Tarihi 25 Nisan 2022

Ayrıcalık İsteği

Ülkemizin garip bir muhalefeti var. Bazen öyle bir hamle yapıyor ki ne işe yaradığını, neden yapıldığını kestirmek çok güç. Kılıçdaroğlu'nun elektrik faturası da böyle. Enerji fiyatları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça arttı. İktidar için sıkıntılı bir durum. Muhalefet de pek tabii bu durumu değerledirecek. Bizdeki muhalefet ise olabilecek en garip şeyi yaptı. Elektirik faturalarını ödememe kampanyası başlattı. Sonrası malum; kampanyaya kimse katılmadı çünkü bizim halkımız bu türden ne getireceği belli olmayan, fantastik eylemleri sevmez. Kılıçdaroğlu ise sembolik olarak evinin elektrik faturasını ödemeyeceğini açıkladı. Gelinen noktada üst üste fatura ödemediği için elektriği kesildi ve sayacı mühürlendi.

Fatura ödememe eylemi ile ne murad edildiğini hala anlamamış değilim. Kılıçdaroğlu'nun elektriği kesilince toplumda bir infial oluşacağını mı zannettiler? Halkın bunu iktidarın muhalefeti susturma hamlesi olarak değerlendireceğini mi hesap ettiler? Türkiye'de muhaliflere elektrik bile verilmiyor diye uluslararası kampanya yaparız mı dediler?

Herhalde "hükümetin" Kılıçdaroğlu'nun elektriğini kesmeye cesaret edemeyeceğini düşünüyorlardı. İyi ama elektrik dağıtım şirketleri özelleştirildi. Karar verici hükümet değil ki. Ayrıca velev ki dağıtım işi kamuda olsun. Yine ne gerekiyorsa kanunlar kurallar çerçevesinde yapılırdı. Aslında sorun da tam olarak burada. Muhalefetin itirazı "kurallar çerçevesinde ne gerekiyorsa yapılmasına". Kuralların herkese olduğu kadar kendilerine de işlemesini henüz kabul edebilmiş değiller. Akıllarında hala eski "güzel" günler var. Her şeyi yapmaya haklarının olduğu, kimsenin sorgulamadığı, piramidin en tepesinde yer aldıkları, çok sevdikleri Türkan Saylan'ın ifadesi ise "biz asılız, bu ülkede bize rağmen hiçbir şey yapılamaz" dedikleri günlerin devam ettiğini zannediyorlar. Onun için Kılıçdaroğlu faturayı ödemediğinde elektriğinin kesilmesinin sıradışı, önemli bir hadise olacağını zannediyorlar. Halbuki gerçek o kadar yalın; kim faturayı ödemezse elektriği kesilir.

Ayrıcalık beklentisinin bir neticesi olarak hatalarının yüzüne vurulmasını da istemiyorlar. Olan olsun biten bitsin, yaptıkları yanlarına kar kalsın, kimse de hesap sormasın istiyorlar. Mesela dillerine doladıkları bir "mağdur edebiyatı" meselesi var. AK Parti'nin "hala" mağdur edebiyatı yaptığını söylüyorlar. Partilerini defalarca kapattılar, en son AK Parti'yi de kapatacakken hazine yardımı kesme cezası verdiler, Cumhurbaşkanı seçmesinler diye askeri müdahale yaptılar, 28 Şubat'ta tankla üzerinden geçmeye çalıştılar, dindar subayları ordudan ve diğer kamu kurumlarından ihraç ettiler, yetmedi özel sektöre siz de işe almayın baskısı yaptılar, başörtülü kadınların seçme seçilme hakkını ellerinden aldılar, üniversiteye girişini yasakladılar, sırf iyi puanlar alıp iyi fakültelere girmesinler diye katsayı saçmalığını icad ettiler, en sevdikleri siyasetçiyi sandıkta yenemeyince siyasi yasaklı hale getirdiler bir de üstüne muhtar bile olamaz manşeti attılar… Örnekler daha dünden ama bu uygulamaların hepsini tek parti yıllarından itibaren sistematik bir şekilde devam ettirdiler.

İnsanlar bu konuda yaşadıkları mağduriyeti dile getirince de "mağduriyet edebiyatı" diyerek baskılamaya çalışıyorlar. Çünkü bugün bunları yapmamalarını kendileri tarafından sunulmuş bir lütuf olarak görüyorlar. Lütuf gösterdiklerini düşündükleri yerde bir de üstüne hesap vermek istemiyorlar. Ayrıcalık bekliyorlar. Ama o iş öyle değil. Lütuf göstermediler; kaybettiler. Artık piramidin tepesinde değil herkesle aynı hizadalar. Herkesle aynı şartlara tabiler. Faturayı ödemezlerse sayaçları mühürlenir, elektrikleri kesilir. Şimdiden hatırlatayım; mühür sökmenin ayrıca cezası var.