Tarihi 16 Temmuz 2015

Fitrelerinizi unutmadınız değil mi?

Kıymetli dostlar olur insanlık hâlidir; iş, güç, verdim, veriyorum derken unutulabilir, Fitre'lerinizi Bayram Namazı'ndan evvel ihtiyaç sahiplerine ulaştırmayı ihmâl etmeyin!

Kıymetli dostlar, bir Ramazanı Şerif'i daha tamam etmek üzereyiz.
Bir tarafta her anı rahmet, bereket ve kolaylık olan bir ay gidiyor diye mahzunuz, diğer tarafta cehennemden âzad olduk, Allah'ın mağfiretine erdik, cennetine girdik inşallah diye mesut... Ramazan Ayı'nın bu son gününde, bu ay muhakkak yapılması gereken, bu aya özel bir ibadet olan Fıtır sadakasında bahsedeceğiz. Olur da işin, gücün arasında vermeyi unutanımız vardır belki, bu vesile ile hatırlamış olur.
* Ramazan bayramının dini ıslahattaki tam tâbiri yani Arapçası "Îyd-i Fıtır" fıtır bayramıdır.
* Hatta fitreleri hesap ettiniz mi, fıtır sadakalarınızı verdiniz mi? diye söyleriz.
Fıtır sadakası vermek dinen vacibdir ve fitrelerimizin bayram namazından evvel verilmesi lazımdır. Bu sadaka, Ramazan'da verildiği için adı fıtırdır. Fıtır, bize fıtrat kelimesini çağrıştırır. Ramazan insan fıtratındaki güzellikleri ortaya çıkartan bir mevsimdir. İşte o yüzden Îyd-i Fıtır diyoruz veya denilmiş, Allâhu a'lem.

FİTRE KİMLERE VâCİBDİR?
* Fitre vermek için şart olan: Müslüman olmak, hür olmak ve aslî ihtiyaçlar dışında nisab miktarı mala sâhip olmaktır.
Akıl ve bülûğ fitrede şart değildir. Zengin akıl hastalarının ve çocukların fitreleri, velileri tarafından verilmelidir. Fitre vâcib olduktan sonra nisab miktarı olan mal telef olsa bile, fitrenin ödenmesi şarttır.

* Fıtır sadakası ile yükümlü olmak için bulunması gereken nisap miktarı malın "artıcı" özellikte olması ve üzerinden "bir kameri yıl" geçmiş olması gerekmez.

* Bir kimse kendisi ve kendi velayeti altında olan bakmakla mükellef bulunduğu kimselerin fitresini de vermekle yükümlüdür.
Buna karşılık kişinin, bakımını üstlendiği kişiler de olsa, ana babası, büyük çocukları, karısı, kardeşleri ve diğer yakınları için fitre ödemesi gerekmez.
Fakat vekaletleri olmadığı hâlde bunlar için ödeme yapsa geçerli olur.

NE ZAMAN ÖDENMELİDİR?
* İmam Ebû Hanife'ye göre; Fitre, Ramazan bayramının birinci günü sabahı, fecrin doğuşundan itibaren vâcib olur.
Fitreyi vermenin müstehab olan şekli ise, fecrin doğuşundan itibaren namazdan çıkmadan önce fakirlere verilmesidir.
Fakat fitrenin bayramdan birkaç gün, hatta birkaç ay önceden verilmesinde de bir beis yoktur. Böylece fakirlerin bayram ihtiyaçlarını önceden karşılamaları, noksanlarını telâfi etmeleri sağlanmış olur. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.

* Ramazan bayramının birinci günü fecrin doğuşundan evvel vefat eden veya fakir düşen kimseye fitre vermek vâcib olmaktan çıkar. Fecrin doğuşundan sonra vefat eden zengine ise, fitre vâcibdir ve mirasından ödenir.

* Nisab miktarını bulan mal, fitrenin vâcib olmasından sonra, ödenmeden telef olsa, o kişinin üzerinden fitre kalkmaz, yine vermesi gerekir.

* Fitre Nasıl Ödenir? Bir kimse fitresini bir fakire verebilir. Fakat bir fitre bölünerek birkaç fakire verilemez. Birkaç kimse fitrelerini birleştirip tek bir fakire verebilirler. Fitreler bulunduğumuz yerin ihtiyaç sahiplerine verilmelidir. Başka yerlere gönderilmesi mekruh olarak görülmüştür.

Fitre ile Zekât Arasında Bir Fark Var mıdır? Vardır. Zekât verecek zengin için, nisab miktarı tutarında bir mal, bir yıl elde bulunmalıdır. Fitrede ise, bu şart yoktur. Fitrenin verileceği en son gün bile, nisab miktarı mal eline geçse, kendisine derhal fitre vâcib olur.

* Bir özürden dolayı Ramazan orucunu tutamayan kimseden fitre düşer mi? Hayır, fitre düşmez. Onların da bu vâcibi yerine getirmeleri icab eder. Fitrenin rüknü temliktir, yani sahip olmaktır.
Fitreyi fakirin mülkiyetine geçirmeden fitre ödenmiş olmaz.

* Fitre Kimlere Verilir? Kişi, bakımıyla yükümlü olmadığı akrabalarına (bunlara bakıyor olsa bile), bakıma muhtaç talebelere, bunlara bakan vekillerine, kısacası muhtaç olan akrabaya, komşuya ve ihtiyaç sahibi her Müslümana zekat ve fitresini verebilir. Sadaka-i Fıtır'ı muhakkak ihtiyaç sahibi bir kimseye vermek gerekir. İhtiyaç sahibine ulaştırması için bir kurum vekil tayin edilebilir.

* Fitre kimlere verilmez? Fitreyi aralarında evlilik veya babalık - oğulluk ilişkileri olanlar birbirlerine veremezler.
Meselâ bir kimse fitresini fakir olan kocasına veya babasına veya oğluna veremez.
Fitre, İslâm memleketlerinde yaşayan gayr-ı müslimlere verilebilir ama küfür diyarındaki gayr-i müslimlere verilemez.
Fitre cami yurt hastane gibi kurumların yapımı için verilemez. Çünkü fitrede temlik yani sahiplik şartı vardır.

* Fitre ne kadar verilmelidir? Fitre; bir kişinin en az bir günlük gıda ihtiyacını karşılayacak miktarda olmalıdır.
Malumunuz her yerin yaşam şartı bir olmadığı için, fitre olarak verilecek rakamın tespiti de o yere göre farklılık göstermektedir. Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenen bu seneki rakam, kişi başı en az 11 lira 50 kuruştur.
Bu rakam en alt seviyeyi gösterir.

* Fitre miktarı nasıl belirlenir? Kişi kendisi ve ailesi için günlük olarak dışarıya gittiğinde en az ne kadar harcıyorsa vereceği fitre miktarı da o kadar olmalıdır. Kişi başına 50 lira harcıyorsa fitre olarak da 50 lira vermesi gerekir. Diyanetin belirlediği rakam asgaridir. "Ben ne yapayım, Diyanet o kadar belirlemiş." gibi, verdiği üç kuruşu da berbat edecek türden bir kurnazlığa girmemek gerekir.

BİZİM BAYRAMIMIZ GÜNAHSIZ GEÇEN GÜNÜN AKŞAMIDIR
* Kıymetli dostlar, Hz. Ali Efendimiz'in bir sözü vardır: "Bayram demek yeni elbiseler giymek demek değil, güzel kokular sürmek değil, affolunduğun müjdesini almaktır. Elbise giymekse "libasü't-takva" takva elbisesi giymektir."

* Allah için helâlden bile elini çekerek; "Yâ Rabbi haram şeylere elimi uzatmak ne ki, Senin rızanı kazanmak için helâle bile uzatmam ben o eli!" diyerek takva elbisesini giymek. Ah, o elbise üzerimize otursa!.. Hz. Ali (kv) Efendimiz ne buyuruyor: "Bizim bayramımız, günahsız geçen günümüzün akşamıdır." diyor.

* Ârifler, Ramazan Bayramını Allah'ın cennetine girmek şeklinde tâbir ediyorlar. Kurban Bayramını da Allah'ın cemâlini görmek gibidir, diyorlar.

* Gönenli Mehmet Efendi (ks) derdi ki: Allah bir kuluna mağfiret etmek istediğinde, "Sorun!" der, meleklerine, "Dağlara taşlara bakınca bunların sahibi Allah diye içinden geçirdi mi?" Kul, "Evet Yâ Rabbi, geçirdim." der ve cennete girer.

* Allah "erhamürrahimin"dir, merhamet edicilerin en merhametlisidir:
O'ndan sonra Efendimiz (sas) sonra diğer peygamberler sonra mürşidler sonra da anneler gelir. ? Hocam: "Evladım Allah, baha Allah'ı değil bahane Allah'ıdır. Kişi her şeye rağmen cehenneme girerse zoru başarmış olur." derdi. ? Oruç bitti diye bayram etmeyiz biz. "Yâ Rabbi! Sen bana bu günleri, rahmeti bereketi nasip ettin, umut ediyoruz ve ümit ediyoruz ki bu kadar güzellikleri bahşeden Allah olarak Sen bana mağfiret ettin." diye düşünerek bayram ederiz.

BAYRAM GECESİ NE YAPMALIYIM?

* Dostlar, bayram gecesi duaların kabul olduğu gecedir.
Bu geceyi ıskalamayın, alışveriş ve temizlikle vakit geçirmeyin.
Bayram gecesinde yapabileceğiniz en güzel şey ibadettir, bir saatinizi ayırın hiç olmazsa.

* Bu gece bol bol tövbe edelim; birbirimize Allah için dua edelim. İnanınki bayramımızın tadı daha farklı olur. Kılabiliyorsak tesbih namazı kılalım. Bu gece bir günlük kaza kılınabilir. Bir saat Kur'ân-ı Kerim okunabilir.
Kıbleye doğru dönüp yüz salât u selâm getirilebilir.Yatsı namazında cemaatte olalım Teravih bitti diye gitmemezlik yapmayalım.
Sonra bayram namazına hangi yüzle gideceğiz, "Dün akşam neredeydin?" demezler mi?

Teravih kılmadınız, oruç tutmadınız yine de bayram namazına gelin. Bayramda küs olsak da akrabalar muhakkak ziyaret edilmeli. Cenâb-ı Hakk bizleri yüzümüzde namazın, ibadetlerin sürmesiyle, makyajıyla bayrama erdirsin, Allah'ın cemâliyle bayram edenlerden eylesin.

***
Evliyaullahtan Abdullah oğlu Salih (ks) bayram günü, bayram namazından evine döndüğünde, uzun uzadıya ağlar, müteessir olurmuş. Bu hüznünü görüpte, sebebini soranlara; "Rabbim bana oruç tutmamı, namaz kılıp zekat vermemi emretti. Ben de, oruç tuttum, namaz kıldım, zekat verdim. Acaba Rabbimi razı edebildim mi? Bu yaptığım ibadeti ve benim kulluğumu beğenip kabul buyurdu mu ?" dermiş.

"Bugün, bayram ve sürûr günüdür, mahzun olma!" diyene de; "Benim bayramım bu gün değil; Rabbimin benden razı olduğu gündür." dermiş. Onun, Mescidde dâima kenarda oturmasının sebebini soranlara; "sâiller, dilenciler kenarda oturur, ben de Rabbimin sâiliyim, dilencisiyim." dermiş.

AYET-İ KERİME
* "Eğer siz aranızda dost olmazsanız yeryüzünde kargaşalık, fitne ve büyük bozgun çıkar." Enfâl: 73

* "Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah, size âyetlerini böyle açıklar ki, doğru yolu bulasınız." Âl-i İmran: 103


HADİS-İ ŞERİF
* "Oruçlunun boş, çirkin ve ölçüsüz sözlerden temizlenmesi ve fakirlere bir azık olması için fıtır sadakasını emretti. Kim bunu bayram namazından önce öderse, o makbul bir sadaka olur. Kim de bayram namazından sonra verirse, o başka vakitlerde verilen sadakalardan birisi olur." İbni Mâce ?

* Hazreti Cabir (ra), Efendimiz'den (sas) rivayetle: Resûlu Ekrem Efendimiz bir gün bizlere şöyle buyurdular; "Ramazan Ayı'nın son gecesi olduğunda, semavat ve arz ve melekler, Ümmeti Muhammed'in musibetine ağlarlar." dediğinde, biz dedik ki; "Yâ Resûlallah! Hangi musibete?" Saadetle buyurdular: "Ramazan Ayı'nın gitmesi musibetine. Zira Ramazan'da dualar kabul, sadakalar makbul ve ecri kat kat, hasenata verilen sevap pek çok, azab ise kaldırılmış, günahlar af olmuş, hangi musibet Ramazan'ın gitmesi kadar büyüktür?"

SORDUM-ÖĞRENDİM
* Yurtdışında çalışan kişi fitresini nasıl hesaplar? Ülke ve bölgelere göre geçim standartları farklı olduğundan, sadaka-i fıtır mükellefinin, kendi bulunduğu yere göre tespit edilen miktarda sadaka-i fıtrını vermesi gerekir.

DUA
Efendimiz (sas)'in Duası:
* "Allahümme eınnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsnü ibadetike."

* "Allah'ım! Seni anmak, Sana şükretmek ve Sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et!" Âmin.