Fenerbahçe’nin eski kaptanı Alex de Souza’nın basın açıklamasının başlaması sonrasında twitter’dan da tepkiler ve yorumlar gelmeye başladı. Mehmet Ali Birand Tarafsizsaniz Alex'e hak verirsiniz. Sogukkanli- ciddi- kendi hatalarini da sergileyen bir tutum. Kimseyi fircalamadi. Sesini yukseltmedi. Nilgün Belgün Alex çok sahici samimi ve saygılı..Kimseyi kırmadan söylüyor doğruları.. Harun Tekin helal olsun alex,türlü diktaya türlü haksızlığa karsı susup oturan hepimize örneksin. yöneticiler esas değildir futbolcular esas. Erol köse Sen hapisteyken 25 milyon Fenerbahçe taraftarı sana sahip çıktı ,sen 25 milyonun sevdiği bir Alex de Souza'ya sahip çıkamadın Aziz Yıldırım! özgür çelebi alex'in basın toplantısında anlattıklarından 3 sezonluk dizi çıkar. kulüp değil ewing ailesi Cem Ceminay Alex'i basin toplantisinda dogrulayacak biri yok ama gercekleri soyledigine dair hicbir suphe de yok! cüneyt özdemir Alex basın toplantısında Aykut Kocaman'a yönelik çok ciddi iddialar ortaya atıyor... İşte Alex'in o tarihe damga vuracak konuşmasından çarpıcı cümleler; Kadro dışı bırakıldıktan sonra Fenerbahçe ile sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilen Alex de Souza, son bir hafta içinde çok üzüldüğünü belirterek, ''Geçen ay 35 yaşına bastım, çocukken bile son hafta ağladığım kadar ağlamamıştım'' dedi. *Her şeyden önce geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Sizlerle bereber geçirdiğim süre için size teşekkür ediyorum. *Sözleşmemi fesh ettikten sonra Fenerbahçe taraftarının göstermiş olduğu reaksiyonu rüyalarımda dahi göremezdim. Onlara teşekkür ediyorum. *Hayatım boyunca, hatta çocukken bile bu kadar duygulu bir hafta geçirmemiştim. En içten dileklerim bunlar. Fenerbahçe taraftarının mutlu olmasını istiyorum çünkü geldiğimden beri bana çok iyi davrandılar. *Bu sürecin nasıl geliştiğini anlatacağım ama ondan önce bu süreçte bana destek olan Samet'e teşekkür etmek istiyorum. Çok kolay günler geçirmedi o da. *Basın toplantısı yapıp yapmama konusunda çok düşündüm, iki önemli maçın sounçlanmasını bekledim. O yüzden bugünü seçtim. *Bazı yorumlar okuduğum için bunu belirtmek istedim. Yönetim Cuma gününe koyduğu için bugünü seçtiğim söyleniyordu. Ben takım için bugünü bekledim, çünkü önemli olan takımdır. *Fenerbahçe'de başarılı bir dönem geçirdiğimi düşünüyorum. Şimdi bu duruma nasıl geldik onu anlatacağım. *Bu konu hakkında çok düşündüm. Bu durumun 5 ayağı vardı. İlk olarak kendim, Aykut Kocaman, Ali Yıldırım, sonra başkan ve siz basın ayağı. *Başınıza bir şey geliyorsa kendinizle ilgili de birşeyler vardır. *Bundan dolayı kendi hatamı da kabul ediyorum. En büyük hatam kulübü bazı anlarda yarayacak davranışlarda bulunmamdır. *Twitter'ı yanlış bir şekilde kullandım. Bazı insanlara mesajlar gönderdim, belki göndermeseydim daha iyiydi. Mesajın içeriğinde bir hata yoktu. *Ama gönderdiğim kişilere göndermeseydim bende kalsaydı daha iyi olurdu. Ali Yıldırım'la da ufak bir konuda tartışmamız oldu. *Orada da tartışmasam daha iyi olurdu. Parayı birinci planda tutuyor konusunda eleştirilere maruz kaldım. *Para konusunda yapılan eleştirilerdeki gibi bir insan olsaydım sözleşmemi fesh etmez ve paramı tıkır tıkır alırdım. *Aykut Kocaman'la olan iletişimimi ikiye bölmek istiyorum. Çünkü ilk tanışmam yönetici olarak olmuştu. *Aragones takımdan ayrıldıktan sonra bana dönüş tarihinin değiştiği bildirildi. Samet beni aradğı ve dönüş tarihinin 20-22 Haziran tarihi olarak değişitğini söyledi ama ben program yaptığım için dönemeyeceğimi söyledim. *7 Temmuz'da döndüğümde Daum'dan özür diledim. Daum'da sorun olmadığını söyledi. Sonra Aykut Kocaman'la tanışmamı istedi. Kendisiyle tanıştım bana ilk söylediği şey; 'Sen kaptansın herkesten önce senin gelmen gerekirdi' dedi. Ben de haklı olduğunu söyledim. Ve kendisini şunu ifade ettim. Yılın 11 ayımı burada olduğumu ve 1 ay iznim olduğunu söyledim. Ve böylece kendisiyle tanışmamız böyle oldu. *Teknik direktör olduğunda da problemlerimiz başladı. Ondan sonra kendisiyle birçok kere görüşmemiz oldu bu kararların hepsini kabul ettim ama katılmadığımı kendisine söyledim. Futbol görüşlerimiz çok farklıydı. *Benim görüşüme göre bir futbol takımı sürekli gelişmesi gereken bir yapıdır. Bunu kendisine de söyledim. O da 'Burası Türkiye burada antrenmanlar gelişmek için değildir gibi bir şey söyledi. *Takımın gol attığı zamanlarda sevinmemesi kafama takıldı. Bunun onun tarzı olduğu söylendi fakata benim kafama girmedi bu konuda. Dün Gökhan gol attıktan sonra sevinmesi benim hoşuma gitti, demek ki birşeylerin değişebileceğini gösterdi. *Sonra hocanın sözleşmesini 3 sene uzattılar. Bu da hocaya güvendiklerini gösteriyordu. Ve sözleşmesini uzattıktan sonra artık kulübün futbola bakış açısını değiştireceğini söylemişti ama benim gördüğüm kadarıyla her hangi bir deşğiklik olmadı. *Benim Türkiye'de bulunduğum sürede benim en çok üzüldüğüm maç olan geçen seneki Galatasaray maçıyla ilgili birşey söylemek istiyorum. Bu maçtan sol ayağımdaki problem yüzünden Trabzonspor maçında oynayamamıştım. Takım çok iyi oynadı. Ve ilk antrenmanda hocanın odasına gittim ve 'Takım çok iyi oynadı, tebrik ediyorum' dedim. *Ve ona kendi ayağımdan bahsettim. Ağrılardan bahsettim, bu yüzden büyük ihtimalle oynayamayacağımı söyledim. *O da 'Daha çok erken seni maç saatine kadar bekleyeceğim' dedi. Sonra sağlık ekibiyle program yaptık ve 7/24 tedaviye devam ettik Samandıra'da. Sonra doktor Perşembe günü anastezi uygulamak istedi ben bunu kabul etmedim. *Anestezi olmadan ayağımın nasıl tepki vereceğini görmek istedim. Antrenmandan sonra hocanın yanına gittim ve ayağımda ağrı olmadığını söyledim, çok mutluydum. O da bana teşekkür etti. Maç günü öğle yemeğinde benle konuştu, stratejisi olduğunu ve beni yedek başlatacağını ve maçın 70. dakikasına doğru oyuna alacağını söyledi *Ben de ona inşallah maçın 70. dakikasına kadar her şeyi bitiririz beni almana gerek kalmaz dedim. Sonra gerisini siz de takip ettiniz. *Sonra bir finalden başka bir finale gittik. Fenerbahçe için 30 yıllık bir tabuyu yıktık. *En mutlu olduğum anlardan biriydi. Maçtan sonra beni, takımı tebrik etmedi. Hoca takımla dönmedi. Bu da bana 5 gün geç kaldığım zamanı hatırlattı. Ve özellikle tanıştığım ilk gün bana söylediklerinden sonra bana, bu davranışlarda bulunması garip geldi. *Bolu'daki kampta benle 2 hafta boyunca konuşmadı. Sonra 1 gün iznimiz vardı, daha sonra Avusturya'ya gittik. Hatırlarsınız 2 hafta kaldık orda. Son gününde bir basın toplantısı yapacaktım, gecikmiştim. Gecikmenin sebebi hoca benimle konuşmak için beni çağırdı. *Bolu'da benimle konuşamadığını ve İstanbul'a dönünce konuşacağını söyledi. MTK maçında bir gol attım. Bu golden sonra arkadaşlarım hala bana tıkılyorlar; 'yedek kulübesine, hocayaY bakılırsa golü kendi kalene attın galiba' diyorlar... İstanbul'a döndükten sonra moralim bozulmuştu, benimle hala konuşmamıştı ve buna canım sıkılıyordu artık... *Vaslui maçından önce benimle konuştu. 'Çözülmesi gereken bir konu var mı?' dedi. Orda ben bir patlama yaşadım. Kendisi hakkındaki görüşlerimi ona açık yüreklilikle söyledim. O da benim hakkımda ne düşündüğü açık bir şekilde söyledi. Tahmin ediyorum işi sonlandıran konuşma o konuşma oldu 18 yıllık kariyerim boyunca birçok kişiyle tartışma yaşadım ama en ağır yaşadığım tartışma bu oldu. Bu tartışma şu şekilde sona erdi; 'Şimdi ne olacak?'. Ben de kendisine, 'Sen ne diyorsan ben onu yapacağım. Sen teknik direktörsün, ben de oyuncuyum' dedim. Süper Kupa maçından önce takımı ikiye ayırdı. Ben ilk 11'de değildim. Erzurum'a gittik maç toplantısı yapıyoruz. Yorumlar yapılıyor. *Toplantı bittiğinde kendisine maçla ilgili birşeyler söylemek istedim. O da bu duruşumu övdü, takımın yararına bildiklerimi söylememi olumlu bulduğunu söyledi. Ben de kendisine benim bu duruşumun başından beri aynı olduğnu söyledim. *Bu Galatasaray maçının da Spartak Moskova maçı öncesi ne yapacağının provası olduğun söyledi. Odaya giderken oynayıp olmayacağımı bilmiyordum. Samet bana oynayacağımı söylediğinde şaşırmıştım. *Süper Kupa maçını maalesef kaybettik ve Elazığ maçıyla lige başladık. İzmir'deki maçtan sonra da Moskova'ya gittik *Salı günü Moskova'da bir görüntü izliyorduk. O esnada görüntüyü durdurdu ve 'Bu arada Alex oynamayacak' dedi. Burada yedek kalmam sorun değil. Yedek kalacağım maçlar olacaktır. *Ben bunu bir iletişim, belki de saygı eksikliği olarak görüyorum. Bu takımın kaptanıyım. Beni kenare alıp izah edebilirdi. Bundan sonra benim en büyük hatam geldi... (Attığı 'Kıskançlık' tweet'ten bahsediyor) *Sonra Gaziantep maçında 18'de olmayacağım bilgisi geldi. Bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. İlk 11'e girmek sorun değil. *'Alex'in kafası biraz karışık' demesi benim canımı sıktı, çünkü benimle konuşmamıştı. Bunu nereden bilebilirdi ki? *Ali Yıldırım'la daha önceki ilişkimiz 'Merhaba, merhaba' şeklindeydi. Başkanın hapse girmesinden sonra futbol şubesi Ali Koç ve Ali Yıldırım'a emanet edildi. *Daha sonra Ali Yıldırım'la olan ilişkimiz biraz daha gelişti. Tüm bu süreci siz daha iyi biliyorsunuz. Ali Yıldırım hepimizi topladı ve toplantı yaptı. *Sonra bize gitmek isteyenlerin direk konuyu kendilerine söylememizi istediler. Sonra gidenler oldu. *Ben daha sonra Samet'le birlikte odalarına gittim ve ben Fenerbahçe 2. lige düşse de takımda kalacağımı ve maddi sorunlar olabileceğimi söyledim. *Kendisine sadece söylediğim ödemeleri nasıl yapacaklarıyle ilgili bana bir bilgi, ödeme planı vermelerini istedim. Çünkü bir ailem var. *Samet bana, Ali Yıldırım'ın kendisine yaptığım bir konuşmada 'Galatasaray maçında oynamaya hazırdım' diyerek Aykut Kocaman'ı basının önüne attığımı söylediğini söyledi. * Ayrıca Ali Yıldırım'ın tatile gitmeden önce 'Alacağım yoktur' kağıdını imzalamadığım için en ufak bir açığımı beklediğini söylendi. Ben buna sinirlenmedim ama bunun direkt bana söylenmemesine üzüldüm. *Başkanla her zaman iyi ilişkilerim oldu. Ben protesto edildiğim zaman başkan çıkıp alkışladı beni. Bu beni çok sevindirdi. *2010 yılında sözleşmemi uzatmak için görüşürken Murat Özaydınlı'yla başkan içeri girdi ve yarım saate sorunu çözdü. Bu benim çok önemliydi. *Başkan Young Boys maçından sonra takımdan ayrılmamı söyledi. Daha sonra Samandıra'ya gittim eşyalarımı toplamaya başladım. *Daha sonra Aykut Kocaman beni çağırdı ve kulüpte kalmamı söyledi. O gün için Aykut Kocaman'a teşekkür ediyorum. Aykut Kocaman bana sakin olmamı söyledi. *Sakin olamayacağımı ve yaklaşık 1 saat önce başkanın beni kovduğnu söyledim. Sonra başkanın beni çağırdığı belirtildi ve bana yanına gittiğimde sabah konuştuğumuz gibi şeylerin olmaması gerektiğini ve bana takımda kalmamı söyledi. *Daha sonra o sezon maksimum bir performans sergiledim, aileme bile ayırmadığım zamanı ayırdım ve o sezon sonu 28 gol ve şampiyonluk geldi. Ama aynı gün içinde kovulmak ve sonra geri çağırılmak benim için zordu. *Başkan bana odaya girerken tweet attığımı söylüyor bu doğru değil. Eşimle konuşuyordum. *Başkan bana 'Konuşabilirsin' dedi. Benim konuşak birşeyim olduğunu ve hocanın beni kadro dışı bıraktığını söyledim. *Bana, 'Karar senin' dedi. 'Kalmak istiyorsan kalabilirsin ama takımla çalışamazsın' dedi. Ben de 'Gitmek istiyorum' dedim. Bana elini uzattı, teşekkür etti. *Sözleşmem bu şekilde bitti. Sonra sözleşmeyle ilgili detayları konuşmak için avukatın odasına gittik. Sözleşmenin feshiyle ilgili olanlar bunlar... *Şimdi Türk basınıyla ilgili bir şey söylemek istiyorum. 2004 yılında Valencia benimle ilgileniyordu. * 2 saat boyunca antrenman sahasının çevresinde İspanyolca konuşan bir Türk gördüm. Sonra beni aradılar Türk basınında benim açıklamalarımın çıktığını söyledi. Böylece Türk basınıyla tanıştım... Türk basınında genellikle haberin altına imza atılmıyor... *Twitter'da yazdığım gibi Fenerbahçe 1 oyuncu kaybetti ama kesinlikle taraftarın duygusunu paylaşacak bir taraftar kazandı. Mükemmel bir 8 senem geçti... *Sadece Fenerbahçe taraftarına değil teşekkürüm... Bu hafta içinde gördüm, bundan sonra belki tekrar göremeyeceğim ama Beşiktaş, Trabzon, Galatasaray, Eskişehir, Kasımpaşa, Sivas vs. taraftarları herkes bana son derece destek oldu, teşekkürlerimi onlara da gönderiyorum... Kalbimin en içten derinliklerinden teşekküler...