Selahattin Kınalı

SELAHATTİN KINALI

Tarihi 28 Nisan 2020

Çağlasında kırılmış dal gibi...

KURTULUŞ Savaşı kazanılmış. Mustafa Kemal bu kutsal isyana katılan silah arkadaşlarını Ankara'ya davet edip, hem millet adına teşekkürlerini iletip hal hatır sorarken, hem de bir sıkıntıları var mı diye yoklamaktadır.

DAVETİ GERİ ÇEVİRDİ
Bu isimlerden biri de İpsiz Recep, yani adamlarının deyişiyle "Emice" dir. (Emice, Doğu Karadeniz'de Amca). Kimi kaynaklar, Atatürk'ün de Reis'e "Emice" dediğini kaydeder.
Davet yazsını alan Emice, kendi hayatını idame ettirecek kadar varlığı olduğunu belirtip daveti teşekkür ederek geri çevirince karısı Fatma şaşırır ve sorar, (bu arada eşi de kocasına emice diye hitap eder), "Emice niye gitmedun Ankara'ya?" Emice: Tilkinun pazarda işi yoktur!
Rize delikanlısı "Emice" iyi demiş has demiş ve kendini korumuş, ama gel gör ki bugün futbolumuzun pazar yerinde tilkiye de yer yok!
Pazar boydan boya çakal istilası altında!
Nasıl unutulur!?
Corona pandemisi bulaşıcı ve öldürücü gücünü daha göstermemişken maçlar seyircili oynansın hezeyanı ile ortalığı yangın yerine çevirenler, seyircisiz oynanıp kaybedilen puanlar sonrası bu kez de, akıl sağlığımızı kontrol etme ihtiyacı doğuran bir u dönüşüyle, virüs tehdidinden ve yaşam hakkından dem vurmaya başladılar!

YETİŞ YA FREUD
Ve sıkı duralım, tüm bu dönüşler savruluşlar sadece birkaç saat içinde yaşandı! Yetiş ya Freud!
Dilim döndüğünce bu yaman çelişkiyi yazıyorum. Kimsede çıt yok! Bir yanlış sarı kart, bir yanlış taç yüzünden ülkenin altını üstüne götürenler, sorumluluk alıp hakikatin yanında durmaktansa, başlarını kuma gömüp bu kaostan nasıl bir yarar sağlarım pusulamasını tercih ediyor.
Ve ben garip her seferinde "bana dokunmayan yılan bin yaşasın halk cemahiriyesi"nde yaşadığımızı unutup unutup hatırlıyorum!
Ne yapmalı?
Çok uzağa bakıp önümüzdeki çukura düşmek de var, çukura odaklanıp uzağı kaf dağının ardına ardına ötelemek de. Corona kabul edelim ki tüm dengeleri bozdu ve kimse önünü göremiyor. Aşısı ve ilacı bulunana kadar da dünya rahat bir nefese hasret kalacak. Başta, Coronaya henüz daha 1 kayıp verdiğimiz gün maç oynatılmalarına isyan eden o zehir zemberek açıklamaların sahibi Fatih Terim ve Galatasaray camiası olmak üzere, tüm futbol bileşenleri bulaşma ve ölüm riski sıfırlanmadan sahaya çıkmayı reddetmeli. Tabi insan sağlığı paradan önemliyse! Bulaşı ve ölüm kol gezerken futbola devam kararı alınırsa, bu illete yakalanıp sağlığından ve işinden olan her kişi ve sporcunun vebali bu kararı alanların boynuna utancın alemi olarak asılacaktır. Evet biliyoruz ki bu Corona belasının genç sporcular üzerindeki öldürücü etkisi sıfıra yakın.
Ama şunu da biliyoruz, genç sporcuları öldürmese de, akciğerlerde yapacağı tahribat aktif spor yaşamlarına zorunlu bir vedanın sebebi olabiliyor, bunun futbolcu için ölümden çok bir farkı var mı? Var mı bir cevabı olan!?
"Çağlasında kırılmış dal gibi gençler" bırakalım da şair dizelerinde kalsın. Menfaatiniz , vicdanınızı körletmesin, başkalarının ve insanlığınızın katili olmasın.