Tarihi 21 Kasım 2022

Ya masa dağılırsa

HEMEN her gün muhalefetin altılı masasının akibetini konuşuyoruz.
Normal şartlarda siyasette gündem belirlemek iyidir. Siyasetle uğraşan herkes, her siyasi oluşum rakibindense kendisinin konuşulmasını ister. Ancak muhalefetin altılı masasının konuşulması bundan biraz farklı. Bu, reklamın iyisi kötüsü olmaz, diyeceğimiz türden bir konuşulma değil. Altılı masanın neden olmadığını, ortaya çıkan şeyin garipliğini konuşuyoruz.
Baştan söyleyeyim; ben masanın görüntüde varlığını devam ettireceğini düşünenlerdenim. Ancak doğru düzgün bir uzlaşma sağlayamayacaklar.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinin sonlarına yaklaşırken zoraki bir ortak aday çıkaracaklar. Bu şekilde belirlenmiş bir ortak adayın Kemal Kılıçdaroğlu olma olasılığı oldukça yüksek. Uzlaşma olmazsa en büyük partinin genel başkanının şansı artar.
Ama gelin bir an için masanın görüntüde de dağıldığını düşünelim.
Masadaki partiler neler yapar. CHP ve İYİ Parti öyle ya da böyle yollarına devam ederler. Masanın dağılmasının faturasının kime kesileceği belirleyici olacaktır. Her iki genel başkan da çıkacak faturaya göre hareket ederler. Ve tabii adaylık için pusuda bekleyen her iki büyükşehir belediye başkanı da faturayı görüp ona göre hareket edecekler. Günün sonunda CHP de İYİ Parti de aşağı yukarı bir önceki seçimlerdeki oylarını koruyacaklardır. Genel başkanları da öyle ya da böyle gemisini yürüten kaptan olarak koltuklarını muhafaza edeceklerdir.
Alışkın oldukları bir durum...
Ancak... Diğer partiler için tablo oldukça acıklı. Saadet Partisi de bir şekilde yoluna devam eder. Daha yeni kurulmuş olan Gelecek ve Deva'nın yerinde olmak istemezdim. Muhafazakar bir tabana hitap eden, AK Parti'den ayrılan, Recep Tayyip Erdoğan'a kıyasıya muhalefet eden ve CHP ile iş tutan partiler. Kastım ne duygusal davranmak ne de bu partilere hakaret etmek. Ancak seçmenin muhafazakar kesiminin gözünde "hain" olarak görüldükleri herkesin malumu. Seküler seçmenler ise farklı türde bir nefret besliyorlar. Sanki yüzünü hiç görmek istemedikleri ancak mecburiyetten görüştükleri kötü akrabaya beslenen duygular gibi.
Bir de bunun üzerine ittifak dağılmış, seçim kaybedilmiş, meclise bile girilememiş. "Hainler" sevilmez, karşı tarafa yaranmaya çalışanlar iticidir. Ancak bir de sevilmeyen ve itici bulunanlar kaybederse yani zayıfsa öfke ve nefret arttıkça artar. İşte masanın küsuratlı ortaklarının sanırım hiç hesap etmedikleri acı akıbet bu. Hiçbir şey yapmadan, hiç etki doğurmadan, herkes tarafından istenmeyen aktörler olmak.