Londra dönüşü 4 saatlik koronavirüs kabusu

Çin'de ortaya çıktıktan sonra dünyada hızla yayılan ve binlerce can alan koronavirüs salgını, hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Yeni Asır Gazetesi editörü Burcu Ilgın, Londra'ya yaptığı 3 günlük tatilin ardından koronavirüs nedeniyle gözlem altına alınmasını ve başından geçenleri yazdı. Ilgın İngiltere'de denetimlerin oldukça az olduğuna dikkat çekerken, Türkiye'de ise en yüksek güvenlik önlemlerinin alındığını söyledi.

Giriş Tarihi 10 Mart 2020, 10:46 Güncelleme 10 Mart 2020, 10:53
Londra dönüşü 4 saatlik koronavirüs kabusu

İÇİNDEKİLER

Birçok ülkeye hızla yayılan koronavirüs; dünya genelinde 4 bine yakın can alırken, 100 binden fazla insan ise salgından etkilendi. Tüm bunların yanı sıra ekonomiye de büyük darbe vuran salgın nedeniyle turizm ciddi ölçüde zarar gördü. Yeni Asır Gazetesi editörü Burcu Ilgın, Şubat ayının son günü yaptığı İngiltere ziyareti sonrası koronavirüs nedeniyle izole bir odaya alınmasını ve başından geçenleri yazdı.

İşte Ilgın'ın koronavirüs nedeniyle yaşadıkları...
2020 dünya için pek de iyi başlamadı. Depremler, fırtınalar, sel felaketleri, Amazon ormanlarında ve Avustralya'daki yangınlar... Derken tüm insanlığa korku salan bir virüsle tanıştık... Korona virüsü 2019'un Aralık ayında Çin'in Vuhan kentindeki bir vahşi hayvan pazarında ortaya çıktı. Başlangıçta bize çok uzak bir coğrafyada olduğu için sadece 'ah yazık' demekle yetindik. Ancak virüs durmuyordu. Hızlı bir şekilde enfekte olan insanların sayısı artmaya başladı. Birçok komplo teorisi de atıldı ortaya. Biyolojik bir silah olduğu bile söylendi. Ancak asıl tehlike 2020'nin Ocak ayında anlaşıldı. Virüs mutasyona uğramıştı. Yayılma hızı ve ölen sayısı arttı. Çin sınırını aşıp İran, Suudi Arabistan ve sonunda Avrupa'ya sıçradı. Başta İtalya olmak üzere Fransa, Almanya derken haritada virüsün girmediği birkaç ülke kaldı. Türkiye korona virüsü bakımından hala en güvenli ülkeler arasında. Birçok şüpheli hastanelere başvurdu ancak tüm sonuçlar negatif çıktı.


Ne telefon kulübesine girdiğimde ne de Buckinghan Sarayı'nın önünde kalabalıklara karıştığımda aklıma korona virüsü gelmedi. Uzaklara dalıp giden bu pozuma bakılırsa, belki de gelmeliydi...

"GİTMESENİZ Mİ ACABA!"
Gelelim bizim karı koca korona virüsü ile olan imtihanımıza... Kasım ayında yapılan büyük indirimden faydalanıp bir İngiltere gezisi planlamıştım. Henüz korona virüsü ortada yoktu. Vize başvurularını yaptığımda ise henüz bu boyutlarda değildi. Ancak her gün, hatta her saat bir şeylerin değiştiği hızlı bir çağda yaşıyoruz. Şubat ayında korona virüsü korkusu zirveye çıktığında, otel rezarvasyonum, uçak biletlerim ve vizem hazır, gideceğim günü beklerken etraftan "Gitmeseniz mi acaba?" gibi cümleler işitsem de kafaya koymuştum bir kez...



İNGİLTERE'DE DENETİM AZ
Hayat bir şekilde akıyordu. Ayrıca İngiltere yüksek riskli ülkeler arasıda da değildi. 29 Şubat günü Stansted Havaalanı'na inmek üzere yola çıktık. Havaalanında bazı insanlar maske takmış, bazıları ise koruyucu kimyasallar içeren kolyeler takmıştı. İngitere'ye girişte son zamanlarda İran, Uzakdoğu ve İtalya'ya gidip gitmediğimizi sormaktan öte bir önlem yoktu. Maske takanlar da 4 saatlik uçak yolculuğunun yarısında sıkılıp maskelerini çıkardı.

GİTTİKÇE ARTAN ENDİŞE
Üç günlük seyahatin ardından İzmir Adnan Menderes Havaalanı'na indiğimizde en yüksek güvenlik önleminin Türkiye'ye girişte olduğunu gördüm. Özel kıyafetli görevliler termal kameralarla gelenlerin ateşi olup olmadığını gözlüyor, bir derece yükseklikte bile kontrol için müdahale ediyordu. Bana 14 gün işe gidemeyeceğim söylendiğinde ise endişem oldukça arttı.

Biz sadece kan verip evimize gideceğimizi sanıyorduk ama izole odada korku dolu bekleyişimiz 4 saat sürdü. Gelen doktor ve sağlık personelinin de özel kıyafetli olması ve bize "Asla odadan dışarı çıkmayın" demeleri korkumuzu bir kat daha artırdı.

"ASLA DIŞARI ÇIKMAYIN!"
Eşimle hemen 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi'nin acil servisine başvurduk. İngiltere'den geldiğimizi söyledik. Hastanenin her yerine 'Yurt dışından geldiyseniz belirtin' yazan uyarılar asmışlar. İlk kayıt alanına gidip hikayemizi anlattık. Ateşimiz, öksürüğümüz, solunum sıkıntımız olup olmadığını sordular. "Yok" deyince, eve göndermek istediler. Ancak biz "Çocuklarımız var, endişe ettik" deyince 4 saatlik izolasyon odası deneyimimiz başladı. Sadece kan testi yapıp gönderecekler sanıyorduk ancak bizi özel olarak yapılan camlı izolasyon odasına aldılar. Kapıları kapatmamızı ve asla dışarı çıkmamamızı söylediler. Muayene etmeye gelen doktorların da özel kıyafet giydiğini görünce bizi iyice bir panik aldı.

YAN ODADAKİ HASTA
Yan odada Kıbrıs'tan gelen öksüren ve ateşli biri olduğunu duyunca neredeyse ağlayacaktım. İzolasyon odasında aç, susuz volta atarken 5 dakikada bir dezenfektan sıvı ile ellerimizi ve üstümüzü başımızı temizlemeye çalışıyorduk. Yaşadığım endişe doktorun müjdeli haber getirmesiyle sona erdi. Aklanmıştık!

NORMALDE SEVİNİRDİM"
Eve geldiğimizde çantamı ayakkabılarımı kloraklı bezlerle silip tüm kıyafetlerimi yıkayıp kurutma makinesinde yüksek ısıda dezenfekte ettim. Ancak iş yerine girmem, mecbur olmadıkça sokağa çıkmam hala yasak. Bu deneyimi ise size evden aktarıyorum. 14 gün izinli olmak, normalde deli gibi sevineceğim bir şey. Ancak şu an sevinemiyorum. Akrabalarımla görüşemiyorum. Evde maskeyle dolaşıyorum... Şu 14 günü atlatırsam, bir daha böyle bir maceraya atılacağımı sanmıyorum.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN
Zencefil, portakal ve limon gibi turuçgilleri, sarımsak ve soğanı soframdan eksik etmiyorum. Ev yapımı turşuyu mutlaka her öğüne ekliyorum.

Bu deneyimin bana öğrettikleri
Asla bu tip salgınları hafife alma
Mecbur değilsen yurt dışına çıkma
Bana bir şey olmaz deme
İzolasyon deneyimi (Ki asla bir daha yaşamak istemem)

Aldığım önlemler
Kan tahlili yaptırdım ve virüsle ilgili bir buluntuya rastlanmadı.
Evde çocuklarım olduğu için maskeyle geziyorum.
Mümkün olduğu kadar az kişiyle görüşüyorum.
Bütün evi deterjanlarla ve sirke ile siliyorum.
Ortamı sık sık havalandırıyorum.