Bu çok güzel bir iltifat!
Aslında kendi döneminde Shakespeare de aynısını yapıyordu. İnsanlar bunun farkında değil. O dönem oyunları panayır gibiydi. Seyirciler arasında içkilerini içenler, sahneye laf atanlar… Bir anlamda stand-up yapılıyordu.
Elbette risk! Ama risk iyidir. Kaplumbağaya dikkat edin, kafasını çıkarmadan yürüyemez. Bir risktir, kafasını biri alıverir. Hep böyledir. Risk yaşamdır.
KEKİN ÜSTÜNDEKİ KREMA
Biz onlara soykarı diyoruz…
Bilen bilir Shakespeare, kekin üstündeki kremadır.
Bilmeyen için de bir hayat anlatılıyor. Mesela ilk gün annem geldi. "Anacığım ne anlattık burada sence" diye sordum. "İnsan, gözümüzün önünde doğdu öldü be yavrucuğum" dedi. İşte tam bunu anlatıyoruz. Bebeklik, çocukluk, aşık, asker, yargıç, ihtiyarlık ve ölüm! İnsanın 7 çağı… Ama oyunu izlerken biraz Shakespeare biliyorsanız ayrıcalığınız var demektir. "A bak Hamlet'ten bir cümle, a bak Kral Lear'ı nerede kullanmışlar" diyeceklerdir.
Bizim yaptığımız tam anlamıyla müzikal! Dünyada bir ilki yaptık. Sadece Shakespeare'in cümlelerinden alınmış ve hiçbir ekleme yok. İngilizler bunu kesinlikle yapamazlar, çünkü üstat orada bir tabudur. Kelimesine dokunamazsın.
Tabii ki yaşadık.
Öylesi de vardı. Ama aşık olduğunuz anda aklınıza ilk gelen seks değildir. Örneğin Hamlet şu cümleyi söylüyor Ophelia'ya: "Tabii ki evlenecektim seninle, girmeseydin yatağıma evlenmeden önce…" Seks sonra gelir aklına…
O Zeki Müren değil tabii. Müzik onu anımsatmış olabilir sana. Ama ben sinemada mutlaka Zeki Müren'i oynayacağım. Hazırlıklara başladım. Bunu da burada ilk kez söylemiş olayım.
Türkiye'yi anlatmak için…
Herkesin bildiği, tanıdığı Zeki Müren olacak. Kafamızdaki Zeki Müren. Türkiye'yi özellikle 70'li yılları anlatmak için Zeki Müren çok iyi bir araçtır. Senaryonun çalışmalarına başladım. Zeki Müren olmayı çok istiyorum…
Zeki Müren 90'lı yıllara kadar vardı hayatımızda. Ve hiçbir zaman homoseksüel olduğunu söylememişti.
İşte buyurun size Türkiye. Daha güzel bir anlatımı var mı? Kimse ona "homoseksüelsin" demedi. Annelerimiz ne derdi: "Kibar adamdır, yalan, dedikodu yapıyorlar" Her şey yalan üzerine kurulmuştu. Bütün bunlar, yaşantımızla, Türkiye'nin yönetimiyle, düşündüklerimizi söylemediklerimizle, söylemeye korktuklarımızla örtüşmüyor mu? Bence Zeki Müren çok iyi bir örnek bu ülkeyi anlatmak için. Kimse "Kral çıplak" demiyor, kimse "Zeki Müren homoseksüel" demiyor. Kendisi dahi söylemiyor. "Bir zamanlar bir kadına aşık olmuştum" diyor. Herkes de "Ah kadını sevip perişan olmuş adam" diye üzülüyor.
Zeki Müren bunu söyleseydi var olabilir miydi? Kendisi dahil herkes yalan söylemek zorunda kaldı. Mesela tarihte bize ne öğrettiler? Biz Birinci Dünya Savaşı'nı, Almanlar kaybettiği için kaybetmiş sayılmışız. Yıllarca bu yalanla büyüdük. Bir yalan üzerine kurulu dünya. Zeki Müren'in eşcinselliğini herkes biliyor ama kimse kabul etmiyor. İşte bütün mesele bu. Yalanlarla büyütüldük, sonra antenlerimiz açılınca kendimiz doğruları algılarımızla bulmaya çalıştık.
Hatırlıyorum.
Tabii ki giyeceğim. Ama sadece yalanlar üzerine kurulu bir ülkeyi anlatmak için. Biz daha gençliğimizde farkına varmalıydık bunların. 38 yaşını beklemek zorunda değildik. 30 yıllık bir Zeki Müren hegomonyası var Türkiye'de. Buradan yola çıkarak Türkiye'yi anlatmak çok güzel olur diye düşünüyorum. Devlet ile halkın ilişkisi, halkla devletin ilişkisi hep sahtelikler üzerine kurulmuş. Bütün bunları anlatabilmek için oynayacağım Zeki Müren'i…