Göç fırtınası briket evler önledi! Dillerde Başkan Erdoğan ve Türkiye'ye minnet var

Suriye'de iç savaştan kaçan milyonlarca Suriyeli, Türkiye'ye sığındı. Göç dalgalarını Suriye'de karşılayan Türkiye terörden temizlenen bölgelerde mültecilere yardım eli uzattı. İdlib'de Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın yol göstericiliğiyle kurulan briket evlerde yeni bir yaşam kuruluyor. Okul, sağlık ocağı, yol, market gibi hizmetlerin verildiği bölgede yaşayan Suriyeliler, Türkiye ve Başkan Erdoğan'a minnettar.

Giriş Tarihi 12 Aralık 2022, 09:04 Güncelleme 12 Aralık 2022, 09:47
Göç fırtınası briket evler önledi! Dillerde Başkan Erdoğan ve Türkiye’ye minnet var

İÇİNDEKİLER

Türkiye, Suriye iç savaşının başlamasıyla dünya üzerinde en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konuma yükseldi. Milyonlarca Suriyeliye kapılarını ve gönül sofrasını açan Türkiye, artan şiddet nedeniyle evlerini terk eden mültecileri terörden temizlediği alanlarda karşılamaya başladı. İdlib'de Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın yol göstericiliğiyle tamamlanan briket evlerde yeni bir yaşam başladı. Okul, sağlık ocağı, postane gibi hizmetlerin verildiği bölgede, savaştan kaçan mültecilere Türkiye'ye ve Başkan Erdoğan'a teşekkürlerini sunuyor.

TÜRKİYE OLMASA BİZ ÖLMÜŞTÜK
Sabah gazetesi yazarı Yavuz Donat, İdlib'de güvenli bölgede yaşmalarını sürdüren Suriyelilere kulak verdi. Onların sesi oldu.

İşte Yavuz Donat'ın bölgeden aktardığı bilgiler:
Cilvegözü... Sınır kapısı... TIR kuyruğu... Yardım TIR'ları... 4 milyon nüfuslu İdlib'e gidiyoruz... Yol boyunca kasabalar, köyler... Fırınlar... Marketler.

Ürünlerin çoğu Türk malı.

Alışveriş Türk lirası ile... Ya da dolarla.

Suriyeliler'in arasına giriyoruz... İlk izlenimler:

Etrafımızı saran çok... Her yaştan.
Herkes bir şey söylüyor...

Mihmandarımız tercüme ediyor:
Ohibbu Türkiyye. (Türkiye'yi çok seviyoruz.)

Türkiyye benet kene seken. (Türkiye bize ev yaptı.)

Lavle Türkiyye lemitne. (Türkiye olmasa biz ölmüştük.)

İşte sözün bittiği yer... İşte gerçek. Türkiye olmasaydı, bu coğrafya kan gölüydü... Toplu mezarlıktı.

ERDOĞAN'A SELAM
Türkiye, Afrin ve İdlib'te çok etkili. İdlib'in, Halep'e uzaklığı 60 kilometre.

Afrin'de... Yerel Meclis var... Fakat... Eğitim, sağlık, tarım, altyapı konusunda danışmanlık hizmeti bizden.

İdlib... Şu ana kadar 60 binin üzerinde briket ev yaptık... Yapmaya devam ediyoruz... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatı... "100 bine tamamlansın."

Briket evlere giriyoruz... Çay içiyoruz.

Fotoğraf çekiyoruz... Not alıyoruz.

Kadınlar... Erkekler... Ve çiçek bahçesi gibi çocuklar.

Bir şeyler söylüyorlar... Daha doğrusu istiyorlar.

Hüseyin Yayman'ı işaret ediyoruz... Hatay Milletvekili... Kim ne söyleyecekse ona söylesin... Ondan istesin... O, Başkan Erdoğan'ın milletvekili.

Mihmandar... Sözlerimizi tercüme ediyor. Ve... Hüseyin Yayman bir anda kuşatmaya alınıyor.

Her kafadan bir ses yükseliyor:
Talebne berrad. (Buzdolabı istiyoruz.)

Talebne televizyon. (Televizyon istiyoruz.)

Sellim ali Erdoğan. (Erdoğan'a selam söyleyin.)

GÜNÜN SORUSU
Briket evler... Kamplar... Büyük göç dalgasının... Göç fırtınasının freni.

Briket evler... Kamplar... Göçün önüne örülmüş bir duvar.

Bölgeyi görmeden... Bölgede yaşananları bilmeden... Bol keseden atmak kolay.

Merak ediyoruz... Şu partiden, bu partiden milletvekilleri.

Siyaset mühendisleri.

Kanaat önderleri... Göç konusunda televizyonlarda konuşanlar... Neden zahmet edip de Afrin'e, İdlib'e gelmiyorlar?

YARDIM YAĞMURU
Bölgeye yardım malzemesi taşıyan TIR çok... Nereden geliyorlar?

Yardım malzemesi kimlerden? İHH... Kızılay... Türk Diyanet

Vakfı... Birleşmiş Milletler. Ama... Varsa yoksa Türk sivil toplum örgütleri.

2022... İlk 10 ay... Bölgeye yağan yardım. Tam 9 bin 528 TIR.

MOTOSİKLET TARLASI
İdlib'e geçen yıl da gelmiştik...

Afrin'e de.

Gördüğümüz araçlar... Otobüsler... 30 yaşında mı desek, yoksa daha da mı eski acaba?

Bu coğrafya... Türkiye'den 40 yıl daha mı daha geri, yoksa 50 yıl mı?

En çok gördüğümüz taşıma aracı motosiklet.

En çok gördüğümüz işyeri "motosiklet tamircisi." Bir motosiklete kaç kişi binebilir? 2... En fazla 3.

Burada ise... Motosikletin üstü... Aile... Balık istifi... Çoluk çocuk.

İNSANLIK DERSİ
Avrupa... Amerika... Bu coğrafyanın...

İdlib'in... Afrin'in' neresindeler?

Okul... Biz yapmışız... Sivil toplum örgütlerimiz... Adının yazılmasını istemeyen hayırseverlerimiz.

Sağlık ocağı... Yol... Su... Market... Yine bizden.

Ya diğer ülkeler diye soruyoruz? Mihmandarımız... Sorumuzu tercüme ediyor. Yaşlı bir adam... Sakalını sıvazlıyor...

Ve şöyle diyor:
- Türkiyye fekkerat fitne me Avrupa. (Bizi Avrupa değil, Türkiye düşündü. )

Kalabalık... Doğru dercesine başlarını sallıyor. Batı... Çifte standartlı Batı... "Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar" Batı... Türkiye'ye ev ödevi veren Batı...

Türkiye... "İnsanlık dersi" veriyor... "İnsanlık destanı" yazıyor. Batı ise... Seyrediyor.

Orda bir köy var

Köylerden geçtik... Türk isimleri... Briket evler... Yüzlerce... Köyde yaşam var... Kalabalık.

Örneğin... Rahmet Köyü.

Bu köy... Türk sivil toplum örgütlerinin... Türk hayırseverlerinin eseri.

Yine bir köy... Atasay Köyü.

Diğerlerinden büyük bir köy...

Yok yok... Her şey düşünülmüş.

Soruyoruz:
- Kim yaptı?

"Yetkililerin" yanıtı:

- İsterseniz hiç yazmayın... Bilinmesini istemiyorlar... Atasay Kuyumculuk.

"Yazacağız" diyoruz.

Ve... Hüseyin Yayman'la... Hataylı dostumuz, yol arkadaşımız Mehmet Ali Kuseyri ile birlikte Atasay Köyü'ne giriyoruz.

Hem biraz dinlenelim... Hem de köyü yakından görelim... Köydekilerle sohbet edelim.

ERDOĞAN VE "EL VEZİR"
Hüseyin Yayman'ın milletvekili olduğunu söyledik ya... Üstelik de "Erdoğan'ın partisinden" olduğunu...

Yayman'a herkes bir şeyler anlatıyor... İstekler... Teşekkürler... Türkiye'ye selam göndermeler.

Türkiye'de en çok tanıdıkları... Selam göndermek istedikleri isimler kimler?

Hüseyin Yayman soruyor... Suriyeliler yanıt veriyorlar.

Önce... "Erdoğan."

Sonra... İdlib'e gelen... Briket evlerle ilgilenen... Halkın arasına giren... "Seyyid El Vezir Süleyman." İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.

Ve bir de... "Seyyid El Vezir Şavuşoğlu." Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu.

Suriyeli... "Ç" diyemiyor... "Ş" diyor... "Şavuşoğlu."

Yarın... İdlib turuna devam

Ankara'dan yola çıktığımızda hava soğuktu... Kalın giyinmiştik.

Suriye sınırını geçince... İdlib'e doğru ilerleyince... Briket evlerin bulunduğu köylere girince... Ter bastı.

İstanbul-İdlib... Bin kilometrenin üzerinde... Hayli uzak.

Ama... Hemen bitişiğimizde Antakya'ya 90... Cilvegözü sınır kapımıza 40 kilometre.

Popülizm... Ucuz politika... Irkçılık... Demagoji... "Afrin'de, İdlib'de ne işimiz var?" diye sormak... Çok kolay.

Ama... "Buraya" gelince görüyorsunuz... Sınırımızın hemen arkasında çok ama çok işimiz var.

Yarın... Yine İdlib... Köy köy... Çarşı pazar... Dolaşmaya devam.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN