
Sonra bir gece rahmetli Savaş Dinçel ile karşılaşmıştım. Kıkır kıkır gülüyordu; sen şu fıkra anlatmışsın : "Pamuk Prenses, Herkül ve Notre- Dame'ın ünlü kamburu Quasimodo oturmuş sohbet ediyorlar. Herkül, Pamuk Prenses'e, 'Yahu, gerçekten dünyanın en güzel kızı sen misin?' diye sormuş. Pamuk Prenses, 'Bilmem ki... Sihirli aynaya bir sorup geleyim,' demiş. Kalkmış gitmiş, biraz sonra dönmüş. Gözlerinin içi gülüyormuş. 'Evet, dünyanın en güzel kızı benmişim.' Sonra o da Herkül'e benzer bir soru yöneltmiş: 'Peki ya sen dünyanın en güçlü erkeği misin?' Herkül de kararsız. O da sihirli aynaya başvuracak. Biraz sonra geri gelmiş. 'Gerçekten de dünyanın en güçlü erkeği benmişim,' demiş. Ve Quasimodo'ya bakarak konuşmuş: 'Senin için dünyanın en çirkin adamı derler. Doğru mu?' Quasimodo da bu sorunun yanıtını almak için sihirli aynanın yolunu tutmuş. Az sonra dönmüş. Yüzü beş karış asık homurdanmış: 'Kim ulan bu Reha Muhtar?'
Önce gülme krizine tutulmuş, sonra Savaş'a, "Ben bunu yazayım," demiştim. "Cenk'e sormadan yazma, ayıp olur," demişti o da. Haklıydı. Sana sormadan yazılmazdı. Hem sana, hem Reha Muhtar'a ayıp olurdu. Birkaç gün sonra sevgili Hıncal Uluç'un köşesinde aynı fıkrayı okudum. Hıncal'a da telefonda anlatmışsın. O da sana, "Sıkıysa bunu Reha Muhtar'a anlat," demiş. "Ona da anlattım," demişsin. "Ama son cümleyi değiştirerek." Hıncal sormuş: "Nasıl değiştirdin son cümleyi?" Kahkahayı patlatmışsın, "Kim ulan bu Reha Muhtar yerine, kim ulan bu Hıncal Uluç dedim. Reha da senin gibi çok güldü."
Sen çok yaşa emi Cenk...
* * *
"Mezar taşımda iki tarih olacak ve tüm dostlarım onu okuyacak. Önemli olan tek şey ise, o iki tarih arasındaki küçücük bir tire olacak: Yaşam..." Kewin Welch