Tarihi 3 Temmuz 2015

Dua kulun Rabbiyle konuşmasıdır

Dua kulluk alâmetidir; kulun, kendisine Şah damarından daha yakın olan Rabbiyle, dertleşmesidir

Dua;
kulluk alâmetidir ve ciddi bir iştir, dua etmek. Benim hocam; "Dua ederken, adamdan kan çıkmalı, olmuyorsa gözyaşı çıkmalı, olmuyorsa ter akmalı." derdi. Laubâli bir şekilde dua yapmak olmaz. Birisi dese ki; "Bugün ettiğin dualar kabul olacak." Her zaman ettiğin gibi mi edersin o duayı?
Kıymetli dostlar, duada aslolan şey; o duanın rızaya uygun oluşudur.
Yani biz duayı Allah'ın rızası için ederiz.
Dua bile, Allah dua et dediği içindir. O yüzden duanın kendisi ibadettir. Allah'dan istiyorsun kulluğunu gösteriyorsun.
Bu sebepten, Allah Teâlâ'nın kuluyla konuşmasına vahiy; kulun Allah'ıyla konuşmasına dua denir.

"DUANIZ OLMASA NE İŞE YARARSINIZ!"
Allah Teâlâ, Furkan suresinde: "Ey habibim de ki, onlara; eğer duanız olmasaydı sizler Rabbimin katında ne işe yarardınız?" buyuruyor. Sizler dua ettiğiniz müddetçe Allah katında bir yeriniz olabilir; yoksa kulum diye ortada dolaşmayın, buyurmaktadır.
Duanız, yakarışınız, ibadet taatınız yoksa her türlü işi yapar pozisyonda olun; adınız Ahmet olsun, Mehmet olsun, o isme liyâkat ve Allah katında da bir yer tutmamış durumundasınız.
Tâbiri câizse, içtimaya katılmamış asker pozisyonundasınız. Firarda sayılıyorsunuz yani yok sayılıyorsunuz.

GÜNAHSIZ AĞIZLA DUA ET
İşte sahur vakti seher vaktidir ve dua vaktidir. Bu vakitlerde edilen dua muhakkak kabul olur. "Ahir zamanda kulların kendilerine ettiği dua reddolunacak fakat başkalarına ettiği dua asla reddolunmayacak" diye Efendimiz (sas) müjdeliyor bizleri.
Hz Musa (a.s)'ya Cenâb-ı Hakk buyurmuş: "Ya Musa duanın kabul olmasını istiyorsan günah işlememiş bir ağızla bana dua et." Hz Musa (a.s) mahcup bir vaziyette düşünmüş ve ellerini açmış: "Ya Rabbi ben sana nasıl dua edeceğim, ben kendimden emin değilim ki hiç günahsızım diyemem ki."
Peygamberler masumdur günah işlemezler. Zelle dediğimiz Allah tarafından sevk edilen bazı hâl ve davranışları olabilir ama günahkâr değillerdir.
Bakın peygamber ahlâkına; "Demek ki, kendisini günahkâr görmemek, benden iyi Müslüman mı var?" demek, hiç hoş değil. Koskoca Peygamber: "Yâ Rabbi, Sen bana günahsız ağızla Bana dua et dedin, nasıl edeceğim?" diye soruyor.
Cenâb-ı Hakk ilham eder Hz.Musa (a.s)'a: "Ya Musa başkasından dua istersin kendin için, ben onun duasını reddetmem"
Kardeşlerim, sizin ağzınız benim ağzım değil. Ben bu bedende, bu ağzımla hareket ediyorum ama o ağız, o nefes size ait. Siz bana dua ettiğinizde, kendi kabahatime bulaşmamış bir ağız, bana dua ediyor ve Allah da duayı kabul ediyor.

REDDOLUNMAYAN TEK DUA
Reddolunmayan tek dua, salât u selâmdır. Duanın başında ve sonunda salât u selâm getirerek iki selatu selam arasında yapılan dua reddolunmuyor. Aklı olan, zerre kadar imanı olan, Allah'a yakınlaşma derdinde olan varsa; ne yapsınlar ne etsinler hayatlarında salât u selâmı artırsınlar. Milyonlarca yıllık yolu yakın eder salât u selâm. E
Efendimiz (sas): "Selât u Selâmsız yapılan dua, öylece muallâkta bekler ne zaman ki salât-ü selam olur, dua o zaman semaya yükselir." buyurmaktadır.
Gönenli Mehmet Efendi Hazretleri beş dakika bile konuşacak olsa salât u selâm okurdu muhakkak. "Hadi bir selam verelim Hz. Peygambere, Allahümme salli ala seyidine Muhammed" derdi.
Kardeşlerim bakın namaz en büyük zikirdir. Allahümme salli, barik selât u selamlarını bazıları sırf namazda okuyor.
Bunu devamlı okuyun. Efendimiz (sas) yatmadan evvel okunmasını tavsiye buyurmuşlardır.
Efendimiz (sas)'in doğumuyla Ebu Leheb'in kölesini azat etmesinden dolayı azabı hafifliyorsa, senin muhabbetle salâvat getirmen kim bilir sana nasıl tesir eder. Hiçbir şey hissetmesen de, muhakkak tesiri olur de; gönül ver, etmiyorsa, otur ağla.
En cimri insan Allah Resulü'nün (sas) ismi geçtiği halde salâvat getirmeyen insandır. 10 kere geçti 10 kere salâvat getir. Muhakkak kulak da bunu duysun. Hangi müşkülümüz olursa olsun salât u selâm çekebiliriz. Her zikir kendi kafana göre çekilmez ama kelime-i tevhid ve salât u selâmın hiçbir yan tesiri yoktur.

DUA NE ZAMAN KABUL OLUR
Bir insan istediği kadar güzel dua ederse etsin, o dua ihlâsla yapıldığı zaman kabul oluyor. Rabbenâ dediğinde, gerisini ne desen kabul oluyor zaten. Yâ Rabbenâ! Yâ Rabbenâ İlle bir şey eklemeye de hâcet yok, sen içten yakarabiliyor musun, ona bak.

NASIL DUA ETMELİYİZ?
Dostlar, Allah, 'dua et' dedi, diye biz dua ederiz yoksa Allah'tan razı olmadığımız için dua etmeyiz. Bazen duayı öyle bir hâle getiriyorlar ki, sanki Allah memur, biz âmiriz. "Yâ Rabbi gelelim bizim çocuğun tahsiline; şunu şöyle yap, önümüzdeki sene ev alalım, havalar da iyi olsun..." şeklinde devamlı Cenâb-ı Hakk'a bir şeyleri tembih etme hâli var. "Ayakkabımızın bağı bile kaybolsa Allah'tan istemeyecek miyiz; her şeyimizi Allah'tan murad etmeyecek miyiz?"
Fakat burada kalbî bir edep lazımdır. "Yâ Rabbi, ben kulun olarak Sen'den razıyım hiçbir sıkıntım hiçbir şüphem yok. Ben Sen'den, Allah olarak razıyım.
Sen, 'dua et' diye buyurduğun için istiyorum, şunu da ver yâ Rabbi."
diyerek, kalbinden geçirerek dua etmek lazım.
Bu sebepten, biz duaya; "Elhamdülillâhi Rabbilâlemîn" diye yani hamd ederek başlarız. Hasta da olsak, boğazımıza kadar borcumuz da olsa, paramız da olmasa duanın kabul olma şartı, "Elhamdülillâhi Rabbilâlemîn"dir.
Yoksa, "Aman duam kabul olmaz, Elhamdülillâhi Rabbilâlemîn'i söyleyeyim de arkasından bütün şikâyetlerimi arz ederim." değil. O hidayet yolunu sana açan, duadır. Âmin
duanın mührüdür
Bazen de duayı, iyi bilen güzel dua eden birine ettiririz çünkü bir başlar duaya... Sonunda da "Efendimiz (sas)'in, "ümmetî, ümmetî" dediği günde bizi de ümmeti eyle!" der, coşkulu bir şekilde ve sende bir coşku uyanır, o coşkuyla Âmin dersin mühürlersin, o duayı. Âmin duanın mührüdür. Hz. Âdem (a.s)'den beri gelen bir esmadır.
Aynı zaman da duanın başı selâtu selamdır, duanın mührü de selât u selamdır. Uyanık âlimler duanın başında da sonunda da selatu selam çekmişler. İki kabul olunanın arasında dualar da kabul olsun diye.
Duanın kabul olması için; "Allah'a samimiyetle sadece Allah'tan karşılığını bekleyerek, beş vakit namaz kılan bir insanın, namazdan sonra ettiği dua muhakkak kabul olacaktır." buyuruyor, Efendimiz (sas). Başkalarından da dua iste.
Ama kabın olacak ki içine koyasın...

ZİKRULLAHTA GÖÇEN ŞEYHİN DUASI
Abdurrahman Hilmi Efendi isminde, 115 küsür yaşlarında zikrullahta göçen bir Halveti Şeyhi var. İstanbul'da medfun kendisi. Bu zât zikrullah halakasındayken "Ya Hayy! Hû Mevlam!" demiş, o şekilde kalıbı dinlendirmiş, yani âhirete zikir halakasında iken göçmüş olan bir zât.
Bir gün bir meclisde dua yapılması icab etmiş; Pir-i Fani bir zat, büyük, meşayihin de ulusu diye Hazreti kürsüye çıkarmışlar. Şeyh Efendi kürsüde sadece "Elhamdülillâhi Rabbilâlemîn" demiş, dalmış.
Meclisde bir sessizlik olmuş.
Cemaat birbirine bakıyor; Şeyh Efendi yaşlı ya, sanki unutmuş gibi bir hâl var, diye.
Şeyh Efendi, konuşmuyor; ne salât-u selam ediyor, ne de duanın devamı geliyor. Bazıları gülüşmeye başlamış.
Nihayet Hazret titrek ellerini, "Barigâh-ı İzzete" kaldırıp, semaya bakarak gözyaşlarıyla; "Yâ Rabbi şu kürsüye çıktım; dua etmek için aklıma bir şey getirmiyorsun, unutturdunuz.
Zaten bunlar da ne isteyeceklerini bilmezler."
diyerek cemaati göstererek duaya devam etmiş. "Yâ Rabbi, Sen de, fail-i muhtarsın, dilediğini yapansın, bildiğinden de şaşmazsın, bildiğin gibi de yapacaksın. Ben ne diyeyim?" demiş ve "el Fatiha" diyerek, aşağıya inmiş.
Dostlar, böyle dualar da var.
Dua etmeyi bilmek de bir hüner.
Dua mü'minin silahıdır, nasıl kullanılırsa öyle tecellî eder.

AYET-İ KERİME
"Allah Teâlâ buyuruyor ki: "Şayet kullarım, sana Benden sordularsa, gerçekten Ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O hâlde, onlar da Benim davetime koşsunlar ve Bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler."Bakara: 186

"Hâlbuki Rabbiniz: Bana yalvarın, dua edin ki size, karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip, yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir, buyurdu." Mü'minün: 60

HADİS-İ ŞERİF
"Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kaıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevî şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir. " Tirmizî

"Allah'a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah celle şânuhu (bu inançla olmayan ve) gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez." Tirmizî

SORDUM-ÖĞRENDİM
Ezan duasının dini hükmü nedir ve nasıl yapılır?

Ezandan sonra, Efendimiz (sas)'e salavat getirmek sünnet; vesile duasını yapmak menduptur.
Konu ile ilgili olarak Buhari'de yer alan rivayet şöyledir: "Her kim ezanı işittiğinde ardından; "Ey bu tam davetin ve kılınmak üzere olan bu namazın Rabbi olan Allah'ım!
Muhammed'e vesileyi, fazileti ihsan et. Bir de kendisine va'd ettiğin Makam-ı Mahmud'u verip oraya ulaştır." derse, kıyamet gününde benim şefaatim ona vacib olur." Ezanı duyanlar bu hadiste ifade edildiği şekilde ezan sonrasında dua ederler.

DUA
Hazreti Cüneyd-i Bağdâdî'nin Duası :
"Yâ Rabbi, benim Senden istediğimi değil; Senin benden murad ettiğini, Senden istemeye ve talep etmeye beni muvaffak eyle." Âmin.