YÜZ BİNLERCE ÇOCUK SUİSTİMAL EDİLDİ
İsviçre'de yüz binlerce çocuğun bu şekilde suistimal edildiği tahmin ediliyor. Çoğu önce bakıcı ailelere sonra da yetimhanelere veriliyordu. Buralarda kendilerini savunmayı öğrenmediler. Onları koruması, güç vermesi gereken ebeveynler ise çocuklarıyla ilgilenmedi.
Walter Steck, "Burada dar bir yol vardı. Yukarı doğru çıkardı ve tepeden tren istasyonu gözükürdü. Biz çocuklar yukarı çıkıp, ailelerimiz geliyor mu diye bakardık. Tabii ki bende. Benim annem babam hiç gelmezdi. Evet bu çok acıydı" ifadelerini kullanıyor.
Onlarca yıl suskunluğun ardından şimdi yaşananların ayrıntılı olarak gün yüzüne çıkarılması için çaba gösteriliyor. Bugün Walter Steck çalıştırılmış bir çocuk olarak geçmişinden açıkça bahsedebiliyor. Ve bu karanlık tarihe tanıklık ediyor.
Loretta Seglias , "Geçmişe bakmak istemeyen insanlar her zaman vardır. Yaşananlar İsviçre için güç, acı veren bir bölüm. Fakat karanlık yanlarınızı da bilmek tanımak çok önemli. Bugün hangi noktada olduğumuzu, hangi yöne doğru gittiğimiz üzerinde düşünebilmek için bu önemli" diyor.
Bu kirli geçmişse, herkesin yakından bildiği bir çizgi karakterle temsil ediliyordu aslında: Heidi. Alp Dağları'nda çıplak ayaklarıyla koşuşturan, öksüz Heidi karakteri, İsviçre'nin çocuk kölelerine adanmış bir hikayeydi aslında.
İsviçre'nin toplumsal tarihinde hatırlanmak istenmeyen bir gerçeğin simgesi olan Heidi, yıllar içinde çocuklara karşı işlenmiş büyük suçun yarattığı utancın da bir simgesi haline geldi.
İŞKENCE ÇİFTLİKLERİNDE TACİZ VE TECAVÜZLE GEÇEN YILLAR...
İsviçre, 18. yüzyılın sonundan 1960'lı yılların başına kadar çocuk sömürüsünün örneğine az rastlanan bir biçimini uyguladı. Devlete borcu olan boşanmış çiftlerin, fakir ailelerin çocukları, öksüzler, yetimler, ebeveyni cezaevinde olan ya da suça bulaşmış çocuklar, devlet ve kilise vasıtasıyla çalıştırılmak üzere başka ailelerin yanına yerleştirilirdi. Bu uygulamaya göre, papazların önderliğinde ailelerden toplanan çocuklar çiftliklere 'kiralık' olarak verildi. Veya şehirlerde kurulan çocuk pazarlarında dört yaşındaki çocuklar satışa çıkarıldı. O andan itibaren de sahipsiz çocukları arayan, tecavüze uğradıklarında ya da işkence gördüklerinde sahip çıkan olmadı.