YARALI HALDE ÇATIŞIYOR
Ortalığı devasa bir toz ve duman bulutu kaplamaya başlıyor. Yayılıyor, yoğunlaşıyor, ağırlaşıyor, her tarafı ve her birimizi sarıyor. Bu arada bedenimi kontrol etmeye çalışıyorum. Kopanım, parçalarım var mı, bir de ona bakıyorum ve durmadan öksürüyorum. Kendimi boğulacakmış gibi hissediyorum.
ÖNCEKİ RESİMLER İÇİN TIKLAYINIZTüfeğim? Tüfeğim, silahım nerede? Oracıkta görüyorum silahımı. Şimdi tek bacağımla ite ite, tek kolumla çeke çeke sürünüyorum. Bu gayretimle tüfeğime yakınlaşıyorum ve askı kayışından tutup onu kendime çekiyorum ve ona bir baston gibi yaslanarak ayağa kalkmaya çalışıyorum. Gözüm ellerime takılıyor. Kanıyor ellerim, küçük küçük parmaklarımdan kan çıkıyor.
Badime, Kürşat'a ulaşmaya çalışıyorum. Daha bir kendimi toplamış, aklı başına gelmiş, Kürşat'ın olduğu binaya doğru sürükleniyorum. Bu sırada silah sesleri uğulduyor. Bizden, onlardan, bir yerlerden durmadan silah sesleri geliyor. Son bir gayret, son bir gayret daha, sonunda Kürşat'a ulaşıyorum.
"Kardeşim! Kardeşim nasılsın?"
- "İyiyim abi, iyiyim. Sen nasılsın?"
- İyi miyim, bilmiyorum. Ve artık mücadeleme, mücadelemize sarılıyorum. "Termobarikler nerede Kürşat?" "Ben onları halletmezsem, onlar gibi olayım." Bu arada termobarik bir bombayı, M-203'ümün lançerine sokup, tetiğe asılıyorum.
Nişan aldığım yere uçup gidiyor termobarik, patlayan bombalı zırhlının oralarda, teröristlerin geldiği taraflarda patlıyor. Artık hem komandolar, hem biz çalışıyoruz. Anlara dakikalara sığan sert ve yoğun bir mücadele yaşıyoruz. Sonra! Sonra bir motor sesi daha duyulmaya başlıyor. Diğeri gibi ama daha farklı.
Daha farklı bir araç bu. Bir ikincisi geliyor! Birinci patlamayla açılan gedikten ikinciyi sokacaklar! Telsizden, askere bağırıyor. Ben bağırıyorum, Kürşat bağırıyor. Komandolarımızdan birkaçı bağırıyor. Kürşat, "Mevzi değiştirelim" diyor.
KÜRŞAT YARALANIYOR
Kürşat'ı, o dağ gibi silah arkadaşımı anlatacağım. Kürşat'ın neden öyle bakıp kaldığını, orada, oracıkta nasıl yaralandığını anlatacağım. Kendisini el bombası patlatarak geberten terörist, patlattığı el bombasıyla Kürşat'ı da yaraladı. Ayakta öylece bakakalan Kürşat, işte o yüzden öyle duruyor.
Sonra birden artık ayakta duramıyor, düşüyor oracığa. Koşuyorum, bir iki adımla... Elinden ağır ağır süzülen akan kana ve sağ bacağında hemencecik büyüyen kan lekesine bakakalıyorum. Bıçağımla kamuflajlı pantolonunu yırtıyorum. Yırttığım o pantolonla hem tampon hem turnike yapıyorum. Elini de yarım yamalak sarmaya çalışıyorum.
İşte bütün bu uğraştan sonra artık her şey kesiliyor, her şey bitiyor. Ve artık her şey, hep birlikte, hep beraber yıkılmayan yıkılamayacak onurumuzla sona eriyor. Az biraz sonra diğer üs bölgelerinden takviyeye gelen arkadaşlarımız yetişiyor. Kürşat dahil, yaralarından kan damlayan 13 gazimizi tahliye ediyoruz.
Saldırıyı gerçekleştiren 21 teröristin tamamı öldürüldü. Kod adı Kürşat olan askerimiz Selçuk Erdoğan ise 6 Ocak 2017 tarihinde şehit oldu. (Not: Bab Vakah Köyü'nde yaşanan bu çatışma, yaşayanların anlattıklarından derlenerek yazılmıştır.
Habertürk'ün haberine göre; Tamamıyla gerçek ama eksiktir. Yaşanan destanın sadece ulaşılabilen bir parçasıdır. Gaziler anlatmıştır. Sağlamlar hâlâ Bab'da, milletin onuru için savaşmaktadır.)