ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 23 Şubat 2011

Nişantaşılılar sıra sizde!

Kim ne derse desin, Demet Akalın star olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Her türlü ışığı da var... Boylu poslu bir kere. Ve çok düzgün bacaklar...
Dişleri mesela inci gibi.. Eh şarkı da söylüyor! Daha ne istersiniz değil mi?
Ama bu yetmiyor Demet'e sınırlarını başka alanlarda da aşıyor ve attığı tweet'ler, girdiği polemikler, sağa sola sataşmalarla ününü perçinliyor.
Anlayacağınız göz önünde kalmak için hiç bir fırsatı kaçırmıyor.
Ve geçen gün 'gündem' altın tepsiyle önüne sunuluveriyor. Çünkü Demet kız Nişantaşı'nda bir adamın saldırısına uğruyor!
Akalın'ın arabasına koşan şüpheli ayı 'İn lan aşağı' diyor önce.
Demet inmiyor tabii ama gazetecilere açıyor telefonu, müjdeliyor başına geleni. "Adam önüme atlayıp, in aşağı lan' diye bağırdı. İnsem ne yapacaktı çok merak ettim.
Ortalıkta adam kalmamış.
Öküz dolmuş her yer.
Nişantaşı da bozulmuş"
Bence hiç isyan etmesin.
Meslektaşları böyle bir olayı yaşamak için neler vermezlerdi, onu düşünsün.
Tabii gönül isterdi ki 'müessif' hadisenin bir iki de fotoğrafı olaydı!
Yoksa Akalın'ın 'Nişantaşı'na öküzler dolmuş' lafı yine havada kalacak.
Havada kalmakla kalmayacak, Nişantaşılılar onun havasını alıverecekler...

İVEDİK VE ENTELLER
Şahan Gökbakar, yıllardır Recep İvedik'ten başka bir şey yapmadı.
Bu ülkede hiçbir oyuncunun bir arada görmediği paralar kazandı. Film tuttukça, gişe hasılatı büyüdükçe bir recep daha, bir recep daha... Kendini tekrar eden bu espri düzeyi ile açık konuşmak gerekirse İvedik'ten daha çok paralar kazanabilir. Eee o zaman arkadaş otur işine bak di mi? Ünün yerinde, paran cebinde, balkonlar da kız tavlamak da cabası... Ama olmuyor işte... Recep, ille bir ödül kazanacak, kendini bir başka çevrede kabul ettirecek. İvedik filmlerinin hiçbir ödüle aday gösterilmediği için ver yansın etmiş; "3-5 çakma entelin aday göstermesine ve teneke parçasıyla ödüllendirilmeye ihtiyacım yok!
Görmezden gelseler de gişede listelerin zirvesindeyim. Sinemaseverlerin bana gişede verdiği ödül yeter."
Hem parayı hem ödülü kazanmak için insanın yarı çapının biraz daha geniş olması gerekir, ki bu yarı çap bel nayiyesi ile ölçülmez.

HABER Mİ KOFTİ YOKSA POLİS Mİ?
Kadıncağız
gecenin bir vakti Taksim'in göbeğinde evine giderken peşine bir sarhoş takılıyor. Üstelik grafikermiş adam. (O da Nişantaşı dolaylarından olabilir mi acaba!) Laf atmalar, sarkıntılıklar derken birden aşka gelip kadını Ceylan Oteli'nin yanındaki, karanlık bir alana çekip tecavüze yelteniyor... Çığlıklara koşan sivil polisler, Gökhan S.'yi suç üstü yakalıyorlar. Kadın yarı çıplak, üstü başı yırtılmış, şoka girmiş... Bizim Taksimli'yi hemen Beyoğlu Karakolu'na çekiyorlar...
Buraya kadarı doğal, 'nesi haber bunun' diyeceksiniz biliyorum. Hatta, 'Kadın kısmının gecenin o saatinde dışarıda ne işi var, zaten Taksim yılbaşı gecelerinin tecavüz meydanı değil midir' diyenleriniz de çıkacaktır. Ama işin sonuna bakın bir de; "Emniyetteki ifadesinde suçlamaları reddeden Gökhan S. tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldı." Efendim, neymiş?
Adamı iş üstünde yakalamışsın, kadının üstü başı parçalanmış.
Sonra sen kalkıp tecavüzcüyü tıpış tıpış evine yolluyorsun, 'bir dahaki sefere böyle alık olma, başladığın işi bitir' dercesine.
Sonuç; Ya haber kofti, ya polisler...


Ben sporcunun...
N'aber Arif?
Fenerbahçe'nin Beşiktaş'ı 4-2 yenmesinden sonra ilk telefonu yakın bir dostumdan aldım. Mail atmış onu bildiriyor. Okuyunca bir Galatasaraylı olarak kahkahalarla güldüm. 'Sen kendi haline bak' diyeceksiniz de, hal mi kaldı bizde... Hatırlarsanız, bizim Arif'li, Bülent'li, Suat'li o muhteşem takımımızın da Fener'e 6-0 yenilmişliği var. Bu sürekli şuursuzca sırıtma hali de o günlerden kalma.
Gelelim arkadaşın attığı maile; O malum 6-0'dan sonra, Arif tanınmamak için yaşlı bir adam kılığına giriyor ve bir kafeye gidiyor. Yaşlı bir kadın yanına yaklaşıp, "N'aber Arif" diyor. Arif hemen tüyüyor. Ertesi gün kafeye bu kez takma sakal, takma bıyıkla geliyor. Aynı yaşlı kadın yaklaşır ve soruyor, "N'aber Arif?" Arif çıldırıyor, "Nasıl tanıyorsun her seferinde beni teyze" diyor? Teyze eğilip; "Ne teyzesi oolum, Bülent lan ben!"

EŞEK ARISI
"İstanbul'un altını üstünü metro yapacağız!" Ali Müfit Gürtuna
"Bu çocuk üçünüzden!"
Erman Toroğlu- 'Karar Anı' adlı programda, karıkoca ve sevgiliye söylüyor.
"Tangoya başlarken kadınlar sağ ön, erkekler sol arka ayaklarıyla başlar." İpek Tuzcuoğlu
"Bu akşam oynanacak olan Beşiktaş-Galatasaray derbisinin sonucu henüz belli değil."
Zeynep Kasımlıoğlu

HALKINDAN UTANANLAR
Arkadaşlar, bunda böyle Lucca'ya giderseniz sakın yemek yerken rakı istemeyin, garsonlar size Nişantaşı öküzüne bakar gibi bakarlar. Çünkü rakı yasak Lucca'da... Ayrıca Bebek'te 50 milyon dolar harcanarak yapılan Chilai adlı yeni mekanda da yasak...
Yani insanlar bu ulvi lokallere gidip adam başı birkaç milyar bayılıp ağız tadıyla bir rakı içemeyecekler artık! Hani hayat tarzımıza karışmayacaklardı? Ne'rde verilen o sözler? İşin en incitici yanı da bu yasağın sebebi; Sofrada rakı olunca mezeler farklı oluyormuş meğer! Eee haliyle rakı içmeye, o mezeleri 'otlamaya' gelen tipler de!
Sizin anlayacağınız yasağı Lucca ve Chilai'nin yöneticileri koymuş.
Rakı içen 'tipler' kaliteyi düşürüyor diye...
Hani deseler anlayacağız, 'rakı bizim konseptimize uymaz abi!' Neyse artık o konseptleri... Galiba, kendi halkından, kendi içkisinden utanan çıtkırıldımların kalitesi söz konusu olan.

ETİKEA
Ahlaklı satış, satıcı etiği budur işte. İsveçli İKEA firması 26 ülkede, 128 bin adet satılan el yapımı cam kupaları geri çağırmış! 12 cam kupanın kırılması ve beşinde yaralanma yaşanması nedeniyle bu kararı almış. Müşterileri ürünü iade edip paralarını geri alabilecekmiş. Ne diyelim, böyle bir etik anlayışının darısı; özürlü ürünleri göz göre göre satıp, tüketicileri üzük üzük üzen, özürlü satıcıların başına.