Hedef Türk suları

Yahudiler, Türkiye'nin su kaynakları konusunda sürekli planlar yaptı... İsrail'in kurucusu Ben Gurion da bu konuda gizli çalışmalar hazırladı.

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 28 Ağustos 2010 Güncelleme 28 Ağustos 2010, 11:19
Hedef Türk suları

İÇİNDEKİLER


Hedef öncelikle Fırat ve Dicle olarak planlandı. Ancak bu sinsi plan, başarıya ulaşamadı...
Yahudiler, Türkiye'nin su kaynakları konusunda sürekli planları yenilemekte olduğu geçmişteki çalışmalardan biliniyor. İsrail'in kurucusu Ben Gurion da bu konuda gizli çalışmalar hazırladı. Hedef Fırat-Dicle... Ancak bu hiçbir zaman amacına ulaşamadı Yazar Roger Garaudy, İsrail'in 'kurtarılmış topraklar planı' konusuna şöyle değiniyor: Daha 1937'de Ben Gurion, İsrail'in sınırlarını Kitab-ı Mukaddes'ten bakarak çiziyordu. Ona göre İsrail toprağı beş bölümden meydana geliyordu: Litani'ye kadar Güney Lübnan. Bu bölüme Ben Gurion 'Batı İsrail'in kuzey kısmı' diyor. Güney Suriye, Ürdün, Filistin ki buna da 'İngiliz manda toprağı' diyor. Ve Sina. Ben Gurion, kuzey sınırının da Suriye'nin Humus şehri yakınlarından geçmesini istiyordu.

Zira (Tevrat'ın) 'Sayılar' kitabına göre (34/1-2-8), buranın 'Kenan' ilinin kuzey sınırı olması lazımdı. 'Kitab'a daha çok bağlı Siyonistler ise 'Hama' şehrinin bugünkü 'Halep' olduğunu ileri sürüyorlardı. Diğer bazıları ise bu şehrin Türkiye'de bulunduğunu iddia etmekteydiler... Haham Adin Shteinsalz, 'İsrail'in Kıbrıs adası üzerindeki tarihi hakları'ndan söz etmişti. 1956'da Ben Gurion, İsrail Meclisi'nde alkışlar arasında Sina'nın 'David ve Solomon krallarının krallığına ait' olduğunu ilan etmişti..."

DÜNYA KRALLIĞI

Vaat edilmiş toprakların sınırlarını belirten Tevrat ayetleri şu şekildedir: Mısır ırmağında büyük ırmağa Fırat ırmağına kadar bu diyarı. Ve Kızıl Deniz'den Filistinliler'in denizine kadar ve çölden ırmağa kadar sana hudut koyacağım. Mısır ırmağında büyük ırmağa Fırat ırmağına kadar bu diyarı. Ve Kızıl Deniz'den Filistinliler'in denizine kadar ve çölden ırmağa kadar sana hudut koyacağım, çünkü memleketin ahalisini elinize vereceğim. Sınırınız çölden ve Lübnan'dan, ırmaktan, Fırat ırmağından garp denizine kadar olacaktır. "Ve Kızıl Deniz'den Filistinliler'in denizine kadar ve çölden ırmağa kadar sana hudut koyacağım, Theeodor Herzl (1887) : Kuzey sınırlarımız Kapadokya'daki (Orta Anadolu) dağlara kadar dayanır.
Güneyde de Süveyş Kanalı'na. Sloganımız, David ve Solomon'un Filistini olacaktır"demiştir.
David Ben Gurion (1948) : "Filistin'in bugünkü haritası İngiliz manda yönetimi tarafından çizilmiştir. Yahudi halkının gençlerimizin ve yetişkinlerimizin yerine getirilmesi gereken bir başka haritası vardır. Nil'den Fırat'a kadar" demiştir.

Devlet Başkanı Gurion'un İsrail'in ilanı sırasındaki beyanından görüldüğü gibi Türkiye'nin de bir bölümünü içine alan kutsal toprakları ele geçirmek, Yahudilerin bugün önem verdikleri kutsal amaçlarından birisidir. 1837'de yayınlanan Siyonist yayın organı Die Welt gazetesi. Sion Yıldızı, yıldızının içinde yer alan harita, Yahudiler'in ele geçirmeye çalıştıkları ve arada Türkiye'nin de bulunduğu "Vadedilmiş Toprakları" göstermektedir. Die Welt'in anlamının "Dünya" olması ise Yahudiler'in sadece vaadedilmiş topraklarla yetinmeyeceğine işarettir.

İsrail'in kurucusu Ben Gurion, Türkiye'nin su kaynaklarının kendilerine bağlanmasını arzuladı. Fırat ve Dicle nehirleri sınır aşan su özelliğindedir.Bu nehirlerden Fırat'ın ortalama yüzde 80'inden, Dicle'nin ise beşte ikisinden fazlası Türkiye'den kaynaklanmaktadır. Bölgede GAP dahil yukarı havzadaki tesislerin hayata geçirilmesinden sonra Türkiye'den kaynaklanan suların normal koşullarda Fırat'ta yüzde 40'ı, Dicle'de yüzde 65'i komşu ülkelere akmaya devam edecektir. Türkiye, Dicle-Fırat havzasına ilişkin sınır aşan su politikalarını ulusal hükümranlık haklarını da dikkate alarak bölgesel işbirliği açısından değerlendirmiş, 1982 yılında, Dicle ve Fırat nehirlerinin tek havza olarak kabul edilmesini içeren "Üç Aşamalı Plan"ı gündeme sokmuştur. Ancak bölge ülkelerinden yeterli destek ve iyi niyeti görememiştir. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu'nun 2004 yılında yayımladıkları, Türkiye raporlarında, Türkiye'nin başlıca sınır aşan su kaynaklarından olan ve Ortadoğu'daki komşularıyla paylaştığı Dicle-Fırat havzasına değinilmesi dikkat çekicidir. Ortadoğu'da su kaynakları, bölgede uluslararası güçlerin elinde bölge dengelerini korumak veya bozmak açısından her zaman önemli koz haline gelmektedir.
Ortadoğu'da İsrail pilot ülke olma özelliğini sürdürüyor. Bu durum, İsrail'in su denklemine girme sürecinde belirleyici rol üstlenmesi isteğine de uygun bir ortam yaratıyor. Suyunun yaklaşık yüzde 20'sini, işgal altında bulundurduğu Golan Tepeleri'nden karşılayan ve Filistin'in kullanmasına kota koyarak Batı Şeria'daki su kaynaklarının büyük bir bölümünü kullanan İsrail'in, bölgedeki sulara da göz diktiği görülmektedir.İsrail-Suriye görüşmelerinde, Golan Tepeleri'nin su kaynaklarına ilişkin pazarlıklarda, anlaşmazlığın çözümü için Fırat Nehri'nin su potansiyeli denkleme dahil edilmeye çalışılmıştır.
Ortadoğu'da kısıtlı olan su kaynaklarını yönetmek ve denetlemek, bölgenin ekonomi politiğinin anahtarını elinde tutmakla eşdeğer bir öneme sahiptir. Yaşanan bu ilginç gelişmeler Büyük Ortadoğu'da sınırların değişmesine kadar uzanabilecek yeni bir düzen arayışının olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Dicle ve Fırat'taki su kullanımları üzerinden yürütülen uluslararası değerlendirmelere bu açıdan bakmakta yarar vardır.

YAHUDİ GAZETESİ DİE WELT'İN ANLAMI
Almanya'da yayınlanan ve ülkenin güçlü gazetelerinden olan Die Welt'in anlamı, ilginç bir konuya işaret ediyor. Yahudi gazetesi Die Welt'in anlamı, "Dünya"... İşte bu basit gibi görünen bir konu, Yahudiler'in Vadedilmiş Topraklar'la asla yetinmeyeceğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.

İTTİHATÇILAR'IN İHANETİ BÜYÜK
İsrail devletini kurmak için Filistin topraklarını seçen Yahudiler, önce küçük küçük topraklar satın almaya başladı. İttihatçılar'ın iktidarı ele geçirmesinden sonra hazırlanan kanun sayesinde toprak almaya başlayan Yahudiler, devlet için yeterli toprağa ulaştıkları anda harekete geçti. Ben Gurion, ülkenin ilk başbakanı olmayı başardı.