Tarımın kalbi İzmir'de düzenlenen 'Yeni Asır Tarım Buluşması'nda attı

Önemi giderek artan tarım sektörünün kalbi, Yeni Asır Tarım Buluşması, 'Tarımın Büyük Dönüşümü' ismi ile düzenlenen ve sektörün önde gelen temsilcilerinin yer aldığı İzmir Ticaret Odası'ndaki etkinlikte attı. İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ticaret Borsası, Ege Üniversitesi, Koza Altın İşletmeleri, Migros, Pınar, Tariş Pamuk Birliği ve Ziraat Bankası sponsorluğunda gerçekleşen etkinlikte sektör için çok önemli mesajlar verildi.

Giriş Tarihi 05 Aralık 2022, 18:07 Güncelleme 05 Aralık 2022, 18:08
Tarımın kalbi İzmir’de düzenlenen ’Yeni Asır Tarım Buluşması’nda attı

İÇİNDEKİLER

Yeni Asır öncülüğünde düzenlenen 'Yeni Asır Tarım Buluşması' İzmir Ticaret Odası'nın (İZTO) ev sahipliğinde gerçekleşti.

İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, yüzölçümünün yüzde 30'u tarım alanı olan, 150 bin çiftçinin çalışıp ürettiği, Türkiye'deki tarımsal üretimde dördüncü şehir olan İzmir'de tarım ve tarımın sürdürülebilir olması için düzenlenen zirvede yer almaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi.



Geçen hafta İzmir'de turizmin bileşenlerinden birisi olan sağlık turizmi ile ilgili küçük çaplı bir çalıştay gerçekleştirdiklerinin altını çizen Köşger, "Bu İzmir'in ne kadar potansiyeli, ne kadar kapasitesi olduğunu gösteren şeylerden birisi. Her zaman söylediğim bir şey var. Birçok şehre bir tanesi nasip olsa, İzmir şehri dünya içerisinde seçkin ayrıcalıklı konuma getirecek olan şeylerin üçüne, dördüne, beşine sahip bir şehir. Sanayi deseniz sanayi var. İhracat deseniz ihracat var. Ticaret deseniz müthiş bir şekilde ticaret var. Turizmin alt bileşenlerinin hepsinde müthiş bir potansiyel var. Sağlık turizmi, inanç turizmi, kültür turizmi, plaj turizmi bunların hepsine sahip. Tarımda da hep ilklerin şehri olagelmiş bir şehir. Bu anlamda İzmir'in kıymetini bilmemiz lazım. Bu değerli mücevheri ustalıkla işlememiz lazım. İnşallah İzmir'i hep birlikte daha iyi bir hale getirmek için çalışacağız. Ben inanıyorum ki İzmir çok uzak olmayan bir vadede her anlamda hak ettiği yeri alacak" diye konuştu.

ÖZGENER: DÖNÜŞÜM ZORUNLU
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener iklim krizi ve küresel nüfus artışı nedeni ile sürdürülebilir gıda arzı için geleneksel tarım politikalarında dönüşümün zorunlu olduğunu vurgulayarak, "Dünya nüfusunun 2050 yılında 9,7 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Büyüyen nüfusun ihtiyaç duyduğu gıda arzının sağlanması için üretimin dünya genelinde yüzde 68 oranında artırılması gerektiği belirtiliyor. Halihazırda kullanılmakta olan verim izleme sistemlerine ek olarak yapay zeka uygulamalarına sahip sensörler aracılığıyla optimum miktarda su ve gübre kullanımının gerçekleştirilmesi, toprak analizlerinin yapılması ve ürün çeşidinin belirlenmesini de içeren bütünleşik bir veri analizine sahip üretim modelinin oluşturulması gerekiyor. Söz konusu verilerin merkezi bir sistemde toplanması ve gerçekleştirilen üretim planlamalarına entegre edilerek Türkiye'nin Dijital Tabanlı Tarım Haritası'nın oluşturulmasının önemli olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ercan Demir, "Dünyanın şuan Ukrayna savaşı nedeni ile yaşadığı gıda krizi hepimize bir kez daha gösterdi ki tarım politikamız geleceğimize de yön verecek. Gelecekte tarım ürünlerinin altın değerinde olacağına inanıyorum. Dünyada söz sahibi olabilmek için sürdürülebilir bir tarım ülkesi haline gelmemiz şart" dedi.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak da 'Türkiye Yüzyılında İklim Değişikliği Ekseninde Sürdürülebilir Tarım Perspektifi' konusunda bilgiler paylaştı.

İklim değişikliği ile birlikte 2050 yılına kadar yerkürede 1,5 santigrat derece sıcaklık artışı öngörüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Budak, "Sıcaklık artışıyla beraber Akdeniz Havzası'nda tarım yapan çiftçilerimizin Karadeniz'e göç etmesi öngörülüyor. Bu küresel iklim değişikliği tüm dünyayı olduğu gibi bizi de etkileyecek. Bunlar bilimsel verilerle ve bazı tahmini senaryolarla ortaya konuluyor. Şuan bilim ve bilişim çağındayız, çıkış yolu da eğitim, öğretim, bilim ve üniversiteler. Basit bir döngü var. Aslında su var, çok iyi kullanmak gerekiyor. Toprak var, toprağın korunması lazım. Su, toprak, bitki, hayvan ve insan. Su ve toprak kaliteli olmazsa, bitki kaliteli ürün vermez. Hayvan bitki yediği için de hayvansal ürünler kaliteli olmaz. Bitkisel ve hayvansal ürünler kaliteli olmazsa insan sağlığı iyi olmaz. İnsan sağlığı iyi olmazsa da bir ülkenin sağlık alanındaki harcamaları artar" dedi.

1948 yılında doktora için burslu olarak Amerika'ya gittiğinden ve bir profesörle arasında geçen konuşmadan da bahseden Prof. Dr. Budak, "Amerikan Tarım Bakanlığı'ndan bir heyet Artvin'in Yusufeli ilçesine tohum toplamaya geliyor. 10 gram lahana, patlıcan, bamya, marul vs. alıyorlar ve kaç para vereceklerini soruyorlar. Onlar da 'Ya siz buraya Amerika'dan gelmişsiniz, tohuma para mı olur, biz misafirperveriz?' diyor. Tohumlar çok kaliteli. 60 kilogramlık lahanadan bahsediliyor. Sonra Amerikalı profesör bunları makaleye çeviriyor ve 'Türkler neye sahip olduğunu iyi biliyorlar mı?' diyor. Yani Türkiye tohum anlamında çok şanslı bir ülke. Çok büyük zenginliklere sahip. Biz Ege Üniversite olarak tohumculuk anlamında dünya uluslararası üniversite standartlarına uygun 7 üniversiteden biriyiz. Dünyadaki bu 7 üniversitede ISTA (Uluslararası Tohum Test Birliği) diye bir merkez var. Bize şimdi Avrupa'dan tohum geliyor, testini yapıyoruz. Türkiye aslında tohumculukta çok ciddi mesafe aldı. Biz Ege Üniversitesi olarak Tohum Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'mizde (EGE-TOTEM) Avrupa'dan gelen tohumları test ediyoruz ve ihracatına onay veriyoruz. Tohum anlamında iyiyiz" diye konuştu.

Turkuvaz Reklam Genel Müdür Yardımcısı Ümit Erçelik konuşmaların ardından İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger'e, Yeni Asır Genel Yayın Yönetmeni Ercan Demir İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener'e günün anısına bir hediye verdi.

ÖZEN: İSRAFI ÖNLEMEK ÇOK ÖNEMLİ
Açılış konuşmaları ve Rektör Budak'ın sunumunun ardından Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Banu Yücel'in moderatörlüğünü üstlendiği 'Sürdürülebilir Tarım' konulu panel gerçekleştirildi. de İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, İzmir'in tarımsal potansiyeli olarak önemli bir kent olduğunu, üretilen gıdalar kadar israfının da önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.

ARSLAN: DİJİTAL TARIM İSTASYONLARI KURUYORUZ
Migros Meyve Sebze Pazarlama Direktörü Yener Arslan, tarımın sürdürülebilirliği ile iklim değişikliğinin tarım ve gıda sektörleri üzerindeki etkilerini azaltabilmek üzere Migros'un yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Arslan gıda arz güvenliği için; veriye dayalı planlı tarım yapılması, su kaynaklarının korunması ve izlenmesinin gereğine işaret etti. Bu yönde teşvikler, eğitim, mentorluk desteklerinin hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığını belirten Arslan, "Türkiye'nin açık ara en çok meyve sebze satan şirketi olarak, yıllık 350 bin tonluk satışımız var. Migros'un cirosunun yüzde 77'si tarıma dayalı. Dolayısıyla gıdanın sürdürülebilirliği gündemimizdeki en önemli konular arasında. Tarımsal üretimin devamlılığı ve çiftçilerimizin emeğinin karşılığını güvenle alabilmeleri için önemli destekler sağlıyoruz. Üretim süreçlerinin dijital dönüşümünü destekliyor, tarımda dijitalizasyona önemli yatırım yapıyoruz. Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki tarlalarda dijital tarım istasyonları kuruyoruz''dedi.

Migros'un İyi Tarım Uygulamaları (İTU) usul ve esaslarına uygun üretilen ürünleri tüketicilerle buluşturan ilk perakendeci olduğunu vurgulayan Arslan, şu bilgileri verdi: "İTU ile Türk gıda perakendesinde bir standart yarattık. İTU Sertifikalı ürün tedarikimiz bugüne kadar toplam 1 milyon tona ulaştı. İTU standartlarındaki üretimlerle toprağın verimi ve bereketi korunarak, gelecek nesiller için sağlıklı bir çevre sağlanıyor. Yerelleşme ve kooperatiflerle çalışmalar da gündemimizdeki önemli konulardan. Çiftçilerimizle birlikte Türkiye'nin tarım haritasını çıkararak doğru zamanda doğru ürünü tüketiciye ulaştırıyoruz. Yerelden alınan ürünlerin aynı bölgede satışının önceliklendirilmesi üzerine geliştirdiğimiz model ile o coğrafyadan aldığımız yerel ürünleri yerel ekonomiye kazandırıyoruz" diye konuştu.

UÇAK: İYİ TARIM UYGULAMALARINI YAYGINLAŞTIRIYORUZ
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, ''Birlik olarak sürdürülebilir tarım konusunda devam eden projelerimiz var. İlki 2 yıldır 10 ürünün ihracata uygunluğunu ortaya koymak adına "Kullandığımız Pestisitleri Biliyoruz" isimli projeyi sürdürüyoruz. Mandalina için çeşitli bölgelerden yaptığımız analizlerin yüzde 95'inin ihracata uygun. İkincisi Ege Üniversitesi ile birlikte gerçekleştirdiğimiz meyve kayıplarının belirlenmesi projesi. Maalesef ülkemizde birçok meyvede yüzde 10 ile yüzde 30 arasında kayıplar yaşanıyor. İkinci kalite olarak nitelendirdiğimiz ürünler zaten sanayiye giderek değerleniyor. Konserve, meyve suyu, kozmetik sektörlerinde değerlendiriliyor. Bizim bu proje ile amacımız özellikle hasat ve depolama süreçlerinde yaşanan kayıpları tespit ederek eğitim çalışmaları ile bu kayıpları en aza indirmeyi sağlamak. Ege Üniversitesi'nden çok deneyimli bir ekip ile saha çalışmalarına başladık. Bu projeye mandalinanın yanında nar ve domatesi de dahil ettik. Üçüncüsü projemiz de İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile yürüttüğümüz İyi Tarım Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi. Bu proje çerçevesinde Menderes, Selçuk ve Seferihisar ilçelerimizde 100 üretici belirledik be bu üreticileri üretimden ihracata kadar kontrol ederek belgelendireceğiz'' dedi.

ONAY: SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM ÖNEMLİ BİR KONU
Cemre Sürdürülebilir Tarım Gıda Platformu Kurucu Ortağı Prof. Dr. Meltem Onay ise, ''Bugün 7.7 milyara ulaşmış olan dünya nüfusunun tükettiği bütün yiyecekler hayvansal ve bitkisel kaynaklar dolaylı olarak da topraktan sağlanıyor. Günümüzde artan gıda ihtiyacını karşılamak için sürdürülebilir tarım, dikkate alınması gereken önemli bir konu. Sürdürülebilir tarım; toprağın, suyun ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimini desteklemenin yanında, gıda güvenliğini de garanti altına alarak, sağlıklı ekosistemleri besliyor. Sadece ülkemizde değil, dünyanın pek çok yerinde kontrolsüz bir şekilde kullanılan girdilerle (kimyasal gübreleme ve tarımsal ilaç kullanımı) tarım, dünyadaki beslenme sorununa çare olmazken, toprakların bozulmasına, kirlenmesine ve hatta yok olmasına neden oluyor. Tarımdaki bu yanlış uygulamaların çevre kirliliğine, yeraltı su kaynaklarının kirlenmesine ve yetiştirilen ürünlerde meydana gelen kimyasal kalıntıların insan ve hayvan sağlığını tehdit etmeye başlamasına neden olduğu yapılan bütün araştırmalar sonucunda kanıtlanmış durumda'' diye konuştu.

PEKER: GELECEK NESİLLERDEN ÇALMAMALIYIZ
Tariş Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Genel Müdürü İsmail Peker de, "Bugünün beklenti ve ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaç ve beklentilerinden çalmamamız gerekiyor. Kaynaklarımızı doğru ve etkili bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Tarımsal kalkınma projlelerimiz de olarak devam ediyor. Tariş Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği, TARİŞ ortak ismini kullanan dört Tariş Birliğinin en büyüğüdür. Birlik ortaklarının kütlü pamuk üretiminde; kaliteli kimyevi gübre, zirai ilaç, motorin ve tohum gibi tarımsal üretim girdilerin temini, Ar-Ge ve teknik hizmet, Nakdi kredi desteği, ile katkıda bulunmakta, Bölgede piyasa ve fiyat düzenleme fonksiyonu ile üreticinin mağduriyetini önleyerek tarımsal üretimin etkin, kaliteli ve verimli bir şekilde sürdürülebilirliğini sağlamaktayız. Birlik, bağlı kooperatifler aracılığıyla bölge kütlü pamuk rekoltesinin yaklaşık yüzde 40'ını alarak işlemekte ve pazara sunmaktayız'' dedi.

SAVCIGİL: KAMU-ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ
Pınar Enstitüsü Direktörü Ümit Savcıgil ise, "2013 yılında gıda sağlık beslenme konularının toplum bilinçlendirmek ve eğitim faaliyetleri bulunmak üzere Pınar Enstitüsü kar amacı gütmeksizin Yaşar Holding'in inisiyatifiyle kurulmuştur. 10 yıllık süreçte bir çok proje oluşturan enstitümüzün hala devam eden projelerinden biri olan

Sütümüzün Geleceği Bilinçli Ellerde projesi kapsamında kamu – üniversite – sanayi iş birliğinin yanı sıra uluslararası partnerimiz Business Call to Action (BCtA) platformu ile bağlantımız devam ediyor. Yılın ilk aylarında gerçekleştirdiğimiz ve yeni içerikler eklediğimiz yüz yüze eğitimlere, Pınar Enstitüsü Youtube hesabına ve faaliyete açılan proje web sitesine yüklenen eğitim materyalleri, eğitim videoları ve broşürler eşlik etmeye başladı. Böylece tüm üreticiler, telefon veya bilgisayarlarından bizi ve eğitimlerimizi takip edip, eğitimleri pekiştirebilecek'' şeklinde konuştu.

"TAHIL KORİDORU İNSANLIK İÇİN YAPILAN ÖNEMLİ BİR ADIM"
T.C Tarım ve Orman Bakanlığı Bakan Danışmanı Ejder Oruç moderatörlüğünde gerçekleştirilen 'Dijital Tarım' konulu panel gerçekleştirildi. Dijital Tarım paneline, Yeditepe Üniversitesi Tarım Ticareti ve İşletmeciliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Metin Turan, TETA Teknik Tarım Genel Müdürü ve Tarım 4.0 Derneği Başkanı Sümer Tömek Bayındır, İTB Genel Sekreteri Dr. Erçin Güdücü, ION Academy Kurucusu Ali Rıza Ersoy ve Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri Kurucu Ortağı Tülin Akın panelist olarak katıldı. Panelde, küresel iklim değişiklikleri ve diğer etmenlerin tarıma etkileri, tarımda dijitalleşme, Türkiye'deki çifçilerin dijitalleşme süreçleri konuşuldu.

Bakan Danışmanı Ejder Oruç, gerçekleştirdiği konuşmada " Uluslararası alanda ortaya çıkan gıda arz güvenliği hayati öneme haiz inisiyatifle sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı dokunuş 'Karadeniz Tahıl Koridoru' sürecini getirmiştir. Bilindiği üzere bugüne kadar tahıl koridorundan 12 milyon ton tahıl taşınmıştır. Bunun yüzde 61'i Avrupa'ya, yüzde 26'sı Asya'ya, yüzde 13'ü de Afrika'ya gitmiştir. Ülkemizin bu girişimi insanlığa yapılan önemli bir katkıdır" dedi.

Tarımı bir bütünlük içinde yönetme arzusunda olduklarının altını çizen Oruç, "Tarım ve orman sektörüne ayrı bir vizyon katma fırsatı ortaya çıktı. İliklerimize kadar hissettiğimiz iklim değişikliği, salgın hastalıkların yol açtığı sorunlar tarım ve gıdanın stratejik durumunu daha önemli haline getirdi " diye konuştu. Tarımda arz güvenliğini merkeze alan yeni bir dönemin başladığını söyleyen Oruç, gıda meselesini bir milli güvenlik meselesi olarak gördüklerini ifade etti. Oruç, çiftçileri güçlendirmeyi önceleyen bir yaklaşım belirlediklerini, sözleşmeli tarımı yaygınlaştırmayı ve kadınlar ile gençlerin üretime katılmasını destekleyen politikalara yöneldiklerini sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Metin Turan ise, "Tarım konusunda pek çok kurumun çalıştığını fakat en önemli eksikliğin bir araya gelememek olduğunu vurguladı. Önceden olsa olsa metoduyla çalışıyorduk. Tarımcılar olarak biz hep tahmine ve tecrübeye dayalı çalıştık. Ta ki küresel ısınmaya kadar. Artık bunlar pek işlemiyor" diye söyledi.

Dünyada 570 milyon çiftçi olduğu bilgisini paylaşan Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri Kurucu Ortağı Tülin Akın, "Teknolojiye gelecek olursak, bizim çiftçilere verdiğimiz verilerin onların tarafından değerlendirilmesi değil, onlara değerlendirilmiş ve yönlendirme üzerine veri göndermemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.

ION Academy Kurucusu Ali Rıza Ersoy, pandeminin tarımın önemini yeniden gözler önüne serdiğini söylerken "İnek, tezek diye ötelediğimiz tarım 8 milyar insanın gözünde kısa sürede nasıl mükemmel bir şey olduğunu bize hatırlattı. Geleceğin en prestijli mesleği çiftçilik, geleceğin en stratejik konusu tarım olacak. Buna bütün kalbimle inanıyorum" dedi.

Tarım 4.0 Derneği Başkanı Sümer Tömek Bayındır "Tarımda döngüselliği ne kadar sağlarsak; o kadar etkili, doğayı gözeten ve verimli oluyor. Döngüsellik bozulduğu zamanda kayıplar ortaya çıkıyor. Biz çağdaş tarımda tekrar eskiyi keşfediyoruz. Özellikle Anadolu kültürünün yani kadim kültürümüzün yükselişte olduğunu biliyor ve gözlemliyoruz" diye belirtti.

Dr. Erçin Güdücü ise, İzmir Tarım Teknolojileri Merkezi'nin hikayesini anlatırken, merkezi, 8 ay sonra hayata geçireceklerinin bilgisini verdi.


TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN