Tarihi 21 Ekim 2020

Bakış!

İZMIR'DE farklı kazanılması gereken bir maçın son dakikalarında yine ecel terleri döken Fenerbahçe'ye baktım.
Bir yanı futbol kokuyordu öte yanı takıma çöreklenmiş yanlışları anons ediyordu.
"Yeter artık" dedim, "çocuklara biraz da güneşin doğuşunu anlatın." Kaç sezondur gecelerin zehir olmasını yeteri kadar göstermelerine mahsuben!

***

Göztepe karşısında sahanın en iyi oyuncusu olarak hepimizi şaşırtan Ozan Tufan'a baktım.
Kendisinde olmadığı varsayılan yetenek sergisinden çıkardığı harika kartpostalları dağıttı sanki.
"Helal olsun" dedim.

***

Muslera'dan sonraki Galatasaray içler acısı.
Alanyaspor maçının uzatma dakikalarında gelen gole ve kaleci Fatih'e baktım.
Akhisarspor'da kaleciyken Galatasaray'la oynanan problemli kupa finalinden sonra ağalara beylere yağcılık yapan Fatih'in, elinden kayıp giden topa da iyi bakması gerek.
Muslera o kaleyi yağcılık yaparak değil kendine bakarak korudu.

***

Antalyasporlu Sydney'in Gazişehir maçında rakibinin bileğini kırmaya yönelik hareketine baktım ve bütün zalimlere haykırdım.
"Ayaklarınızı da vicdanınıza göre uzatın dilinizi de!" Böyle zalimleri sadece hakemlerin cezalandırması yetmez ama nerde yöneticilerde o zarafet.

***

Futbolumuzun zerre kadar zevk vermeyen seyrine baktım da "futbolun değişmez kuralı" dedim, "çokbilmişlik taslayanlar duvara toslar." Kendilerini sabit fikirlere kilitlemiş olanlara "anahtar cümleler" kurmanın alemi de yoktur.
Yanlışların görüldüğü yerde alkışlandığı bir ülkede, umutların gömüldüğü "mezarlıklar" pahalı yabancılarla dolu çünkü.