Bulmak kolay değildi! Hele şu aşamada! Ama yine de "iz bulabilir miyim?" diye düşündüm.
Gün boyu tüm çabalarıma rağmen bir sonuç elde edemedim.
Umutsuzluk klavyeme hakim olmuşken kaç zamandır görmediğim dostumdan "pat" diye mesaj geldi: "Senin neyi merak ettiğini biliyorum! Belki yardımım olur."
Sonuna koyduğu GÜLÜCÜKLE şifreyi kırmıştım! Heyecanlandım! Her yerde bulunacak biri değildi!
Hemen numarayı çevirdim.
Açmadı! "Ben seni arayacağım" diye ikinci bir mesaj geldi. Tam okuyacakken başka bir telefondan beni istediğini öğrendim. Şaşırdım. Koşarak gittim.
Gazetenin başka bir köşesindeydim! "Not defterimi açtım. Ben sordum o cevapladı!
Bence ortaya keyifli bir sohbet çıktı!
Her yerde bulunamayacak bir DOST, her yerde bulunamayacak şeyler söyledi! PUZZLE'ın parçalarını birleştirdi!
Bakalım keyif alacak mısınız!
O nedenle mesaj yolladım!
Hatırlamasam rahatsız etmezdim!
Elbette! "Suriye konusunda önümüzdeki 2 aylık dönem çok önemli. Bu süreçte Maliki, Türkiye'ye gelecek. Erdoğan da Moskova'yı ziyaret edecek. Esad'ın neden gitmesi gerektiğini bir kez daha anlatacak. Eli bu kez çok daha güçlü. Eğer bu 3 görüşme sonrasında Esad gitmezse, maalesef o zaman hiç istemediğimiz halde devreye biz gireceğiz" demiştim!
Esad için ilk ciddi uyarı Şam'da havaya uçan Ulusal Güvenlik Merkezi'ydi! Bunu anlamadı! Üstesinden geleceğini sandı! Arkasındaki güçler onu buna inandırdı!
Ben de sana iki ay önce "Belki en sadık adamı 'Bu ülkeye çok zarar verdiniz!' diyerek onu infaz edecek.
Bekle biraz!" demiştim!
Tamam! İşte o gün geldi ve gereği yapıldı!
Yok, dünya değişti! KARAKTER suikastları moda! Nasıl Bizim Başbakanımıza saldırıyorlarsa, biz de aynısını yapıyoruz! Esad ölse kahraman olur! Türkiye de suçlu! Biz daha ŞIK olanını yaptık! Yanında taşıdığı ve sonuna kadar güvendiği 6 isimden BİRİNİ yanımıza aldık! Hep onlar yanımızdakileri alacak değil ya!
Aslında görevi başka! Fotoğrafçı değil! Ama bütün belgeleri masasına getirecek kadar etkili biri! Bu şahıs Türkiye'ye ve bize çok güvendi!
Düğmeye basıldı!
Hayır, çok oldu!
Aralık ayının başında, Erdoğan yanına aldığı bir heyetle KATAR'a günübirlik bir ziyaret yaptı! Hatırladın mı?
Bunlar da konuşulmuştur!
O ziyaretten bir gün sonra KATAR'ın tuttuğu ÖZEL HEYET bu ALBÜM için çalışmaya başladı!
Yani belki Erdoğan döndükten hemen sonra düğmeye basılmış olabilir!
Neden ortada biz olalım! İçeriden ve dışarıdan bizi TERÖRİST ülke olarak göstermeye çalışanlar varken neden ateşe elimizi sokalım...
Suriye'de herkes var ama son söz İNGİLTERE'nin! Esad doğrudan oraya bağlı. Nasıl içerideki birbirine benzemeyen İTTİFAK emri Londra'dan alıyorsa, Esad da aynı merkeze bağlı! İngilizler'i "Hayır!" diyemeyeceği bir silahla etkisiz kılmak şarttı! Maalesef 11 bin masum insanın işkence çekerek cansız düşmüş bedenleri KANIT oldu! Şimdi isterlerse "DİKTATÖR!" diye Erdoğan'a seslenmeye devam etsinler!
Kuşkun olmasın! Bak orada 1500'e yakın örgüt var! Hepsiyle konuşan tek ülke Türkiye ve MİT! Her yerdeyiz!
Bunu bildikleri için bizi kışkırtıp hataya zorladılar! Biz ise sakin ve akılla giderek onları İLETİŞİMLE, yani reddedilmeyecek fotoğraflarla vurduk!
Şimdi göz doktoru Esad ve Kraliçe düşünsün!
Fotoğraflar, Yugoslavya ve Sierra Leone'de bu alanlarda görev yapmış Sir Desmond de Silva, Sir Geoffrey Nice ve Profesör David Crane adlı 3 eski savcı tarafından incelendi.
Özellikle SIR SILVA Kraliçe'nin yakın adamıydı! Hukuk konusunda büyük hizmetleri oldu! NICE de öyle!
Zaten Carter-Ruck and Co. şirketi bu nedenle seçildi! Kraliçe adamlarıyla sarsılacaktı! Öyle de oldu!
Londra'dan emir aldıkları artık SIR değil! Esad'a destek olmaktan başka seçenekleri yoktu! Kemal Bey de üstüne düşeni yaptı! Katliama imza atan birine destek olup, Türkmenler'i korumaya alan Ankara'ya karşı durdu!
Tablo bu! CHP'nin kime çalıştığı şimdi bir kez daha düşünülsün!
BARONLARA hoş görünmek adına devletten ve milletten uzaklaştılar!
Yanıldılar!
O konu mu!
Daha devlet inan bir şey yapmadı!
Onlar her şeyi bildiklerini ve arşivlediklerini sanıyorlar! Bir tek kroşede yıkılıp giderler! Bunun altını çiz lütfen! Tek kroşe!
Devletle savaş öyle olmaz! Madem meydana çıktın, başına ne gelirse eyvallah diyeceksin!
Bekle! Çok az! Bak! Devlette üç kişi vardır! Birine görev verilir! Diğeri görev verileni izler! Üçüncü isim ise ikisini izleyip rapor eder!
Denklem budur! Bunlar zincirin kendilerinde, yani ikinci kişilerde bittiğini sandılar!
Yanılgı bu! Burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti! Ve burada her şey NOT edilir! Zamanı geldiğinde gereği yapılır!
Elbette! Mesela Esad göz doktoruydu ama burnunun dibini göremedi! Görebilseydi yanı başındaki TÜRKLERLE tanışacaktı!