buyurun işte Türk icadı bir format!
Yıllar önce reklamcı rahmetli Doğan Somer'in 'GOLSHOW'unu hatırladım şimdi. O da aynı şekilde Cannes TV Format Fuarı'nda müthiş bir ilgi görmüş ve 18 ülkeye satılmıştı. Her konuda mucidi bol bir Türkiye temennisiyle...