Kirli havanın solunmasıyla karbonmonoksidin vücudun kan dolaşımına girerek oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerine bağlandığını, oksijen taşıma kapasitesinin azalması sonucunda zehirlenmenin meydana geldiğini aktaran Toros, bu durumun genellikle baş dönmesi ve baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, yorgunluk, halsizlik, hızlı kalp atışı, solunum güçlüğü, bayılma ile sürecin sonucunda ölüme yol açabildiğini anlattı.
"BULUNDUĞUMUZ ORTAMLARDA YANMA VARSA YETERLİ HAVALANDIRMA YAPILMALIDIR"
Prof. Dr. Toros, karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesi taşıyan kişiye taze hava aldırarak hemen sağlık kurumlarına başvurulması gerektiğini dile getirdi. Bunlardan korunmak için yakıt kaynaklarına düzenli bakılması, mekanda doğru havalandırmanın yapılması ve tesisat sistemlerinin sürekli kontrol edilip araç egzozlarından uzak durulması gerektiğinin altını çizen Toros, "Bulunduğumuz ortamlarda yanma varsa yeterli havalandırma yapılmalıdır. Evlerde veya çadırlarda soba borusunun veya baca yönünün rüzgarla aynı yönde olması önemlidir. Ters yönden esen rüzgar, karbonmonoksidin bacadan oda, çadır veya araba içine geri gelmesine sebep olabilir." dedi.
"ARACIN YÖNÜ, EGZOZDAN ÇIKAN GAZLARIN ARABADAN UZAKLAŞTIRILACAK ŞEKİLDE AYARLANMALIDIR"
Prof. Dr. Toros, devamında, "Bacaların ucuna mümkünse baca fırıldağı konulmalıdır. Böylece rüzgarla birlikte borudaki veya bacadaki gazlar hızla dışarı atılabilir. Aracın yönü, egzozdan çıkan gazların mutlaka rüzgarla birlikte arabadan uzaklaştırılacak şekilde ayarlanmalıdır. Arabalarda, o an ve gelecek saatlerdeki rüzgar yönüne bakılarak araçların yönünün rüzgar gelen tarafa bakması ve egzozdan çıkan kirleticilerin rüzgarla beraber araçlardan uzaklaşması sağlanmalıdır." ifadelerini kullandı.