İddianamede Keynes'in, bir dönem aynı evi paylaştığı, FETÖ'nün İstanbul Üniversitesindeki akademik yapılanması davasında hüküm giyen ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eski danışmanı Fatih Gürsul, eski TRT Haber Kanal Koordinatörü Ali Ahmet Böken, FETÖ'nün "eski Ankara emniyet imamı" Kemalettin Özdemir, firari Tarık Toros'un da aralarında bulunduğu bazı isimlerle irtibatına yer verildi.
İddianamede, beyan ve tutanaklara göre, sanığın ilk olarak 1986-1987 yıllarında 8. sınıfta eğitim görmekte iken örgüt evlerine yönlendirildiği, Ankara'da üniversite okurken örgüt evlerinde belletmen olarak kaldığı ve "Tarık" kod adı verilerek TSK mahrem yapılanmasında öğretmen (grup abisi) görevini yürüttüğü anlatıldı.
Sanığın okulu bir türlü bitirememesi üzerine psikolojik sıkıntılar yaşamaya başladığı, sıkıntıların nedeninin örgüt olduğunu düşünmesi üzerine Eylül - Ekim 1997 döneminde o dönem adı "Tarikat", "Cemaat", "Nurcular" olarak anılan FETÖ aleyhine köşe yazıları yazan Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Hikmet Çetinkaya ile görüşerek örgütle alakalı bilgiler verdiği ve Çetinkaya'nın bunun üzerine 6 Ekim 1997 yılında köşe yazısında bununla ilgili yazı yazdığı kaydedildi.
İddianamede, bu durumun örgütü tedirgin etmesi üzerine şüphelinin bir müddet Ankara'da örgüte ait evlerde örgüt elemanlarınca saklandığı ve yaşamış olduğu psikolojik sıkıntılardan dolayı başarısız bir intihar girişiminde bulunduğu anlatıldı.
Bu olayların 28 Şubat 1997 postmodern darbesinden 3-4 ay öncesinde yaşanması nedeniyle örgütün kurmak istediği mahrem yapılanmasının ortaya çıkabileceğini düşünen FETÖ elebaşının tedirgin olduğuna yer verilen iddianamede, bunun üzerine o dönem TSK mahrem yapılanmasından sorumlu Murat Ceylan'ın olaya tanık olan Mehmet Candan ile birlikte sanığı İstanbul'da örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile görüştürdükleri anlatıldı.
Bu görüşmede örgüt tarafından vaat edilen yardımların yapılmaması üzerine sanığın diğer bilgileri ve isimleri de gazetelere vereceğini söylemesi üzerine 2-3 yıl daha Ankara'da kaldıktan sonra Türkiye'de kalmasının sakıncalı olduğu değerlendirilerek Amerika'ya gönderildiği ve Amerika'da eyalet sorumlusu "Selim" kod adlı Hüseyin Şentürk'ün sorumluluğuna verildiği kaydedildi.
SAVCILIK, "ŞÜPHELİ İFADESİNDE HER ŞEYİ ANLATMADI"
Sanığın 15 Kasım 2011'de Amerikan vatandaşlığını alarak aynı zamanda ismini David Keynes olarak değiştirdiği ve Amerika'da örgütle irtibatının devam ettiği bilgisi verilen iddianamede, Gülen'in talimatı üzerine "Tilki" lakaplı Atalay Candelen'in mesleki bilgisi, teknoloji şirketi imkanları ve örgütün desteğiyle ByLock isimli kriptolu yazışma programını örgüt için geliştirdiği, bu uygulamanın sunucuya bağlanabilmesi için alınan "bylock.net" uzantılı alan adının sanık David Keynes'in kimlik bilgileriyle mail hesabı kullanılarak alındığı ve alan adı ödemelerini de Keynes'in yaptığı kaydedildi.
Söz konusu programın örgüt üyelerine daha hızlı ulaştırılmasının sağlanması ve aynı zamanda bu uygulamanın herkese açık bir uygulama olduğu izlenimi verilmesi amacıyla Apple market (App Store) ve Google markete (Google Play) şüphelinin kimlik bilgileri ve mail bilgilerinin, isimleri üzerine oluşturulan mail hesaplarıyla yüklendiği aktarılan iddianamede, Keynes'in de örgütün ByLock sistemine dahil edildiği ve programın geliştiricisi Atalay Candelen'in yetkilisi olduğu Base Bilgi Teknolojileri adlı şirkete SGK kaydının yapıldığı dile getirildi.
İddianamede, şüpheli Keynes'in ifadesinin kısmi ikrar içerdiği ve örgüt içerisinde kod adı kullandığı değerlendirildiğinde örgütsel gizliliği haiz olduğunun anlaşıldığı da belirtilerek, "Şüphelinin ifadesinde her şeyi anlatmadığı, kendisini suçtan kurtarmaya yönelik beyanlarda bulunduğunun değerlendirildiği, zira Mehmet Candan'ın, FETÖ elebaşı ile İstanbul'da görüştüğünü beyan etmesine karşın Keynes'in bu hususta beyanda bulunmadığı, yine Mehmet Candan ve gizli tanık 'Karadeniz'in Keynes'in sahip olduğu bilgilerden dolayı Türkiye'de kalmasının sakıncalı görülmesi üzerine örgüt tarafından Amerika'ya götürüldüğünü beyan etmesine karşın kendisinin bu durumu kabul etmediği görülmüştür." görüşüne yer verildi.
Sanığın Atalay Candelen'e ByLock yüklemesi için kredi kartını kullandırttığı ve programın kullanımı için kimlik bilgilerini Candelen'e göndermesini beyan etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığına vurgu yapılan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Zira Atalay Candelen'in kendi iş başvurusu CV'sine eklemek için geliştirdiği bir programın başka bir kişinin kimlik bilgileriyle Apple markete yüklenmesinin beklenemeyeceği, çünkü bu durumda bu programın geliştiricisinin ve lisans sahibinin başka bir kişi olarak gözükeceği için CV'de kullanılamayacağının açık olduğu gibi bu durum sorulan şüphelinin bu durumu açıklayıcı geçerli bir cevap veremediği, yine Google markete programın yüklenilmesinde Apple markette olduğu gibi kimlik bilgileri istenilmemesine rağmen yine şüphelinin bilgileriyle alınan mail adresi üzerinden yüklenildiği, bylock.net alan adının yine şüphelinin kimlik bilgileri üzerinden alındığı ve ödemelerinin de her ay şüphelinin kredi kartından otomatik olarak yapıldığı anlaşılmıştır."
"TÜRK VATANDAŞLIĞI KİMLİĞİ YERİNE ABD KİMLİK BİLGİLERİ KULLANILDI"
Daha önce Amerika'da bulunmuş, teknoloji şirketi ortağı ve yöneticisi olan Atalay Candelen'in bu şekilde kredi kartının yurtdışı harcamalara açık olmamasının normal olmadığı kaydedilen iddianamede, tüm işlemlerde Keynes'in Türk vatandaşlığı kimliği yerine Amerikan vatandaşlığı kimlik bilgilerinin kullanıldığı aktarıldı.
İddianamede, programın yabancı menşeili bir programmış gibi gösterilerek, Türkiye'de örgüt için geliştirilmiş bir program olmadığı, global bir program olduğu izlenimi verildiği vurgulanarak, böylece program geliştiricisinin kimlik bilgilerine ulaşılmasının perdelenmesinin amaçlandığına vurgu yapıldı.