Darbe tetikçisi Ertuğrul Özkök'ten demokrasi münafıklığı! "Darbe şerikidir yargılanmalıdır"

Cumhuriyet tarihinin ilk askeri darbesi 27 Mayıs'ın ardından yapılan sözde yargılamalar sonunda 17 Eylül 1961'de idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes, ölümünün 60. yılında hüzünle yad edilirken her fırsatta darbe ve darbecilere alkış tutan tetikçi gazeteciler de takiye yapmaya çalışırken ikiyüzlülüklerini gizleyemiyor.

Giriş Tarihi 18 Eylül 2021, 11:56 Güncelleme 18 Eylül 2021, 12:10
Darbe tetikçisi Ertuğrul Özkök’ten demokrasi münafıklığı! Darbe şerikidir yargılanmalıdır

İÇİNDEKİLER

Cumhuriyet tarihinin ilk askeri darbesi 27 Mayıs'ın ardından yapılan sözde yargılamalar sonunda 17 Eylül 1961'de idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes, ölümünün 60. yılında hüzünle yad edilirken her fırsatta darbe ve darbecilere alkış tutan tetikçi gazeteciler de takiye yapmaya çalışırken ikiyüzlülüklerini gizlemiyor.

DARBECİ KİMLİĞİNİ GİZLEYEMİYOR
Tarihe ''postmodern darbe'' olarak geçen ve başörtülü öğrenciler terörist muamelesi görerek üniversitelere alınmadığı 28 Şubat süreci ve sonrasında darbenin medya ayağını oluşturan Ertuğrul Özkök, kaleme aldığı yazıyla darbeci kimliğini bir kere daha açığa vurdu.


Darbecilikten asla pişman olmadığını, AK Parti iktidarının en güçlü döneminde "28 Şubat'ı destekledim ve hâlâ destekliyorum" diye haykıran (Hürriyet, 5 Aralık 2006) Ertuğrul Özkök, 27 Nisan e-muhtırasını ise "Hâlâ 12 Eylül'ün yanındayım ve Evren'i açıkça savunuyorum" ifadeleriyle eleştirmişti. (Hürriyet, 29 Nisan 2007)

Darbe ve darbecilerin tetikçisi Özkök, böyle bir özgeçmişe sahipken, köşesinden Menderes'in idamını güya eleştirmeye çalıştı. Özkök'ün sinsi oyununu gören Star gazetesi yazarı Nuh Albayrak, tetikçi gazeteciyi sert sözlerle eleştirdi. Albayrak yazısında şu ifadeleri kullandı:


DEMOKRASİ MÜNAFIKLIĞIDIR
27 Mayıs sıradan bir darbe değildir, 27 yıllık CHP diktatörlüğünde gerçekleştirilen operasyonları bertaraf etmeye kalkanları bertaraf eden bir "anaç" darbedir. Sonraki bütün darbe ve muhtıralar, bu darbelere "anayasa" kılıfı hazırlayan 1960 darbesinin meyvesidir. Bu yüzden 12 Mart muhtırasına, 12 Eylül darbesine veya 28 Şubat hıyanetine hatta 15 Temmuz işgaline adam gibi karşı çıkamayanların, 1961 idamlarını bugünkü konjonktür gereği eleştirmesi demokrasi münafıklığıdır.

Ama darbecilerin en iyi becerdiği şey istismardır. Bu marifetleri(!) sayesinde millete vurdukları her darbeyi "millete hizmet" diye sunmuşlardır. 28 Şubat darbesini, laikliğe ve cumhuriyete hizmet diye yutturan Ertuğrul Özkök dün de köşesinde çirkin bir istismar tezgâhlamış, hem Menderes ve bakanlarının hem de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasını hüzünle(!) zikrederek ucuz bir demokratlık gösterisi yapmış.

Darbecilikten asla pişman olmadığını, AK Parti iktidarının en güçlü döneminde "28 Şubat'ı destekledim ve hâlâ destekliyorum" diye haykıran (Hürriyet, 5 Aralık 2006) bu zat, 27 Nisan e-muhtırasını ise "Hâlâ 12 Eylül'ün yanındayım ve Evren'i açıkça savunuyorum" ifadeleriyle eleştirmişti! (Hürriyet, 29 Nisan 2007) Gemisi, "karşı liman"a demirleyince rota değiştiren Ertuğrul Özkök'ün, Menderes'in idamı hakkında söyleyecek hiçbir sözü olamaz. Çünkü Menderes, Ertuğrul Özkök'ün desteklediği darbelere yol açılması için idam edildi.

Üstelik sinsi bir yöntemle Menderes'in idamını güya eleştirirken, onun davasını devam ettirenleri kan davası gütmekle itham ediyor. Efendim, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı oylanırken, DP'nin devamı olan AP milletvekilleri "Üç bizden, üç onlardan" diye intikam tamtamları çalıyormuş!..

Darbeci ruhu böyle bir şeydir. Ne kadar bastırmaya çalışsalar da bir yerden patlak verir. Ben o günkü meclis tutanaklarını taradım "Üç bizden, üç onlardan" diye bir ifade bulamadım. Ama araştırmacı gazeteci(!) Ertuğrul Özkök'ün göremediği(!) önemli bir ayrıntı dikkatimi çekti. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı için 28 CHP milletvekili "Evet" oyu vermiş... (TBMM Zabıtları, 24 Nisan 1972, s. 235)

Kaldı ki bu kullanışlı darbe araçlarının, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasını eleştirmesi de ucuz bir itibar devşirme hareketidir. Çünkü bu idamlar da, "Hürriyet Anayasası" diye yutturdukları "darbeyi meşrulaştırma anayasası" sayesinde tezgâhlanan 12 Mart Muhtırasının ürünüdür.

Aslında idam konusunda bir "dengeleme" saçmalığı var ama Ertuğrul bey sanırım ilerleyen yaşı sebebiyle hatırlamıyor. "Denge bozulmasın diye bir sağdan bir soldan astık" diyen, savunmakla övündüğü Kenan Evren'dir.

Başka sözüm yok...


ÖZKÖK DARBE ŞERİKİDİR, YARGILANMALIDIR
3 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan 28 Şubat Davası Gerekçeli Kararı'nda "Ertuğrul Özkök'ün attığı manşetler olmasaydı 28 Şubat darbesi gerçekleşemezdi. Özkök darbe şerikidir, yargılanmalıdır" diyen ama yargılamayan yargı mensupları; sanık sizin...

Bu kökten darbeci için "Artık bizim mahallede, bu kadar hırpalama" diyenlere de bir notum var. Darbeciden dost olmayacağını, aynı delikten daha kaç defa ısırılınca öğreneceksiniz?

Bu zat Cumhurbaşkanı Özal'ın yanından ayrılmadığı için basın camiasındaki soyadı "Özköşk" olmuştu ama sonra Özal'ın bütün değerlerine savaş açan bir darbeci oldu. Bakmayın şimdi sıkışınca "28 Şubat'ta dolduruşa geldik, pişmanım" gibi laflar etmesine. (TBMM Darbe Komisyonu, 4 Eylül 2012) Ayasofya'dan ilan edilen ezan yasağını kaldırdığı için Adnan Menderes'i İmralı'da asan bu zihniyet, fırsat bulsa, Ayasofya'yı açan Erdoğan'ı da Sultanahmet'te asmakta asla tereddüt etmez.


TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN