İstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 25'i tutuklu 46 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasına 24 Şubat Pazartesi günü devam edilecek.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince, adliyenin konferans salonunda yapılan duruşma, avukatların beyanlarının alınmasıyla devam etti.
Duruşmada savunma yapan, örgüt elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın avukatı Özgür Ekinci, hazırlık aşamasında savcılığın tarafsız davranmadığını öne sürdü.
Ekinci, duruşmada delillerin tartışılması gerektiğini ancak tartışılacak bir delil olmadığını, sadece tape kayıtları üzerinden bir soruşturma olduğu iddiasında bulundu.
Şüpheli ölüm halinde otopsi yapılmasının zorunlu olduğunu söyleyen Ekinci, şunları kaydetti:
"Mahkeme aşamasında otopsi raporlarının alınması lazım. Ne ile suçlandığımızı bilmemiz lazım. Açıkça görevi ihmal suçu var. Savcı delilleri toplamadı. 18 klasör dosyanın içinde müvekkilimi suçlayan bir delil yok. Müvekkilim görüşmelerde 'Her şeye baksınlar, benim bir suçum yok.' diyor. Niye bebek ölümlerini seyrettiler, niçin delil toplamadılar? Müvekkilim, 'Eğer ben suçluysam beni takip edenler de suçludur.' diyor. Sanki bebeklerin prematüre doğması müvekkilimin suçu gibi lanse ediliyor.''
Tutuklu sanık Hasan Basri Gök'ün avukatı Hatice Özdemir de müvekkilinin bebek ölümlerinde sorumluluğu olmadığını, suçsuz yere tutuklu bulunduğunu savunarak, tahliyesini talep etti.
Tutuklu sanık Damla Atak'ın avukatı Hasan Hazan ise 10 aydan uzun süredir tutuklu olan sanıkların kamuyu zarara uğratıp uğratmadıkları belli olmadan tutuklandıklarını öne sürerek, müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.
DURUŞMA PAZARTESİ GÜNÜ DEVAM EDECEK
Mahkeme heyeti, hava muhalefeti dolayısıyla duruşmaya 24 Şubat Pazartesi günü devam edilmesine karar verdi.
"DAVANIN TEMEL AMACI NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK"
Tutuklu sanık Damla Atak'ın avukatı, "Dinlenen tanıklar yönünden aleyhe hususları kabul etmiyoruz. Tüm tanıklar ölümle ilgili değil de davanın temel amacı olan nitelikli dolandırıcılıkla ilgiliydi. 18 gün boyunca kamunun dolandırılıp dolandırılmadığı, kim ne kadar zarara uğradı bunu konuşuyoruz. Müvekkilim ve diğer sanıklar 10 ayı aşkın süredir tutuklu. O zamandan bu zamana kadar nitelikli dolandırıcılığa iştirak edip etmedikleri, kamuyu zarara uğratıp uğratmadıkları belli olmadan tutuklulardır. Zararın kimden kaynaklandığının belirlenmesini istiyoruz.Müvekkilimin lehine olan deliller toplanmadığı anlaşılıyor" dedi.
"SAVUNMA HAKKI ENGELLENİYOR"
Dursun Eryılmaz'ın avukatı Nazan Işık ise, "Sanık sandalyelerinden bir tanesi boş. Ne tahliye ne beraat bu durumlara dayanmıyor maalesef. Burada bir sandalye boş. İlker Gönen bu hakların korunamaması nedeniyle topyekün korunamadı. Yakınlarına sabır diliyorum. Bu tutuklu sanıklar iddianame tebliğ edilir edilmez Türkiye'nin dört bir yanına gönderildiler. Gerekçesi üç tane, bunlardan bir tanesi de güvenliğini sağlayamamaktı. İlker Gönen de Antalya'ya gönderildi, güvenlik gerekçesiyle. Gözaltına alındığında bile ayakkabının iplerinin alındığını biliyoruz. Kamuya göre intihar bize göre güvenlik gerekçesi olmamasıydı. Bu ölüm ister intihar ister cinayet olsun. Adaletten bir beklentimiz var diyoruz. Bizler de o delillere temas edelim böylece topyekün yargılama olur. Yargı yeri İstanbul'daki adamın Afyon'da, Antalya'da ne işi var. Savunma hakkı engelleniyor sayın heyet. Sadece ruhsal çöküntü değil, bedensel çöküntü de başladı. Siz bunları koruyacaktınız madem neden iddianamede basına 'Bebek katili' olarak dosyayı paylaştınız" ifadelerini kullandı.