Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 10 Kasım 2017

70-80-90’larda yaşamak

70 – 80 – 90'lı yıllarda mı büyüdün? Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın?
1. Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2. Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3. Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif, zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4. Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde, çocuk kilitleri yoktu… 5. Kasksız bisiklete biniliyordu.
6. Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan, ya da muhtelif başka kaynaklardan su içiliniyordu… 7. Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı, hava kararmadan önce eve dönmekti.
8. Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu.
İnanılmaz… 9. Okul öğlen bitiyordu… Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10. Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.
Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11. Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk. Gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı. Çünkü hep dışarda oynardık, aktif olarak… 12. Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk… Aynı bardaktan içebiliyorduk. Kimse bu yüzden ölmüyordu.
13. Playstation, Nintendo 64, X boxes, video oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız, Dolby surround, cep telefonumuz, bilgisayarımız, internette chat odalarımız YOKTU.
Onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14. Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15. Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu? Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16. Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse psikoloğa ya da pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17. Özgürlüğümüz, üzüntülerimiz, başarılarımız, görevlerimiz vardı... Bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: Nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık???
Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik???
Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar...
Fakat bizler çok güzel ve mutlu yaşadık!!

YANGIN
Karadeniz'de bir evde yangın çıkmıştı.
Bir kadın kucağında çocukla damın tepesinde kalakalmıştı.
İtfaiye geldi, ama kadın bir türlü çocuğu aşağı atmıyordu.
Birlikte cayır cayır yanacaklardı. Derken kalabalığın arasından Temel fırladı :
-At yenge, çocuğu aşağı at. Ben Sürmenespor'un kalecisiyim.
Çocuğu tutarım.
Kadın inandı ve attı.
Temel nefis bir atlama ile çocuğu yakaladı.
Sonra üç kere yere vurup degajını yaptı..

​TALİP
Genç bir yıldız odaya koşarak gider, en iyi arkadaşını bulur ve heyecanla anlatmaya başlar:
-Sorma şekerim.
Hayatımın erkeğine rastladım. Müthiş bir Benz-Mercedes'i var.
Üç fabrikası. Kocaman da bir yatı! Üstelik cömert mi cömert. Bak şu yüzüğe. Onun hediyesi, üstelik durmadan evlenmek istiyor benimle.
-İyi ya, sen de hemen peki de.
-Maalesef cicim.
Çünkü çok büyük bir kusuru var. Henüz 30 yaşında ve demir gibi de sıhhatli!

​SEÇİM
Karadeniz kıyısında bir otele tatile gelen çift, birkaç günün ardından yemeklere isyan etmişler:
-"Ne bu kardeşim, her gün hamsi hamsi.
Broşürünüzde bütün yemekler serbest seçim yazıyordu!" Temel yanıtlamış: - -"Seçim serbest beyefendi, ister yiyin ister yemeyin!"

AlkışlıYorum
Masal anlatırken uykuya dalan 5 yaşındaki oğlunu dürterek uyandırıp ''Bitmesini bekle it!'' diyen bir amcam var...