Tarihi 31 Ocak 2018

Abdullah Avcı

Başakşehir-Karabük maçını bir arkadaşım ve 11 yaşındaki çocuğuyla birlikte izledik.Hepimiz itiraf ettik.
"Maçtan aldığımız keyfi, Cem Yılmaz filminden almadık."
O sırada pas zenginliğinin kölesi haline gelmiş Başakşehirli futbolculara baktık.
"Dışarıda birilerinin de bu takımı devirmek için kalleşlişle paslaştığını söyledim de, "şüphen olmasın" diye karşılık aldım.
Arkadaşımın oğlu,"Keşke Abdullah Avcı benim öğretmenim olsaydı" dedi, "Matematiği daha kolay sökerdim."
Çocuklara güven veren adama baktım. Maçlardan sonra futbolun bilimsel yanını konuşan adama.
Topun oyunda kalma süresini artırmanın peşine düşen, 5 gollü ilk yarıdan sonra ikinci yarıda rakibini incitmeyen sanat adamına.
Abdullah Avcı'ya...
Bu muhteşem tablonun ressamını ayakta alkışladım.
***
Bu ülkede futbolun insanları kötüleştirme potansiyeli yüksek.
Zorbaların çocuklarımız üzerinde bıraktıkları kalıcı hasarın da farkındayız. Ekilen kötülük tohumlarının birkaç yıl sonra daha büyük kötülüklerle geri geleceğini de biliyoruz.
O yüzden efendiliği erdem kabullenmiş Abdullah Avcı gibilerini çoğaltmalıyız. Çünkü biz çocuklardan yanayız!
***
Bir terazim yok ama insanları tartmayı çocukken öğrendim.
O yüzden hala eski zaman insanlarının asaletini taşıyanlar için kuruyorum cümlelerimi.
Abdullah Avcı'nın payına teknik adamlıkta çığır açmak düştüyse! Bu bilgisini ve zarafetini alkışlamak da bize düşsün!
***
Arkadaşımın oğlu maçın bitiminde güzel bir şey söyledi.
"Abdullah Avcı'nın niye televizyonda izlediklerime benzemediğini anladım."
"Niye?" diye sordum, çocuk gülümseyerek cevap verdi.
"Yüzünden ışık yayılıyor gördünüz mü?"