Bağımsızlığımızın sesi tam 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Meclis’ten yükseldi

Türkiye Büyük Millet Meclisi 100'üncü yılını kutluyor. Türk milleti, bundan tam 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi ile bağımsızlıktan başka hiçbir teklifi kabul edemeyeceğini dünyaya ilan etti ve başlattığı istiklal mücadelesini zaferle taçlandırdı.

Giriş Tarihi 23 Nisan 2020, 07:16 Güncelleme 23 Nisan 2020, 07:20
Bağımsızlığımızın sesi tam 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Meclis’ten yükseldi

İÇİNDEKİLER

20'nci asrın ilk çeyreğinde dünyanın en gelişmiş ordularına karşı direnen Osmanlı Devleti'ni işgal eden güçlere karşı, milletin iradesiyle kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi 100'üncü yılını kutluyor. "Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir" düsturuyla milletin yeni temsilcisi olarak 23 Nisan 1920'de cuma namazı sonrasında açılan Meclis, 4 ay sonra imzalanan Sevr Anlaşması'na karşı tavrıyla bağımsızlığın ilk adımlarını da attı.



İŞGALE KARŞI DURUŞUN SESİ
1. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte Osmanlı Devleti'ni tamamen haritadan silmek amacıyla ağır şartlarla anlaşmalar dayatan İtilaf Devletleri'nin kararlarına karşı Anadolu'da milli mücadelenin fitili yakıldı. 1919'da Samsun'a geçen Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyet, Sivas, Amasya ve Erzurum kongreleriyle manda ve işgale karşı vatanın bağımsızlığı için kesin kararlar aldı. İşgal altındaki İstanbul'da tüm kararları denetim ve baskı altında verdirilmeye çalışılıyordu. Bu nedenle Atatürk, Meclis-i Mebusan'ın İstanbul'da değil, Anadolu'da toplanmasını istedi. Anadolu ve Rumeli Müdafaa Cemiyeti üyelerinin katılımıyla yapılan İstanbul'daki meclis seçimlerinden sonra, Anadolu'da devam eden kurtuluş hareketini yasal olarak olarak tanıyan İstanbul Meclisi Mebusan hükümeti, İngilizler'in tutuklamaları ve baskıları nedeniyle kapandı. Heyeti Temsiliye'nin başkanı olarak seçilen Mustafa Kemal Meclis'i yeniden toplanmak üzere çağırdı.



23 Nisan 1920 günü Hacı Bayram Camisi'nde büyük bir kalabalık toplandı. Cuma namazının ardından cemaat yerini aldı. Törene katılanların geçeceği yolun iki tarafına halk ve asker sıralanmıştı. Yavaş yavaş yürüyen ve her yaştan insandan oluşan alay tekbirle Meclis'in toplanacağı binanın önüne geldi. Meclis salonunda hocalar, dua ayetlerini hep bir ağızdan okudular. Hacı Bayram Veli Türbesi'nden alınan sancak, kürsüye dikildi. Kur'an-ı Kerim ve Sakal-ı Şerif de kürsüye konuldu. Meclis saat 14.45'te milletvekillerinin en yaşlısı (Reis-i Sin) olan Şerif Bey'in bir konuşmasıyla açıldı. Bu kısa konuşmanın son cümleleri, "Milletimizin dahili ve harici istiklal- i tam dahilinde mukadderatını bizzat deruhte ve idare etmeye başladığını, bütün cihana ilan ederek Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum" dedi.



Ankara milletvekili Mustafa Kemal, "Yüce Meclisiniz bildiğiniz gibi olağanüstü yetkilere sahip olarak yeniden seçilmiş saygıdeğer milletvekilleriyle, taarruz ve işgale uğramış saltanat merkezinden canlarını kurtararak buraya gelen saygıdeğer milletvekillerinden oluşmuştur. Bu anda Meclisiniz yasal olarak toplanmış bulunmaktadır" sözleriyle bağımsız meclisin iradesini duyurdu.

MİLLETİN VİCDANI
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Meclisi Mebusan üyelerinden oluşan 324 milletvekili ile kurulan Meclis, zorluklar nedeniyle 115 milletvekili ile açıldı. Aynı gün meclis adının "Türkiye Büyük Millet Meclisi" olmasına karar verildi. 24 Nisan 1920'de oybirliği ile Meclis ve Hükümet Başkanlığına seçilen Atatürk şunları söylüyordu: "Bugünkü müşkül vaziyet içinde vatanı tehlikeli dağılış ve çöküş ve yıkılıştan kurtarmak için alınması lazım gelen tedbirler bittabi büyük heyetinize ait olacaktır. Bunun için milletin bütün kuvvetlerini, esaslı bir teşkilat içinde birleştirmekten başka çare yoktur. Bu Meclisin varlığı, her şeyden evvel, meşruluk ve mesuliyet esaslarının, milletçe itibar ve saygı görmesinin şart sayıldığına bir delildir. Milletin vicdanı da Meclis heyetinde tecelli etmiş olmak itibarı ile de, ona bağlı ve mesuliyetleri gene Meclisçe tayin edilecek bir heyetin işleri yürütmesi gereklidir."



ÇOCUKLARA HEDİYE
23 Nisan 1923'te dönemin Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından pullar bastırılarak bu günün bayram olarak kutlanmasına ilişkin ilk kutlamalar gerçekleştirildi. 1927'den itibaren 23 Nisan Çocuk Bayramı olarak duyurulan tarihi gün, daha sonraki yıllarda yapılan değişikliklerle Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya devam etti. SABAH