Tarihi 9 Temmuz 2015

Kim Allah'ın taksimatını beğenmez?

Efendimiz (sas): "Haset, ateşin odunu bitirdiği gibi insanın yaptığı bütün güzel amelleri yakar bitirir." buyurur.

Haset eden adam Allah'la kavgalı adamdır. Çünkü Allah'ın taksimatını beğenmez. Bu yüzden de huzur bulmaz ve devamlı Allah'la didişir adeta. Bak dikkat et.
Haset, ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi insanın iyi amellerini de aynen böyle kül edip, yer bitirir. Ramazanın son günlerindeyiz, aman dikkat; iyi amellerimizi kül etmeyelim.

HASET ŞEYTANİDİR
Kıymetli dostlar, insanın bütün yaptığı amelleri âdeta yakıp kül eden, nefsimizin bu kötü huyunun hikayesi ilk insanlığa kadar dayanmaktadır. Hepimiz biliriz Hz Adem (as)'ın oğulları Habil ile Kâbil'i. Hatırlarsınız Kâbil Habil'i şeytanın vesvesiyle öldürmüş böylelikle ilk katil olmuştur. Peki bunu niçin yapmıştı? Allah'ın kendi hakkında ki taksimatına rıza göstermeyip kardeşini kıskandı, onun eriştiği nimetleri çekemedi. "Onda oluyor, niye bende olmuyor?" Hadi bu kadarla kalsa iyi "Madem ben de yok, onda da olmasın" diyecek kadar azıttı.
En sonunda da haset ettiği kardeşini fırsat elinde olduğu için öldürdü. Öldürmekle öyle bir çığır açtı ki; insanlık tarihi boyunca, dünyanın neresinde olursa olsun haksız insan öldüren kişilerin yaptığı günahtan bir misli de Kâbil'e gidiyor.
Kötü bir çığır başlattı. Cahil cesur olur derler ya, insan günahta cesur olmamalı. Çığır açmakta o kadar fazla sevdalı o kadar fazla heyecanlı olmamalı. Açtığı çığırın nereye götüreceğini bilmeli. Ağzını açarken de dikkat etmeli.
Haset denildiğinde ilk aklınıza şeytan gelsin. İnsan olarak ise; ilk kıskanan, ilk haset eden ve ilk katil denildiğinde aklınıza Hz Adem (as)'ın oğlu Kâbil gelsin.

HASET CANA KASTETMEKTİR
Kıskançlık senin şartların oluşmadan, sana kudret verilmediği hâlde kendi çapında yaptığın şeytanlıktan ibarettir. Ama haset öyle değildir.
Haset bir insanın canına kastetmektir. Allah bize kudret verseydi, muktedir olduğumuz yani istediğimiz an, şu kudrette bir adamı devirebileceğimizi bilseydik rahatlıkla bu parmağı oynatırdık. Ama Allah o fırsatı vermedi.
Bir adamı öldürme teşebbüsünden farksızdır haset; bozgunculuktur.
Yeryüzünde fesat çıkartmanın en kestirme yoludur. Bir insanı öldürdüğünüzde onun kalbi, kanı durdu zannedersiniz. O katil vakasıyla beraber o kan canlanır. O kan sahibinin kanını bulana kadar yürür. Yüz yıl da gitse bulur, iki yüz yıl gitse de bulur. Bu dünya da olmadı mı, ahirette o kanı içerler, cana kıyanlar, kan dökenler.

CAN YAKANIN CANI YANAR
Dostlar, bu değişmez bir kâidedir; ah alanlar muhakkak hesap verecekler. Kim can yaktıysa canıyla bunun hesabını verecektir.
O can sahipleri haklarını helal etmedikçe, o canın sahibi olan Allah merhamet etmedikçe, muhakkak can çekişecektir. İşte o can yakanları yakmak için, ahirette cehennem olacaktır.

Cennet cehennem denildiğinde yüzümüzü buruşturuyoruz ama ya olmasaydı?.. Cennetle, cehennem olmayaydı bugün birçok insan ibadet yapmazdı. Birçok insan da rahatlıkla günah işlerdi, insanların kanına girerdi.
Şu anda yarım yamalak imanımızla bile Allah'a çok şükür kendimizi tutabiliyoruz. Ya olmasaydı kimin kime gücü yeterse... Artık gerisini varın siz düşünün.

HASET BÜYÜK BELADIR
Ahmed er-Rıfâî Hazretleri; "Haset edene en güzel ceza hiçbir şey yapmamak yolunda devam edip gitmektir.
Çünkü haset kendi kendini yer bitirir. Ayrıca ona düşmanlık yapmaya, ayrıca ona savunma yapmaya hiç gerek yoktur
"
diyor. Haset büyük bir beladır ve tedavi edilmesi gerekir.
Çocuklarınızı yetiştirirken ne aile içersinde ne komşularıyla ne sınıftaki çocuklarla o çocuğu kıyaslayarak kıskanç yetiştirmeyin. "Oğlum herkesi geçersin, kızım bak sen çalış ki bütün arkadaşlarını geç." Bu söylenir mi çocuğa? Niye kurguluyorsun? Şu üç ya da dört sene çocuk pekiyi alacak diye çocuğun ahlâkını niye mahvediyorsun?
Çocuklarımızı kıskandırarak kıskançlıkla hedeflere koşturmayalım.
Bugünün batısı gibi çocuklarımızı sırtlanlar gibi birbirini yemeye yönelik "o bunu yapıyorsa biz de bunu yapalım." şeklinde birbiriyle mukayese ederek yetiştirmeyelim.

HASET, İNSANI İMANIYLA KARŞI KARŞIYA GETİRİR
Haset ve kıskançlık da, Allah'a karşı duygularınızı örseliyor, imanla sizi karşı karşıya getiriyor, sizi iman tarafına değil de imanın karşı tarafına doğru çekiyorsa bu çok tehlikeli bir kıskançlıktır.
Dostlar, Efendimiz (sas)'in Mekkeli müşriklerce kabul edilmemesindeki en önemli faktörlerden birisi neydi? Peki ya; ehli Kitap" olarak bilinenlerin onlara İslâm'ın, Hz. İsa(as)'ın, Musa (as)'ın hakikatini anlatacak olan Efendimiz (sas)'i kabul etmemesinin sebeplerinden birisi neydi? Bu iki sorunun da cevabı çekememezlikti, hasetti, kıskançlıktı.
Ebû Cehil'in sözüne bak şimdi; "Hiç şüphesiz peygamber. Ama nasıl olur da Abdullah'ın yetimine peygamberlik gelir! Ben Mekke'nin emiriyim, en şerefli adamıyım. Peygamberlik bana gelmeliydi." diyor. İşte haset! Sonra, ehli kitapta olanlar da diyor ki; "Ya nasıl olur da, İsmail'in soyundan gelir?
Benî İsrail'den peygamber gelmesi lazım. Bizden gelmediği için kabul etmiyoruz."
diyorlar. Bak taassub, haset!
Demek ki, haset ve kıskançlık insanı imanı karşısına getirdiği an iş felakettir
Hasette, imanla karşı karşıya gelmenin bir ölçüsü de şu arkadaşlar; bir nimeti başkasına yakıştıramamak onda olmasına asla tahammül edememek ve hatta o nimetin ondan gitmesini istemek, bu isteği için de onun hakkında iftira etmek, gıybet etmek, dedikodu yapmak, ona her türlü fırsatta kötülük yapmaktır. İşte bu sizi imanla karşı karşıya getirir.
Hased ve kıskançlık bir başkasında olan nimetin gitmesini istemektir. Hatta o nimetin gitmesini fiilen, sözle, iftirayla, gıybetle, türlü türlü kumpasla artık nasıl yaparsa ona yakıştıramamak ve onda olmasını istememektir. Hatta ve hatta kendisine zarara uğratmak pahasına olsa kendisine kıymak, kendisine hakaret edilmesini bile göze alsa ille de o adamdan gitmesini ister. Kardeşim böyle düşünmek Allah'ın taksimatına razı olmamaktır. O adam da o nimeti istemiyorsun. Kim verdi ona bu nimeti?
Allah! O zaman sen Allah taksimatına karşı çıktın, razı değilsin ondan. Hâşâ Allah'a iş öğretiyorsun.
Bu basit bir günah değil. Bak işte şeytanın Âdem'i kabul etmeyişi gibi bir şey. Ebû Cehil'in Efendimiz (sas)'i kabul etmeyişi gibi bir şey.
K
âbil'in Habil'i öldürmek istemesi ve öldürmek gibi bir şey... Sen taksimata niye karışıyorsun?

"ONA VERECEKSE, BANA DA VERMESİN!"
Mesnevî'de şöyle bir kıssa geçer.
Hatta bu kıssayı İsmail Hakkı Bursevî de zikreder.
Adamın biri Hz Musa (as)'ın yanına gelip ona: "Ya Musa sen peygambersin, senin duan kabul olur. Benim bir tane öküzüm var.
Onunla tarlayı sürmek zor oluyor.
Şöyle iki tane olsa da sabanla rahat sürsem şu tarlayı." der. Allah Teâlâ'yla konuşmaya mülâki olduğunda -Allah Teâlâ tabii ki bu konuşulanlardan haberdar ama biz öğrenelim diye peygamberini, meleklerini konuşturur- Hz Musa (as) huzurullaha çıktığında: "Ya Rabbi, Sence malumdur adamın biri böyle böyle bir şey istedi huzurunda zikredilmez ama peygamberim, elçiye de zevâl olmaz." diyerek adamın isteğini Hz Allah'a arz eder. Cenâb-ı Hakk: "Git söyle, Rabbim duanı kabul etti, de.
İstediğini kabul etti ama bir şartla; yandaki komşuna da bir tane vereceğim."
Musa (as) buna pek bir mâna veremez ama gider adama bunu söyler: "Allah duanı kabul etti, sana bir öküz, komşuna da bir tane öküz verecekmiş." Adam: "Ne! Komşuma da mı! İstemiyorum, ya Musa! Bana da vermesin ona da vermesin!" der. Hz Musa (as) adamın bu cevabına çok şaşırır ve: "Adam sen delirdin mi!?" der. Bu kez adam: "Ya Musa rica ediyorum Rabbinle konuşursan söyle, şu an bende olan öküzü de alsın, yeter ki komşuma vermesin." diyerek feryad eder. Meğer adam hasetten geberiyormuş, kendi kendini yer bitirirmiş. İşte bu neyi gösteriyor bize? Hasetçinin başkasını azad etmesine lüzum yok, kendi kendini
yer bitirir.


AYET-İ KERİME
"De ki: Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım, yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden." Felak: 1-5

"Onlar ki hem kıskanır cimrilik ederler hem de herkese cimrilik tavsiye ederler, ve Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği nimeti gizlerler. Biz kâfirlere
alçaltıcı bir azap hazırladık." Nisa: 37

HADİS-İ ŞERİF
"İki kişiye karşı hased câizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kur'ân-ı Kerim'i nasib etmiştir, o da onu, gece ve gündüz boyu ikâme eder. İkincisi de o kimsedir ki, Allah Teâlâ ona mal vermiştir de o da gece ve gündüz (hak yolda) infâk eder." Buhârî

"Her hata ve günahın esası olan şu üç şeyden korunun: Kibirden sakının; çünkü şeytanı Adem'e secde etmemeye sevk eden kibirdi. İhtirastan sakının; zira Adem'i cennette ağaçtan yemeye sevk eden hırstı. Hasetten de sakının; çünkü Adem'in iki oğlundan birini, öbürünü katletmeye haset sevk etmiştir." İbni Asâkir


SORDUM-ÖĞRENDİM
Karımı kıskanmam şeytanî mi?
İnsanlar da normal şartlarda kabul edilebilir bir kıskançlık olmalı. Ama bunun bir ölçüsü vardır. İnsanın kocasını veya hanımını kıskanması da onun hayatını zehir etmeden, onun hayatını muhafaza etmek ve aralarındaki ilişkinin sıhhati için şarttır. Bugün psikologlar bile bunu söylüyor.

DUA
Efendimiz (sas)'in Duası:
"Rabbi edhılnî müdhale sıdkıvve ahricnî muhrace sıdkıvec'allî milledünke sültânen nasîra." Isrâ, 80 "Rabbim! Gireceğim yere doğrulukla girmemi sağla, çıkacağım yerden de doğrulukla çıkmamı nasip et ve benim için kendi katından yardım edici bir kuvvet ver." Âmin.