Hasan Basri Yalçın'dan Lütfü Türkkan'a zor soru: "İnsanları şatafatla suçlarken kendi şatafatınızı görmediniz mi?"

İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın TBMM Genel Kurulu'nda Asım Safitürk hakkındaki olay sözlerini ve hemen ardından kendi kızının şatafat dolu eğlencesini köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, "İnsanları Protestanlaşmakla suçlarken kendi ailenize baktınız mı? İnsanları şatafatla suçlarken kendi şatafatınızı görmediniz mi? Her lüksü haksız kazanca bağlarken kendi lüksünüzün da sorgulanabileceğini düşünmediniz mi?” diye sordu.

Giriş Tarihi 23 Aralık 2019, 09:28 Güncelleme 23 Aralık 2019, 09:28
Hasan Basri Yalçın’dan Lütfü Türkkan’a zor soru: İnsanları şatafatla suçlarken kendi şatafatınızı görmediniz mi?

İÇİNDEKİLER

Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, TBMM Genel Kurulu'nu ziyarete gelen Derik Kaymakamı Şehit Muhammet Fatih Safitürk'ün babası Asım Safitürk'ü kıyafeti yüzünden küstahça eleştirdikten birkaç gün sonra kızının lüks ve şatafat dolu noel partisi ile rezil olan İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan'ı kaleme aldı.

Türkkan'ın kızının bu şatafatlı eğlencesinin halkın vergileriyle yapıldığını hatırlatan Yalçın, "Şimdi sormak hepimizin hakkı. İnsanları Protestanlaşmakla suçlarken kendi ailenize baktınız mı? İnsanları şatafatla suçlarken kendi şatafatınızı görmediniz mi? Her lüksü haksız kazanca bağlarken kendi lüksünüzün da sorgulanabileceğini düşünmediniz mi?" ifadelerini kullandı.

İşte Hasan Basri Yalçın'ın yazısından ilgili bölüm:
Allah bu adamı kendi iddiasından vurdu. Kızının sosyal medyada paylaştığı Noel kutlaması görüntüleri ortaya bomba gibi düştü. Meğerse AK Parti tabanına "Protestanlaştınız" diyen adamın ailesi yılbaşı bile değil Noel kutlarmış. Meğerse bu kutlamalar lüks içinde yapılırmış.
Meğerse bu kutlamalara transseksüel dansözler çağrılırmış.
Kimin vergileriyle? Bilemiyoruz.

Kimin neyi kutladığı ve nasıl kutladığı umrumda bile değil. İster noel kutlasın ister yılbaşı. İster trans dansöz çağırsın ister kadın.
Karışamayız. İster kızı yapsın ister kendi. Herkesin kendi bileceği iş. İster Protestan ahlakını benimsesin ister Yahudi. Bizi hiç ilgilendirmez.
Kendisi bu şekilde insanları zan altında bırakmasa kimsenin de onun tercihlerine edebilecek tek bir sözü olmazdı. Ama şimdi sormak hepimizin hakkı.
İnsanları Protestanlaşmakla suçlarken kendi ailenize baktınız mı? İnsanları şatafatla suçlarken kendi şatafatınızı görmediniz mi? Her lüksü haksız kazanca bağlarken kendi lüksünüzün da sorgulanabileceğini düşünmediniz mi?
Sanmam. Öylesine hesapsız öylesine terbiyesiz ki dönüp kendine bakacak tek bir anı bile olmamıştır.
Bence bu hikâyeden çok önemli bir ders çıkar. Allah kimseyi şaşırtmasın ve azgınlıkla imtihan etmesin.
Zira "Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren yoktur. Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır." Bilmem ders alır mısınız?

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ