ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 13 Şubat 2011

Hollywood'a gözdağı

Bu sezon gördüğüm hoş filmlerden biriydi Aşk Sarhoşu... 'Şeytan Prada giyer' filmindeki o güzel kızı, Anne Hathaway'ı yine iç geçirerek izlemiştim. Konusunu bilmeyenler için özetleyelim; Adam bir ilaç firmasında çalışıyor ve Parkinson hastası bir kadını seviyor. Eh tabii aralarındaki konuşmalarda bazı ilaç isimlerinin geçmesi de kaçınılmaz oluyor. Sonra ne oluyor? Bizim Eczacılık Genel Müdürlüğü, Telif Hakları Genel Müdürlüğü'ne filmi şikayet edip yasaklanmasını istiyor! Meğer başta Viagra olmak üzere bir sürü ilacın reklamının yapıldığına kanaat getirmişler! Tom Criuse'un oynadığı 'Son Samuray' gibi dev yapıtlara da imzasını atan filmin yönetmeni Edward Zwick'e şimdi bir tavsiyem olacak; Hocam bundan böyle hangi senaryo eline geçerse geçsin, önce bizim mercilere bir danışacaksın, "Bu şekilde çekebilir miyim acaba" diye. Yok hayır diyorlarsa, rica edeceksin hikayeyi yeniden düzeltip sana yollayacaklar. "Abi sizin bütün resmi kurumlarınızın senarist kadroları mı var" diye sual edersen derim ki, "Biz ulusça senaryo uzmanıyızdır!" "Saçmalama Arda'cığım böyle şey mi olur, ben bildiğim gibi çekerim filmimi" diyorsan da, seni uyarmak boynumun borcu; buralara yolun düşmesin,
kim vurduya gidersin valla...


* * *
KUMKUMA!
SEVGİLİ Cemil İpekçi, Bekir Coşar ve eşi Pınar Coşar'la birlikte bir gece kulübünde eğlenirken görüntülenmişler! Özel yaşamında 2. devrimini de yaptı benim otuz yıllık arkadaşım demek ki. Başlıktaki kumkuma'ya gelince; Karısının üstüne getirilen diğer kadına kuma deniyorsa, getirilen 'gay' partnere de pekala böyle bir isim verebiliriz. Cümle içinde kullanıyorum; "Şekerim benim herif üstüme bir kumkuma getirdi!"

* * *
VAJİNETTİN BEY!
HOCAM yine ekranlarda... Nasıl her ihtilal öncesi Hasan Mutlucan çıkar ortaya veya biraz sallansak deprem dede düşer meydanlara; işte böyle bel-altı nahiyemiz mevzu bahis olunca da direk merciimiz, vajnettin bey Haydar Dümen'dir. Bu kez de, 'çocuk tecavüzcüleri, hadım edilsin mi' konusuna açıklık getiriyor. Ve o kadar detaylı anlatıyor ki, sonuçta ipin ucunu kaçırıveriyoruz. Yani adamların ç.kleri yerinde duracak mı durmayacak mı anlayamıyoruz bir türlü. Bu yüzden ricamız; önümüzdeki günlerdeki beyanatlarını, biraz şekillerle süsleyerek vermesi yönünde. Saygılar hocam.

* * *
'TAKIMINI' DEĞİŞTİRECEKSİN!
İSMİ lazım olmayan çapkın iş adamı, Galatasaray Arena'dan üç yıllığına 900 bin dolar verip bir loca satın almış. Ama ne olduysa sonra isyan etmiş. Üstelik isyanını, 'Meclisteki Spor ve Şiddet komisyonuna' taşımış. Komisyon üyesi CHP'li Mehmet Sevingen'den yardım istemiş. Derdi de dert gerçekten! Stadın her tarafında kameralar varmış ve gizli sevgilisiyle maçı bu yüzden izleyememişler! Ne kadar üzüldüğümü kelimelerle ifade edemem. İsyanını şöyle ifade ediyor çapkın iş adamı; "Kameraları görünce sevgilimi kapıda bırakıp koşarak tüydüm.
Bu özel hayatıma müdahaledir.
Girl freind'imle bir maç
izleyemeyeceksem neden verdim ben o 900 bin doları..." 'Takımını' değiştireceksin abi, kısa yoldan. Not: Bu arada '900' lafını küçümsemeyin, 14 trilyon ediyor söylemesi ayıp.

* * *
KAĞITTAN KAPLAN VE 301. MADDE
Süheyl Batum'un Ordu için yaptığı kağıttan kaplan benzetmesi günlerdir tartışılıyor. Her ne kadar olay insanın içini bulandıran bir darbe çığırtkanlığı olsa da, vardığı nokta daha vahim. O da, Batum'un 301. maddeden yargılanmasının istenmesi. Bu 301. madde Türkiye'nin başında beladır... Her ne kadar amacı, Türklüğü korumak olsa da.
İçeriği nedir? Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni aşağılayan kişi veya kişiler altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar! Aşağılamanın kıstası nedir? Nerede başlar nerede biter? Nerede bittiğini bu son olayla da gördük. Vatandaşın fikrini söylememesi için artık ağızlara bant yapıştırma aşaması... Bantlı ağızlar kadar komik bir başka sonuç da, Orhan Pamuk, Hnart Dink ve hatta Süheyl Batum'un da aynı maddeden okka altına gitmesi...
Sizi kahkaha krizine sokmamak için diğer örneklere geçmiyorum.
Ağlarsınız sonunda.

* * *
TEPENİZİ KORUYUN, YİĞİT GELİYOR!
YİĞİT Bulut, zaman zaman bu sütunlarda da eleştirildi. Ama son icraatı muazzam! Bulut, bir süredir Tolga Candaş Işık'ın çalıştığı Posta gazetesinden ve TV8'den kovulması için kampanya yürütüyor. Candaş, Diyarbakırları aşağılayan bir yazı yazmış ama hemen sonrasında özür dilemişti. Bu tavır Bulut'u kesmemiş olacak ki iki günde bir patronlarına, "Bu adamı kovun artık" mesajlarını köşesine taşıdı durdu. Hadi bu kadarı da kabul edilebilir bir durum.
Ama son yazısında Candaş'ın patronlardan birine şantaj yapmaya kadar getirmiş işi. Bir esrarengiz mektup almış meğer Yiğit kardeş.
Orada, TV8'in sahibi Mehmet Nazif Günal hakkında çok önemli iddialar ve bilgiler varmış ki, kanıtlanırsa yazabilirmiş bir gün. Bu 'değerli' yazısını ise şöyle bitiriyor yiğit kardeşimiz; "Doğan ve Günal, bu karalamaya 'vesile' olduğunuz için özür dileyecek ve gereğini yapacaksınız! Siz adım atana kadar tepenizdeyim!"
Aydın Doğan
ve Nazif Günal bu tehdidi ciddiye alırlar mı yada "Cürmün kadar yer yakarsın" diye gülüp geçerler mi bilmiyorum ama bir 'gazetecinin', bir başka gazeteciyi işten attırmak için patronuna şantaj yaptığına ben ve Türk basın tarihi ilk kez şahit oluyoruz. Tepelerinden inmeyecekmiş! Kontrolsüz güç, adamın gözünü böylesine karartıyor demek.

* * *
ETKi-TEPKi
SEKTÖRÜNDEN gelen haberlere göre tencere tava satışları ISSIZ ADAM filmden sonra artmış. Filmi seyreden gençlerin mutfağa girmesi cirolara olumlu etki yapmış. Umarım KIZSIZ ADAM filminden etkilenip bir başka etkileşime girmez bizim adamlar.

* * *
GICIK ADAM
* "Maneviyatı güzel bir albüm yaptım!" Deniz Seki
* "Başka birinin başına geldiği zaman, her şey komiktir!" Will Rogers