Tarihi 28 Mart 2022

En Hızlı Bakanlık: MEB

BURSA'DA bir okul müdürü iddiaya göre okulunda görev yapan öğretmenlere kız ve erkek öğrencileri aynı sıraya oturtmama talimatı vermiş. Vermiş, diyorum çünkü olayın aslını, astarını bilmiyoruz. Şimdilik bu olayın anlatıldığı gibi cereyan ettiğini varsayalım. Müdür hocamız talimatı vermiş olsun. Konu ülkemizin maalesef "en etkili adli ve idari organı" olan sosyal medyanın gündemine taşındı. Sosyal medyadaki trol çeteleri hemen bir linç kampanyası başlattılar.
Akabinde de kamunun diğer hizmetlerinde görmeye pek alışık olmadığımız bir süratle müdür görevden uzaklaştırıldı.
Memleketin sesi çok çıkan, azgın azınlığı bir kelle daha aldı.
Ülkeyi 2002'den bu yana AK Parti yönetiyor. AK Parti dindarmuhafazakar bir parti. Bir kitle partisi olduğu için her kesimden seçmeni, üyesi, gönüllüsü var.
Ama ana omurgası dindar ve muhafazakar insanlardan oluşuyor.
Bu sosyolojik bir tespit olduğu gibi aynı zamanda parti tarafından da deklare ediliyor. Mesela partinin genel başkanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan defalarca dindar bir gençlik yetiştirmek istediklerini ifade etti. Zaten aralarında benim de bulunduğum milyonlarca insan da bu nedenle AK Parti'yi ve Erdoğan'ı destekliyor.
Milli Eğitim Bakanı da partinin kimliği, politikaları ile uyumlu olduğundan zerre şüphe etmediğimiz, yıllarca bakanlıkta görev yapmış kıymetli Mahmut Özer hocamız. Öyle zannediyorum ki bu konularda Mahmut Özer hocamız da söz konusu talimatı veren müdür hocamızdan çok da farklı düşünmüyordur. Ama nasıl oluyorsa oluyor, müdür jet hızı ile görevden uzaklaştırılıyor.
Bir okul müdürünün böyle bir talimat verme yetkisi olup olmadığını bilmiyorum. Belki de hocamız yetkisini aşan bir talimat verdi. Dahası bu konuda bakanlığın bir politikası var mı onu da bilmiyoruz. Acaba bakanlık beraber oturmayı veya ayrı oturmayı teşvik ediyor mu? Ya da bu konulara hiç girmeyip doğal tercihleri mi uyguluyor? Hepsi olabilir, pedagojik açıdan her metodun farklı faydaları ve zararları olabilir. Belki müdür hocamız yetkisinin olmadığı bir konuda üstelik bakanlığın tercih ettiği usulün aksine bir talimat verdi.
Yine de jet hızı ile müdürü görevden almak benim içime sinmiyor.
Çünkü bu meselenin en başından beri eğitimle, pedagoji ile alakalı bir tartışma olmadığını biliyoruz. Sesi çok çıkan azgın azınlık üzerinde tepinebileceği bir konu buldu ve yaygaraya başladı. Bakanlık da müdürü hızla görevden alarak azgın azınlığın istediğini vakit geçirmeden yaptı. Aslında ülkeyi değil 20 yıl 50 yıl yönetsek bile bu konularda kendimize güvenmeyiz, sizin ağzınıza bakarız, sesiniz fazla çıkarsa bizi sindirebilirsiniz, demiş oldu. Mesela her 10 Kasım'da minicik yavrularımızı Mustafa Kemal heykellerinin önünde adeta secdeye kapaklandıran bazı öğretmenlerin görüntüsü çıkıyor.
Sosyal medyada o görüntülere de çok tepki gösteriliyor. Ama ben bir kere bile o öğretmenlerin jet hızı ile açığa alındığını görmedim.
Bazen düşünüyorum; acaba ben çok mu keskinim ya da sırtımda yumurta küfesi olmadığı için oturduğum yerden çok mu rahat konuşuyorum? Ama sonra AK Parti'nin başında Erdoğan'ın olduğunu hatırlıyorum. Erdoğan siyasetine bakıyorum. Orada tepkiden çekinip kelle vermek, aman ağzımızın tadı bozulmasın diye geri adım atmak yok. Ben işin içinden çıkamadım, anlayan varsa bana da anlatsın.