Hürriyet'in sinema eleştirmeni Ömür Gedik pek güzel anlatmış Metallica konserini.İnsan orada olamadığına esef ediyor.
Üzüntünün bir diğer nedeni o gece 'yazılan tarihe' bir seyirci olarak katkıda bulunamamak! 'Metallica oley' çığlıkları arasında geçen konser Ömür kardeşin göğsünü kabartmış. Ve gördüklerine o kadar çok şaşırmış ki, "Diğer Metallica konserlerini izleyen biri olarak" bu kez bizimkileri muhteşem bulmuş! "Yüzü batıya dönük 40 bin insan... Türkiye'mle gurur duydum!"diyor.
Ne sanıyordu acaba Gedik? İnsanımızın sadece Müslüm'le kafa salladıklarını mı? Bir de, onlar sahnede çalıyor biz izleyici olarak neden gurur duyuyorsak, onu da anlayamadım.
Şimdi de gelelim Metallica gerçeğine...
Oğlum müzik dinelemeye yeni yetmelik günlerinde Metallica ile başlamıştı. Zaman geçip 17-18 yaşlarına geldiğinde soruştum "Metellica'dan ne haber?" diye. "Baba onlar artık piyasa oldu" demişti.
Dinlemekten vazgeçme nedeni de şuymuş; Metallica metal müziğe ihanet etmiş ve "Bunlar ne kadar ünlü olurlarsa o kadar doğallıklarından uzaklaşıyorlarmış!"
Bizim kuşağımız da Jim Morrison'lar, Janis Joplin'lerle büyümüştü. Ama Metallica'yı takip ettik tabii. Benim oğlan bile 17 yaşında onların 'piyasa olduğunu' çakmıştı.
Bunların 'döneklikleri' 'Saint Anger' albümüyle başlamış ve 'Load' ile doruk noktasına varmıştı. İşte ondan sonra olayı 'ateş şovları'na kadar vardırmışlar ve eski şarkılarla turne yollarına düşmüşlerdi. Yani o sert trash müziğinden eser kalmamıştı. Bana sorarsanız, Ozzy Osburne başta olmak üzere 'pek piyasa olmamış' Judas Priest, Overkill, Kreator'u tercih ederim. Bunları nereden biliyorsun derseniz...
Tam bu satırları yazarken oğlum başımda bitti ve son cümlelere göz attı. "Baba sen en iyisi gramofona bi anthrax koy da keyfine bak" dedi, terbiyesiz herif, Anthrax'ın anti depresan ilacı olmadığını biliyoruz herhalde.
Ben şimdi İron Maiden konseri bekliyorum.
Saçlarımı sallayacak ve ülkemle gurur duyacağım. Onlar çalacaklar ve yüzü batıya dönük 40 bin Türkün arasında, 'tarih yazma' fırsatını bu kez kaçırmayacağım.
* * *
Acı ama gerçek...
Serdar Turgut, salı günkü yazısında Hasan Cemal'in Milliyet Gazetesi'ndeki futbol yazısında kullandığı "Şakira'nın fıkır fıkır kalçaları, hop hop memeleri" cümlesine takmış kafayı. Diyor ki Rojin'in belalısı, Serdar Turgut "Milliyet'in zaten düşük olan okuyucu sayısı, bu yazıdan sonra yarı yarıya azalmıştır.
Gazetenin okuyucusu cinselliği, hatta yaşamayı 20 küsur yıl önce bırakanlardan oluştuğundan Hasan Cemal'in dünkü testostron patlamış onların yarısının kalp krizinden ölmesine neden olmuştur."
Ne şimdi bu? Serdar Bey'e sorarsanız mizah. Bana sorarsanız Milliyet okuruna ağır hakaret. Ben de Milliyet okuyorum ama henüz cinselliği bırakmadım desem. Bir gün Serdar arkadaşla karşı karşıya gelirsek bunu ona ispat edebilirim hatta desem! Şimdi bu mizah mı olacak yani? Hayır, pisliğin dik alası olacak.
Bir de böyle internet sitesi var. Telefonda, canlı yayınlarda küfür etmeyi marifet sanıyorlar.
Adları da İnci Sözlük. İzleyici gibi bağlanıp, küfür edip kapatıyorlar. En son Facebook'un açılış sayfalarını küfürlerle doldurmuşlar. İşin acısı kendilerini yaratıcı ve eylemci sanmaları.
Galiz küfürlerle insanları terörize edip bir kenarda kıçını sağlama alıp oturmak ayıptır.
Unutmayın Jerry Rubin, "Do it"i yazıp insanları devrimin, anarşizmin felsefesiyle tanıştırdığı, o eylemin alfabesi sayılacak kitabını yazdığında henüz 25 yaşındaydı. (Hippy idi, büyüyünce Yuppie oldu, o da ayrı.) Yani bu ne iştir anlayamıyorum. Koskoca köşe yazarı espri niyetine gazete okurunu iktidarsız ilan ediyor, gençlerin internet sitesi telefonu açıp küfrettiği zaman kendini eylemci sanıyor, sinema eleştirmeni "Metallica çaldı, Türkler tarih yazdı" diye övünüyor...
Ben hepsine, Metallica'nın altın döneminden "Sad but true" şarkısını bir kez daha dinlemelerini öneriyorum. Türkçesini
zaten bir tek onlar bilir; "Acı ama gerçek"