Tarihi 20 Haziran 2011

Erdoğan 'solcu' olsaydı!

1999 Yılı Mayıs ayının ortalarıydı. Ecevit'in DSP'si ile Bahçeli'nin MHP'si koalisyona hazırlanıyordu. Görüşme masasının tam ortasına bir anda bomba düştü. DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit, MHP'ye veryansın etti:
- Gençleri silahlandırdılar. Sayısız can aldılar. Çetelerle kucaklaştılar...
Bunlar, kavgada bile söylenmeyecek sözlerdi.
Doğal olarak MHP tabanı ayağa kalktı.
Bahçeli de bir açıklama yaptı:
- Hükümetin kuruluşunun gerçekleşmesi, DSP'nin milliyetçi-ülkücü camiadan özür dilemesine bağlıdır.
Peki bu özür geldi mi? Hayır, tam aksine Bülent Ecevit de eşi ve Genel Başkan Yardımcısına sahip çıktı:
- Rahşan Hanım, kaygılarını dile getirmekte haklıdır.
Durum bu olunca, gazeteciler kendisine sordu:
- Sizin de kaygılarınız var mı?
Bülent Bey
, adeta "Rahşan Hanım'ı ben konuşturdum" dercesine bir cevap verdi:
- Ben, kaygılarımı daha örtülü bir üslupla da olsa Sayın Bahçeli ve arkadaşlarına iletmiştim.
Gelişmeler, yoruma yer bırakmayacak kadar açık ve netti. Bülent Ecevit de "Sayısız can aldılar" diyen eşini haklı buluyor, örtülü bir üslupla MHP'lilere "katiller" diyordu.
Bahçeli'nin beklediği özür gelmediği gibi durum MHP açısından daha da ağırlaşmıştı!
Kurmayları, Bahçeli'nin önüne CHP'nin "günah defterini" koydular: * 1977'de İstanbul'da Şükrü Özdemir, kaçırılıp 2 gün işkence gördü. Koma halinde bulunduğunda, göğsüne jiletle CHP harfleri kazınmıştı. Bir yıl sonra da öldürülmüştü. * 3 Temmuz 1977'de Gaziantep'te CHP Gençlik Kolları'ndan Ali Rıza Aycak, ülkücü Hayri Taşdemir'i öldürmekten tutuklandı. * 31 Temmuz 1977'de Ayvalık CHP Gençlik Kolları Başkanı ve yöneticileri, Ülkü Ocakları'na silahlı saldırıdan cezaevine gönderildi. * 26 Nisan 1977'de CHP'liler, Şiran Ülkü Ocağı'na saldırıp tahrip ettiler. * 1976'da, CHP Nevşehir Merkez İlçe Başkanı, siyasi sebeple bir milliyetçiyi öldürmekten hüküm giydi. CHP, kendisini hapisten kurtarmak için 1977 seçimlerinde aday gösterdi. * 1975'te eski AP milletvekili Zühtü Pehlivanlı, CHP'lilerce başı taşla ezilerek öldürüldü. * 10 Mayıs 1977'de, MHP Genel İdare Kurulu Üyesi İbrahim Metin, aracında bir CHP'li tarafından kurşunlandı.
CHP
'nin "Günah Defteri"nde daha pek çok olay vardı. Ama Bahçeli hiçbirini gündeme getirmedi. MHP'ye yapılan hakaretleri sineye çekti. Ecevit'in Başbakanlığına "evet" deyip, DSP ile koalisyon kurdu.
***

Devlet Bahçeli, bütün bu yaşananlara rağmen, 57. Hükümette Ecevit'e saygıda hiç kusur etmedi... Ülkücü Hareket'in önemli isimlerinden Sadi Somuncuoğlu, Cumhurbaşkanlığı'na aday olmak istedi. Sırf Ecevit'i kırmamak için engellendi. TBMM'nin bahçesinde Bahçeli'ye yakın milletvekillerince saldırıya uğradı. MHP, Ecevit'in adayı Ahmet Necdet Sezer'e destek verdi. Çankaya Köşkü'ne çıkarıp oturttu. Sadi Somuncuoğlu da MHP dışına atıldı.
Yetmedi, bu kadarla da kalmadı. MHP'li Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, koalisyonun DSP kanadının rahatsızlığı üzerine istifa ettirildi.
Ve MHP İçel Milletvekili Ali Güngör, milliyetçi-ülkücü camiaya yöneltilen hakaretlerin rövanşını almak istedi. TBMM'de kürsüye çıkıp, Bülent Ecevit hakkında zehir zemberek sözler söyledi.
Sen misin bunu yapan? Bahçeli, Ali Güngör'ü partiden ihraç etti.
***

Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da övgüler düzdü; hep koruyup kolladı. Son seçim kampanyasında Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirileri sebebiyle Erdoğan'a yüklendiği bile oldu.
Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde kurumda çalışan ülkücülere kan kusturulduğunu unuttu!
Aynı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın "helalleşelim" sözüne ise, "hesaplaşmadan asla" cevabını verdi. Oysa, Tayyip Erdoğan'ın söyledikleri, Rahşan Ecevit'in ağır hakaretlerinin yanında vızıltı kalırdı.
Şimdi, Tayyip Erdoğan "solcu" bir lider olsaydı, Bahçeli ne yapardı diye düşünüyorum!
Acaba aynı tavrı gösterir, aynı tepkiyi sergiler miydi?
Hiç sanmıyorum...