İbadetlerde bahar mevsimi: Üç aylar

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 25 Mayıs 2012 Güncelleme 25 Mayıs 2012, 02:25
İbadetlerde bahar mevsimi: Üç aylar

İÇİNDEKİLER

Üçaylara girdik. Recep, Şaban ve Ramazan ayı olarak bilinen üç mübarek ayın birincisindeyiz.
Dün gece Regaip Kandili'ydi. Bu ayda -Recep ayında- bir de Miraç Kandili'ni kutlayacağız.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Regaip Kandili ve Recep ayının birçok berekete müjde olduğunu belirtmişlerdir. Bu ayda, birçok manevi yardımın, bağışın ve affın yeryüzüne indiğini haber verir.

Bu ayda oruç tutmak
Hz. Peygamber (s.a.v.) bu ayda bol bol nafile oruç tutardı. İbn Abbas (ra) der ki; "Efendimiz, Recep ayında o kadar çok oruç tutardı ki hiç iftar etmeyecek sanırdık.
Bazen de Recep ayında oruca o kadar ara verirdi ki hiç tutmayacak sanırdık."
Peygamberimiz, bu ayda sık sık oruç tutarak nafile oruca teşvik ederdi. Bazen de tutmayarak bu ayın Ramazan orucuna benzetilmesine engel olurdu.
Denilir ki Hz. Nuh (a.s.) bu ayda gemiye bindi. Ve bu ayın tümünü oruçlu geçirdi.
Hz. Aişe (r.a.) der ki; Peygamberimiz perşembe ve pazartesi günkü oruca önem verirdi. O (sav) şöyle buyururdu: "Bu iki günde ameller Yüce Rabbe iletilir. Ben de bu esnada oruçlu olmayı severim."

Beş gece özel dua etmek

Yüce Allah yaptığımız duayı mutlaka duyar, işitir ve cevap verir. Bazen istediğimizi aynen kabul eder. Bazen de başka türlü cevap verir. Yaptığımız duayı, ya günahlara kefaret eder veya o duaları sayesinde bir belayı uzaklaştırır. Yani, mutlaka her duaya cevap verir.
Peygamberimiz, özellikle de 5 gece yapılan duaların geri çevrilmediğini belirtir. "Regaip gecesi, Şaban'ın 15. gecesi (Beraat kandili), cuma geceleri, Ramazan ve Kurban Bayramı geceleri"

Bu ayda yapılacak dua

Peygamberimiz recep ayına ulaştığında şöyle dua ederdi; "Allahım! Bize recep ve şaban aylarını mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır."
Ayrıca bu ayda sık sık şu dua yapılabilir; "Rabbim! Mağfiret et, merhamet et.
Bildiğin kusurlarımı ört ve kapat. Çünkü sen her kusur ve günahı bilirsin. Ama dilersen de örter ve affedersin. Çünkü sen cömertliği sonsuz olansın. Senden daha cömert kim olabilir ki."

Bu ayda neler yapalım?

Bu ay ve sonraki iki ay, bizlere sunulmuş büyük bir fırsattır. Fırsatı değerlendirmeliyiz.
Belki bir daha bu fırsatı yakalayamayız.
Geçen sene bu günleri yaşayıp, bugün aramızda olmayanlar yok mu?
Günahlardan pişman olarak kendimize yeni bir rota çizelim. Günahın, düşmanlığın, azgınlığın, zulmün sonu ve faydası yok. Sonu hüsrandır, pişmanlıktır. Gelin tez elden kendimizi sorgulayalım. Fırsatı tepmeyelim.
Nefis muhasebesi yapalım. Bol bol dua edelim. Kaza namazı kılalım. Hastaları ziyaret edelim. Küsleri barıştırıp kalbimizi açalım. İyi işlere devam edelim.
Borçlulara yardım edelim. Mazlumun yanında olalım. Yara saran el olalım. Zalimin yüzüne haykıralım. Karanlık sayfaları yırtıp, yeni aydınlık, temiz sayfa açalım.
Hepinizin üç aylarını kutlarım. Rabbim her daim yanınızda olsun.

* * *
DİYANET'E BİR ÇAĞRI
Son umre ziyaretimde umreye gelen vatandaşlarımıza dikkat ettim. Özellikle de taşradan gelen hacı teyzelere ve hacı amcalara. Bir kısmı son derece yoksul. İmkânları kısıtlı. Bir meşrubat alacakken bile, onlarca defa düşünüp öyle karar veriyorlar. Belli ki paraları az. Gelmişler ama. Gönülleri, Mekke ve Medine aşkı ile dolu. Belli ki Mekke ve Medine için yıllarca gözyaşı dökmüştür. İmkânını bulunca da umreye gelmişler. Belki de bu yolculuk için yıllarca beklemiş. Belki de borca girmiş öyle gelmişler.
Bunlar gelebilenler. Ya gelemeyenler.
Ya Mekke ve Medine aşkı ile yanıp duranlar.
Ya, ey Rabbim, Kâbe'yi bana göster, ertesi gün ise canımı al diyen teyzelerimiz, annelerimiz az mı? Her hac ve umre mevsiminde, gazetelere yansıyan umre haberlerine, televizyonlarda gördükleri Kâbe, tavaf, Medine kısacası Hac görüntülerine bakıp bakıp ağlayan gönlü yanık teyzelerimiz ne kadar çoktur biliyor musunuz?
Bana e-mail gönderip de; yaşlı ve hasta annemi umreye göndermek için fazladan çalışıyorum. Ne olur biraz katkıda bulunun da anneme son günlerinde bir umre hediye edeyim diyen o kadar insan var ki! Tahmin edemezsiniz.
Son umre yolculuğumda bunları düşündüm. Bu insanlarımız için bir şeyler yapamaz mıyız? Ömrünün son zamanlarında gönlü bu topraklar için yanan ve imkânı olmayan bu amcalarımıza, teyzelerimize bir şeyler yapamaz mıyız?
Aklıma geleni, içime doğanı sizinle paylaşmak istiyorum. Seslice düşünüyorum.
Çağrım Diyanet'e. İlgili makamlara.
Bildiğim kadarıyla Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl Mekke ve Medine'de hac ve umre dönemleri için on binlerce insanımıza yetecek miktarda mevsimlik otel odaları kiralıyor. Bu odaların parası ödeniyor.
Dolsa da, dolmasa da bir şey değişmiyor.
Bazen ara dönemlerde bu mekânlar boş durabiliyor. Veya en azından bir kısmı boş duruyordur. Teklifim şu; Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre organizasyonlarından mutlaka ciddi bir miktar gelir elde ediyor. Bu gelirin, Diyanet Vakfı'nca doğru ve iyi yerlere harcandığından hiç şüphem yok. Ama acaba bu gelirin bir kısmı, hiçbir imkânı olmayan bir kısım insanlarımızın umreye gönderilmesine ayrılamaz mı? Bu konuda Diyanet oradaki müsait otel odalarıyla, Türk Hava Yolları uçaklarındaki asgari fiyat anlayışıyla her yıl birkaç bin insanı umreye gönderseler ücret almadan. Gözleri yaşlı, içi kıpır kıpır olan, Medine ve Mekke aşkıyla yanan binlerce insanın rızasını ve duasını almaz mıyız?
Kurumlar arası ciddi bir dayanışma ile bu konudaki maddi yükün aşılabileceği kanaatindeyim.
Birçok yaşlı insanımıza ömürlerinin son döneminde verebileceğimiz en güzel hediye olur bu yolculuk. Hele böyle bir irade kullanılsın, o zaman insanımızın nasıl karşılık vereceğini göreceksiniz.
Benim bahsettiğim bu proje sadece birkaç insanın gönderilmesi anlamına gelmiyor elbette. İnsanımızın onurunu zedelemeden, en çok hak edeni doğru tespit ederek, başkasının parasına ve sadakasına muhtaç etmeden, yapılacak bu hamlenin dönüşü dua olabilir ancak. Bu işi yapacaksanız, sırf Allah için yapacaksınız. Sırf Allah bilsin ve Allah razı olsun.
Güneydoğu'dan -Karadeniz'e, İç Anadolu'dan Marmara Bölgesi'ne, tüm ülkemize yayılacak bu "Manevi hediye", inanıyorum ki az bir gayretle hayata geçirilebilir.

* * *
Bir dua
Seyyidü'l İstiğfar
Allahım! Sen benim Rabbimsin. İbadete layık Sen'den başka ilah yoktur. Beni, Sen yarattın. Ben Sen'in kulunum. Ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ duruyorum. Gücüm yettiğince, işlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana lütfettiğin nimetleri, Yüce huzurunda minnetle anarım. Günahlarımı itiraf ederim. Beni affet. Şüphesiz, günahları Sen'den başka affedecek yoktur.

* * *
Bir hadis
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; "Bir Müslüman, abdest alırken yüzünü yıkadığı zaman, iki gözü ile yaptığı günahları su ile akıp gider. Ellerini yıkadığı zaman, elleri ile yaptığı günahlar su ile akıp gider. İki ayağını yıkadığında da ayakları ile yapmış olduğu her bir günah, su ile akıp gider. Böylece o kul, küçük günahlarından ve hatalarından temizlenmiş olarak ortaya çıkar." (Müslim, Tahare: 32; Tirmizi, Tahare: 2)

* * *
SORULAR
* S.1.) Regaip gecesi veya beraat gecesi namazı var mı?
- Bu gecelere ait özel bir namaz muteber hadis kitaplarında geçmiyor. Gerçi bazı rivayetlerde bazı namazlardan bahsediliyor. Bu nedenle de bazı fıkıh kitaplarında bu gecelere ait bazı namazlardan bahsediliyor. Ancak bizim tavsiyemiz; bol bol kaza namazı kılmanızdır. Nafile namazlarıyla da meşgul olabilirsiniz.

* S.2.) Evlilik kader midir?
- Kader demek; Yüce Allah'ın geleceği, daha o dönem gelmeden bilmesidir. Biz Yüce Rabbimizin bu ilmine kader diyoruz. Yüce Allah'ın bunu bilmesi, sizi o işi yapmaya zorlamaz. Yani siz kaderimizde böyle yazıyor diye o işi yapmıyorsunuz; sizin, zamanı gelince böyle yapacağınız zamanından önce Allah tarafından bilindiği için kaderinize yazılıyor. Elbette bu anlamda evlilik kaderdir. Ama tercih sahibi, karar mercii sizsiniz.

* S.3.) Spiral taktırmak günah mı?
- Gebeliğe engel olmak için spiral taktırmak caizdir.

* S.4.) Eşim Yüce Allah'a ve kitaba ağza alınmayacak söz söylese nikâhımızın durumu ne olur?
- Eğer eşiniz -aklı başındayken- ne dediğinin farkında olarak ve söylediği sözün nereye gittiğini bilerek kasten Yüce Allah'a ve Kuran-ı Kerim'e dediğiniz anlamda küfür sözü söylerse (söverse) dinden çıkar. Ve dini nikâhınız elbette düşer. Tekrar tevbe edip imanını ifade etmesi, şehadet kelimesi getirmesi gerekir. Nikâhınızı da -bazı alimlere göre- tazelemeniz gerekir.

* S.5.) Bu dönemin en büyük mürşidi kimdir?
- Bu soruların cevabı ancak Yüce Rabbimizin katındadır. Kimin manen büyük olup olmadığını bilen ve takdir eden ancak Yüce Allah'tır. Bunun dışındaki kulların bu konudaki sözünün bir itibar ve değeri yoktur. Zahiren -dıştan bakıldığında- bir kıymet ifade etmedi sanılan birisi Yüce Allah'ın katında çok kıymetli olabilir. Veya zahiren çok büyük olduğu sanılan birisi Yüce Allah'ın katında hiçbir kıymet ifade etmeyebilir. Bunu biz bilemeyiz. Karar ve ilim makam Yüce Rabbımızdır.